Bölüm 23

2.9K 121 5
                                    




ZEHRA

Ramazan Ayı gelip çattığına göre, Ayşe Sultan' ın da temizlik telaşı ikiye katlanabilir. Ve evet tam tahmin ettiğim gibi salona geçmemle annemin beni bir sıçrayışta salondan çıkmama sebep olan sesini duymam bir oldu...


-Yeni sildim, ayak basmayın salona!


Annem için misafir demek üç katı temizlik demek ve eğer Ramazan' da geliyorsa iftara çağırmak büyük bir iş onun için. Evden tüm insan evlatlarını gönderir, tek başına görünmeyen mikroplarla savaşırdı. Tabii, madem herkes dışarıya gönderiliyor sen niye hala evdesin diyenler olacaktır aranızda hemen açıklık getiriyorum,  işe biraz geç kaldım ve şu an yetişmeye çalışıyorum. Ramazan Ayının ilk günü olmasına rağmen yavaş yavaş acıkmaya başladığımı hissediyorum. Her sene aileye istisnasız bayılma  şoku yaşatırım. Bu yüzden ilk gün hep aynı geçer. Ben bunları düşünürken çoktan hastaneye gelmiştim. Geç kaldığım için, gelene kadar yerime Aslı bakmıştı. Bu kızın da hakkını nasıl öderim bilmiyorum diye düşünürken aklıma Aslı'yı da iftara çağırma fikri aklıma geldi ve anneme mesaj attım.


***


Akşama doğru hem işten dolayı acıkmış ve yorulmuş hem de susamıştım. Daha ezana saatler vardı, biraz oturup dinlendim. Açlıktan dolayı bayılmış insanları görüp,inşallah bu sefer böyle bir şeyle karşılaşmam diye düşünürken ayaklandım. Ayağa kalkmamla tekrar oturmam bir oldu. Başım dönmüş, iyice halsizleşmeye başlamıştım. Telefonuma bakıp daha kaç saat olduğunu hesaplamaya çalışıyordum ki yanıma Aslı geldi; Neyin var? yüzün bembeyaz, biraz dinlen istersen? diyerek beni hemşire odasına götürdü. Koltuklardan birine uzandım, Aslı ise izin için Başhemşirenin yanına gitti. Uzun bir aradan sonra geri geldi. İzni alamadığını ama hastalarıma bakabileceğini söyleyip tekrar çıktı. Bugün gerçekten çok yormuştum onu, en kısa zamanda telafi etmem gerektiğini düşünüp dinlenmeye devam ettim. Belki uyursam daha rahat vakit geçer deyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.


Uyandığımda telefonuma bakıp daha iki saat olduğunu görmemle kafamı koltuğa geri koydum. Biraz da olsa kendimi iyi hissediyordum ama hala başım dönüyordu. En sonunda Aslı'ya yeterince yüklendiğimi fark ettim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra hemşire odasından çıktım. Odadan çıkmamla yandaki koridor koltuklarında oturan Eren'i görmem bir oldu. Aklıma ilk başta o da mı benim gibi oldu da hastaneye geldi diye düşündüm. Ama yüzü gayet sağlıklı görünüyordu. Eren de beni görüp ayağa fırladı. ''Neden kalktın ki, şimdi başın dönecek tekrar'' demesiyle evet başım tekrar döndü ve kalktığı koltuğa bu sefer de ben oturdum. ''Bak, dedim sana. Hadi biraz daha dinlen'' dedi. Ben de dediğini yapıp içeriye geçtim yine. Bu sefer arkamdan geldi, uzanınca üzerime kendi üstündeki ince hırkasını örttü ve çıktı. Eren'e kesin Aslı haber vermişti. Az önce ki uykumdan dolayı bu sefer uykum da gelmiyordu. Üzerimde Eren'in hırkası varken hiçbir şey olmamış gibi davranmam da zordu sonuçta... Sürekli saate bakıyor, oruçlu olduğumu unutamıyordum. En sonunda Eren'i çağırıp kafamı dağıtmaya karar verdim. Aklımın başka yerlere dağılamadığı için ağrıyı unutamadığımı söylediğim bir mesaj attım. Bir süre sora kapı tıklandı ve 'Müsait misin, girebilir miyim' dedi Eren, ben de toparlanıp 'tabii' dedim ve içeriye girdi. Oturduğum koltuğum karşısına sandalye çekti ve oda oturdu. Elleri çenesinde, bir süre sustu. Bende;


-Aslı haber verdi değil mi?

-Ya haber vermeseydi de gelmese miydim?

Kalp İlacımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin