Bir yandan kına hazırlığı diğer yandan şirin evimiz için alışveriş derken Eren'de bende çok yorulmuştuk. Kendimi, daha iki hafta var diyerek sakinleştiriyordum. Neyse ki evin büyük eşyalarını halletmiştik. Bu arada Eren'le alışveriş o kadar eğlenceliydi ki, ancak eve geldiğimde yorulduğumu hissediyordum. Arada sırada beraber eve gidip sipariş ettiğimiz eşyaların gelmesini bekliyorduk. Beklerken bahçede küçük piknikler yaptığımız bile oluyordu. Kafamızı çevirip bir eksik var mı, başka ne alınabilir? diye sürekli konuşuyorduk... Hatta geçen gün böyle düşünürken küçük bitkiler ekebileceğimiz aklımıza gelmişti ki dışarıya çıkıp bir çırpıda almıştık bir kaç çiçek. Onunla her işin sonu şebekliğe gidiyordu.Çok eğleniyordum evet, ama her şey iyi giderken bir anda bozulacak diye ödüm kopuyordu. Bunları düşünmemeye çalışıp Eren'in yaptığı esprilere gülmeye devam ettim. Aslı mesaj atıp evin adresini istemişti. Geleceğini biliyorduk ama bu kadar çabuk düşünmemiştik. Adresi yazıp gönderdim. Çok uzun sürmeden gelmiş, bahçede oturan bizi görünce ' Maşallah, maşallah' deyip bulduğu ufak bir tahtaya vurdu. Oturmasıyla kalması bir olup 'evi gösterin bana diye' tutturdu küçük bir çocuk gibi...
Allah'ım neden etrafımdaki tüm insanlar çizgi film setinden kaçmış gibiler?
Terasa Aslı ve Eren'den sonra girdim. Girdiğimde Aslı ' Sen de az değilsin enişte... Büyük jest vallahi' diyordu. Kapının çalmasıyla aşağı indik hep beraber. Dolapların gelmesi artık evdeki demirbaşların tamamlandığı anlamına geliyordu. Bin bir çeşit farklı yeri denemenin ardından en uygun yeri bulup yerleştirdikten sonra evden çıktık. Aslı'nın aklına gelen bir fikirle kına kıyafeti bakmak için rotamızı değiştirdik.
Arabanın arkasında bizi sürekli güldüren arkadaşımla ve radyoda çalan her şarkıya ritim tutan darbuka şefimle bir mağazaya vardık. Bir kaç elbise beğendikten sonra girdiğim kabinden çıkmamla karşımda, koltukta oturan bir çift juriyle karşılaşmam bir oldu. Eren her giydiğimi beğenirken Aslı sürekli bir kılıf buluyor beğenmiyordu. Sonunda benim de içime sinen bir şey alıp çıktık.
Eren yolda ' kınaya ben de davetliyimdir herhalde?' dedi ve güldü. Yol boyunca uzun uzun konuştuk... Bazen küçücük bir çocuk gibi davranıyordu, bazen olgun biri gibi... Bu düğün dernek işleri onu da heyecanlandırıyordu, farkındaydım. Ama asla benim kadar olamazdı kimse. Acaba sabah başka bir evde gözlerimi açıp kahvaltıda sadece Eren'le olmak nasıl bir duyguydu? Bunların hepsini yaşayarak öğrenecektim ama kalbim ritim bozukluğuna daha fazla dayanabilecek miydi bilmiyorum açıkçası.
Kınaya son dakikaları sayarken misafirlerin çoğu gelmişti. Herkes bir anda müzikle beraber kalıp oynamaya başlıyor, kırk yıldır oynamamış gibi kurtlarını döküyorlardı. Az sonrada ağlatılacaktım, farkındayım. Tuhaf bir gelenekti ama ne yapayım, yerine getirecektim. Önce ailemi aklıma getirip ağlayacaktım, sonra bir anda eğlenceli müzik sesini sonuna kadar açıp oynatacaklardı beni.
Aslı benden kat kat daha heyecanlıydı. İlk kez bir arkadaşı evleniyormuş, öyle dedi.
Ben de ilk defa evleniyorum vallahi.
Hayatımda pistte durmadığım kadar durup, coşana kadar halay, horon geçişlerini takip ettikten sonra annemin bir yerlere kaybolduğunu görmemle malum kısmın başladığını fark ettim. Beni ortaya oturtup bir güzel acıklı müzik açtılar. Etrafımda halka oluşturup mumlarıyla gezinen genç kızlar ve ağlamış mıyım diye sürekli kontrol eden Aslı'yla ağlamak biraz zordu. Tam duyguya gireceğim aklıma Eren geliyordu. Aklımda o varken ağlamam saçma değil miydi?
Sonuçta Eren benim en güzel anılarımın baş kahramanıydı.
Baktım ağlamadıkça dönmeye devam ediyorlar başımda, bende mutluluktan ağlayayım dedim. Dedim demesine ama annemi yanıma oturtup anneminde ağladığını görünce gülüşüm yüzümde dondu. Evet yeni bir aile kuracaktım mutluydum ama diğer ailemden ayrılıp yapacaktım bunu. Annemle sarılıp ağlamaya başladık. Tam bu anda Eren ve arkasından erkek tarafından bir kaç kişi kapıdan içeriye girdiler. Eren annemin yanına oturdu.
Az önce gayet müsait bir haldeyken neden Eren'i içeriye almamışlardı ki? Tam da ağlarken, oldu mu şimdi? Kızlar etrafımda dönmeyi bıraktıklarında Semra Teyze elimin içine kına sürüp kapatmaya başladı. Yüzüm kırmızı bir tülle kapalıyken net göremiyordum ama mutluydu o da...
Annem ve Semra Teyze yanımızdan ayrıldıktan sonra Eren'le ayağa kalktık. Eren bana dönüp yüzümdeki kırmızı tülü kaldırdı. Daha ne olduğunu ve ne yaptığımızı anlamadan alnımdan öptü.
Tamam, annemle her akraba kınasında bu sahneye şahit oluyordum ama şuan olacağını kimse bana söylememişti. Gerçi söyleseydi bir şey değişmezdi, yine aynı heyecan...
Yüzümdeki otuz iki dişlik sırıtışımla normal gözükmediğimi biliyorum. Eren de benden çok da farklı değildi. Biraz daha salonun ortasında kadınlar, erkekler olarak ayrılıp oynadıktan sonra misafirlerin büyük bir kısmı gitmişti. Saatler yarımı gösterdiğindeyse sadece Aslı, annemler, Eren'in bir arkadaşı ve Mehmet ağabey kalmıştı. Yorgunluktan oturup uyuyakalacak haldeydim ama içimdeki çocuk hala heyecanlı ve enerjikti. Aslı 'bu son' diyerek açtığı zeybekle, Eren'le birbirimize baktık. 'Biliyor musun?' dedim. Dememle oynamaya başlaması bir oldu. Çok iyi olmasam da ben de başladım oynamaya... Karşılıklı birbirimize bakarak konuşmadan anlaşıyorduk.
Sadece bir anlık kafamı Aslı'ya çevirdiğimde onun da Eren'in arkadaşıyla oynadığını fark ettim. Eren'e gözümle o tarafı işaret ettiğimde ' Kerem'le iyi anlaştılar' deyip göz kırptı. Kendi halimizde dünyayı pek de fazla takmayarak oynamaya devam ettik. O kadar farklı bir andı ki, müzik bittikten sonra kalakaldık. Bugün de böyleydi işte, hayatımın ilklerini yaşamıştım.
Gece telefonuma mesaj geldi. Eren'in o kırmızı tülü kaldırıp alnımdan öptüğü zamanın ölümsüz anıydı. Anlatılamayacak bir yüz tipine sahiptim. İyi ki sürekli elinde telefonuyla gezen bir arkadaşım vardı. Yoksa aklımın ucundan geçmezdi o an fotoğraf çekilmek. Kim bilir yıllar sonra ne düşünerek bakacaktım bunlara...
Yeni bir bölümde görüşmek üzere. 'Kalp İlacım' gittikçe büyüyor, mesajlarınız için çok teşekkür ederim. Mutlu pazarlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp İlacım
EspiritualBen Zehra. Kayınvalidesine fobisi olan gelinlere inat, sevdiği adamın önce annesiyle tanışıp kaynaşan Zehra. Hep daha fazlasını isteyen insanlara inat, hemşire oluşuyla gurur duyan Zehra. Sürekli depresyona giren kızlara inat, güler yüzünü eksik etm...