Sabah tüm kemilerim sızlayarak kalktım. Kaslarım dövülmüş gibiydi. Ama bunlara rağmen hastaneye gidebilecek enerjiyi kendimde görüyordum. Anneminde ''kahvaltı hazır'' alarmını duyduğuma göre artık kalkmam gerektiğini anladım. Banyoya geçip yüzümü yıkadım. Yüzümde anlamlandıramadığım bi'sırıtış vardı. Mutfağa doğru ilerledim ve annemin özenle hazırladığı sofra karşısında kelimenin tam anlamıyla büyülendim. Dün o kadar temizlik yapmasına rağmen bu kadına sofrayı böyle hazırlayacak enerjiyi nerden buluyor diye düşünmeden edemiyorum.
-Günaydın Ayşe Sultan diyerek gülümsedim.
-Günaydın yavrum günaydın da hayırdır? Bu neşenin kaynağı nerden ?
Cevap vermeden masanın önüne oturup,bu güzellikler mideme girmeden önce iyi bir bakıştık. Babamın ve Nesli'ninde uykulu gözlerle mutfağa girmesiyle bakışlarım onlara çevrildi. Günaydınlaşıp,onlarında oturmalarını bekledikten sonra hızlı hızlı midemi doldurdum. Masadaki her şey bittiğinde anneme ''ellerine sağlık'' deyip odama geçtim. Üzerimi giyindim ve çıkmaya hazır olduğumda saate bakıp kapıyı açtım. Açtığımda karşımda gördüğüm yüzle afalladım. Bir çift göz bana bakıp gülümsüyordu. ''Zehra'' deyip kollarını açarak geldi. Kim mi? Semra Teyze tabii... Kapıda yığılmış eşyaları ve elinde anahtarı görünce biraz şaşırdım. Şaşkınlığımı anlamış olmalıydı ki açıklamaya başladı.Olayı anlatınca ne kadar sevindim anlatamam. Karşı dairede kimse oturmuyordu. Erende annesinin hastanede kalmasını istemediğinden bu evde oturması gerektiğini kararlaştırmış. E anneside oğluna hiç hayır der mi? Demez. Aslında bu olaylar 1 hafta kadar önce olmuş ama tabii hiç bişeyden haberi omayan ben! Annem Semra Teyzenin sesini duyduğu anda arkasından atlı koşuyor gibi koptu geldi mutfaktan. Ben hastaneye gitmem gerektiğini söyleyip aralarından ayrıldım. Doğruyu söylemek gerekirse fark etmediler bile. Tanışalı çok az bir zaman olmasına rağmen 40 yıllık arkadaşmış gibi kaynaştılar birbirlerine. Geçen gün annemin telefonunda Semra Teyzeyle konuşmalarını okudum; kalpler, gülücükler havada uçuşuyordu. Birde annemin whatsapp gruplarına da eklenmiş. Büyük ilerleme var anlayacağınız.
***
Çok sürmeden hastanenin kapısına gelmiştim bile. Danışmaya doğru ilerlediğimde hafif yaşlıca birini gördüm. Ellerinde çiçek,bekliyordu. Ama danışmada kimse olmadığı için etrafına bakınıyordu. Hızlıca yanına ilerledim. Beni fark ettiğinde ise söze başladım. Burada hemşire olarak çalıştığımı söyledim. Bana ;
-Eren Güngör'ün yakınıyım odasının nerede olduğunu biliyor musunuz?
-Aa tabii ki ona ben bakıyorum hatta,buyrum lütfen
deyip beraber uzun koridoru geçip sol taraftaki odanın önüne geldik. Kapıyı açıp içeriye adım atması için biraz geri çekidim. O girdikten sonra ise ben girip kapıyı içerden kapattım. Kapatıp döndüğüm sırada onu daha önce hiç böyle görmediğimi fark ettim. Gözlerinin içinin gülmesi diye bir durum vardı ve ben şuan canlı canlı bu durumu izliyordum. Eren bi kaç saniyeliğine yüzündeki solunum borularını çıkartmaya çalıştı önce, biraz zorlanıp çıkaramayıncada hiç umrunda değilmiş gibi,gelen yakınına sarıldı. Benim odada olduğumu fark edince yalandan öksürüp doğruldu. Bende çıkmak için dönecekken arkamdan biraz önceki yakınının sesini duydum;
-Yardım için teşekkür ederim Zehra Hanım
-Ne demek, iyi günler
deyip çıktım. Kapıyı kapatıp koridora geçtiğim sırada sanki bir tokmak başıma vurdu ve o an dank etti. Bütün bedenim donakaldı ve bütün hücrelerim beynimdeki tek bir soruya yöneldi; 'Bu adam benim adımı nerden biliyor?' Hemen adamı ilk gördüğüm ana kadar başa sarıp oynattım. Ama adımı söylememiştim, peki daha önce görüp tanışmış olabilir miydim? Öyle bir şey omuşsa bile hiç hatırlamıyorum,beynimde yer etmemiş. Cesaretli biri olsam hiç düşünmeden geri gidip adımı nerden bildiğini sorabilirdim ama öyle biri değilim, gidip soramam ve tüm gün beynimi bu soruyla meşgul edebilme yeteneğine sahibim. Biraz daha koridorda bir şey yapmadan beklersem,hastaların garip bakışlarına mağruz kalacağımı bildiğimden yavaş yavaş,önlüğümü giymek için hemşire odalarına ilerledim. Beynimdeki soru dışında dünyada ki her şeye kapatmıştım kendimi. Neyse ki bu durumdan sağlam çıkıp bir şekilde hastalara bakmaya başladım.
***
Eren'in odasına girdikten sonra nöbetim bitecekti. Saatler önce giren yakını hiç odadan ayrılmamıştı. Son bir kere daha adımı nerden bildiğini düşünüp odaya girdim. Girdiğimde bıraktığım gibi buldum ikisinide diyebilirim. Hala hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Beni fark ettikleri anda ikiside bana dönüp gülümsediler. Bende ne yapacağımı bilemedim , gülümsemelerine karşılık verip,Eren 'i kontrol etmeye başladım.Bir kaç saniye sonra Eren bana bakıp;
-Nöbetin bitti mi? diye sordu.
-Birazdan çıkıcam neden ki?
-Mehmet Abinin annemin yanına gitmesi gerekiyorda,sende eve gitmişken onunla gitsen, sonuçta karşı daire senin içinde sıkıntı olmazsa...
-Tabii tabii sorun olmaz bir kaç dakikaya çıkmaya hazırım
dedim ikiside teşekkür ettikten sonra odadan çıkıp hemşire odasına girdim, çantamı alıp önlüğümü çıkardıktan sonra Eren'in odasına tekrar gittim. Mehmet abi dediği adamda hazırdı. Eren'le görüştükten sonra hastaneden çıktık. Yürürken çok konuşmadık ama evin önüne gelip asansöre bindiğimizde,bana sebepsiz bir cesaret geldi ve ineceğimiz kata geldiğimizde bir anda sordum kendime şaşırarak;
-Adımı ben size söylememiştim,nerden bildiniz?
dedim. Bir süre sessiz kaldı, Semra Teyzenin ziline bastığında cevap verdi;
-Eren'den
Bölümü beğendiyseniz yıldıza tıklamayı ve diğer bölümlerden haberdar olmak için beni takip etmeyi unutmayın.
Kalp İlacım her pazar sizlerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp İlacım
SpiritualBen Zehra. Kayınvalidesine fobisi olan gelinlere inat, sevdiği adamın önce annesiyle tanışıp kaynaşan Zehra. Hep daha fazlasını isteyen insanlara inat, hemşire oluşuyla gurur duyan Zehra. Sürekli depresyona giren kızlara inat, güler yüzünü eksik etm...