Bölüm 31

2K 117 4
                                    




Düğün hazırlıklarımız için sadece 3 haftamız vardı ve biz daha hiçbir işe başlamamıştık. Ev oturulacak kadar hazır olsa da düğün salonu bulamamıştık daha. Eren'le konuşup öğlene doğru önce davetli zarflarını bakmaya, sonra da salon bakmaya gidecektik. Hazırlanıp kapıdan çıktığımda Eren çoktan hazır şekilde arabadaydı. Gülerek ona doğru yürüdüm. Yoldayken bir sürü detay hakkında konuştuk, dertleştik.

Davetiyeler için geldiğimiz kocaman dükkanda bir sürü çeşit arasında kalmamla kafam iyice karışmıştı. Duvarlar tamamen farklı çeşitlerle dolmuş, masada onlarcası daha vardı. Dükkandaki kadın nasıl bir şey istediğimizi sordu ve iş oradan sonra daha anlaşılabilir bir hal aldı. En sonunda ikimizin fotoğrafını bastırıp yanına yazı yazmak ve bembeyaz köşesinden hasır ip geçen davetiye... iki fikir arasında karar vermeye başladık.  Eren fotoğraf olan fikre daha sıcak bakınca bir fotoğrafçıya gidip başladık poz vermeye, kendimizi o kadar kasıyorduk ki hiç bir fotoğraf içimize sinmemişti. Fotoğraflarımızı çekmekle cebelleşen adam sevdiğimiz fotoğraflarımızı göstermemizi isteyince hemen hayırlı iş günündeki fotoğrafı açıp gösterdim. Birbirimize baktığımız anı çok beğenmiş olmalı ki aynısını yapmamızı istedi. İki dakikalık işlemi yarım saate yayıp fotoğrafçıdan çıktığımızda davetiye mekanına gidip işlemleri hallettik.

Yorgunluğum, kararsızlığım ve buna benzer bütün can sıkan olaylardan hiç şikayetçi değildim. Ne kadar günün sonunda ayaklarıma kara sular inerek eve gelsem de yüzüm hep gülüyordu.

Güldürüyordu, gülmeyelim mi?

Davetiyelerin haftaya mavi evimizde olacağının haberini de aldıktan sonra sıra salona gelmişti. Yaz mevsimi olduğu ve düğün sezonunun da çoktan açıldığından dolayı her yer zaten tutulmuştu. Bir adamla görüşüp beş mekan gezmiştik beraber. Hepsinin ya yıkıldı, yıkılacak görüntüsü vardı, ya da bir gece için çok pahalıydı. En son gezdiğimiz salonu çok beğensem ve adamın söylediğimiz tarihte boş olacağını söylese de, bir telefon görüşmesinin ardından bize dönüp çoktan tutulduğunu ve onun yeni haberinin olduğunu söylemesiyle hayallerim suya düşmüştü.

Her şey tamamdı, gelin damat... aileler, söz, nişan... Salonda bir aksilik çıkmıştı. Eren beni ikna etmeye çalışıyor,  'şehirde başka salon mu kalmadı, dert etme' diyordu. Yoldayken Aslı'nın evin önünde bizi beklediğini ve sürprizinin olduğunu söyleyince rotamız eve doğru döndü.

Eren'le evimizin bahçesine girdiğimizde Aslı'yı ve elindeki kocaman çerçeveyi gördük. Aslı kapıyı açana kadar tek kelime etmedi, duvar arayışındaydı içeriye girince de ... Elindeki kocaman çerçevenin önünü bize çevirdiğinde aslında birçok küçük çerçevenin birleşimi olduğunu gördüm. İçine Eren'le bütün fotoğraflarımızı yerleştirmişti. Salonda en büyük duvarı bulup gülümseyerek Eren'e verdi. Eren, 'mükemmel bir hediye bu ya, nasıl düşündün bunu' diyerek küçük merdivene çıktı. İkisini geriden izleyerek gülümsüyordum. Evimizin ilk hediyesiydi, ve evet mükemmel bir hediyeydi.

Eren'i ve Aslı' yı salonda bırakıp su içmek için mutfağa geçtim. Kırılma sesiyle içeriye koşturduğumda Eren çerçevenin bir kısmını elinde tutarak bana bakıyordu. Kalan kısımları ise yerde cam kırıklarıyla beraber duruyorlardı. Fotoğraflarımızı yerden toplayan Aslı'ya yardım ettikten sonra Eren, ' bir anda elimden düştü, anlayamadım. Hem Aslı'da tutuyordu altından...' dedi. 'Üzülme yaptırırız Aslı'yla 'demekle yetindim.

Ben de üzülmüştüm kırılmasına, yani daha çok şaşırmıştım. Bugün bir çok aksilikle karşılaşmıştım. Korktuğumun başıma gelmesinden, kötü bir şey olmasından korkuyordum.


Kalp İlacımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin