Bölüm 14

5.2K 338 20
                                    


Şirin ve Eren Türkiye'ye dönüş yolundaydılar. İkiside Dubai'de bir çok iş yapmış yorulmuşlardı. Eren Zehra'sının yüzünü görmeyeli uzun zaman olmuştu. Çok özlemişti de, bu özlemini dile getirememişti. Dubai'de kafasını toparladığı süre boyunca tek düşündüğü Zehra'yla bir an önce yüzyüze konuşmaktı.

Eren uçağın camından gökyüzünü izlerken Şirin, yanlarında ki koltukda oturanları izliyordu. Bir anne ve küçük kızı hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Kız durmadan uçak hakkında sorular soruyor, annesi ise dakikada sorduğu 50 soruya bıkmadan cevap vermeye çalışıyordu. Şirin'in gözleri takılıp kalmıştı onlara. İçinden; "demek anne olmak böyle bir şey" diye geçirdi.

10 yaşındayken bir hafta sonu ailesiyle birlikte anneannesine misafirliğe gitmişlerdi. Annesi ve babası evde sonradan fark edilen bir ihtiyaçtan dolayı çıkıp almak zorunda kalmışlardı, Şirin'i de evde bırakmışlardı. Anneannesiyle geçirdiği 1 saatin ardından ailesi hala gelmeyince, anneannesi annesini aramıştı. Uzun süre sonra telefon açılmış ama açan annesi olmamıştı. Başka birinin sesiydi ve kaza yaptıklarını söylüyordu. Şirin duydukları karşısında ağlamaya, bağırmaya başlamış, hemen onların yanına gitmek istediğini söylemişti. Ailesinin kaldırıldığı hastaneye yetiştiklerinde her şey için artık çok geçti.

O günden sonra bir çok kez keşke demişti Şirin; "Keşke onlarla beraber gitseydim. Keşke o kaza hiç olmasaydı. Keşke, keşke,keşke..." Büyüyüp kendi kararlarını verene kadar anneannesiyle kalmıştı. Bu büyük travmayı onunla zor da olsa atlatabilmişti. Tüm bu yaşanılanların ardından Şirin'in merhameti azalmış, hiç bir insana güvenmeyen biri haline gelmişti. Tek tutunduğu dal ise Eren olmuştu bu konuda. Tüm arkadaşları onu, babası, annesi yok diye ayırırken; Eren sürekli yanıbaşındaydı. Ne zaman ağlasa o teselli ederdi. Küçükken böyle alışmıştı.

Tabii o zamanlar en yakınının erkek olması bir bakıma onuda değiştirmişti. Erkek gibi giyinmeye, erkek gibi konuşmaya başlamıştı ergen zamanlarında. O günlerde bir şekilde geçmiş, üniverseteye gitmişti ve geri geldiğinde o en yakını, canı olan Eren yerine farklı birini bulmuştu sanki. Değişmişti Eren. Simâ olarak aynıydı ama bir farklılık olduğunu o zamandan sezmişti. Eren birine aşık olmuştu. O kızında Zehra olduğunu öğrendiği anda iş ciddiye binmiş, kafasında bin tilki dolanmaya başlamıştı...

Şirin bunları düşünürken uçak, Türkiye'ye inmek üzereydi. Sol tarafa doğru kafasını çevirip Eren'e baktı. Bedeni burda ama aklı başka yerdeydi, bu çok açıktı. "Eren" diye seslendi. Eren bir anda irkildi ve Şirin'e döndü.

-Efendim?
-Ne düşünüyordun?
-Hiiç, hiç bir şey.

Aralarında geçen ufak diyaloğun ardından verilen anonsa dikkat kesildi Şirin. Türkiye'ye inmelerine sadece bir kaç dakika kalmıştı.

Bu esnada Zehra evde, ona doğru yaklaşan Eren'den habersiz oturuyordu. 2 hafta önce gördüğü fotoğraf onu gerçekten deli etmişti. Saatlerce bunun üzerinde uzun uzun düşünmüştü. Günlerdir hiç bir işe odaklanamıyordu. Sonunda bu işe bir son vermesi gerektiğini düşündü. Fazlasıyla uzamıştı bu konu. Evde biraz daha dolandıktan sonra hava almak için hazırlanıp dışarı çıktı. Asansöre bindiğinde 0 düğmesine basıp, inmeyi bekledi. Asansör kabini kata geldiğinde, kapısı yavaşça açıldı. Şirin ve Eren ellerinde bavullarla asansör kapısının önünde bekliyordu. Zehra, karşısında Eren'i görünce kalbi hızla atmaya başladı. Ya düşündüğü her şeyi söyleyip rahatlayacaktı, ya da her zaman olduğu gibi kaçacaktı. Eren'in gözlerine bakıp kafasını önüne eğdi ve hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Şirin, olayları hayretle izliyordu. Eren'in ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Eren, âni bir hareketle elindeki bavulu yere bıraktı ve Zehra dışarı çıkmadan onu durdurmayı başardı. Eren şuan ne söyleyeceğini bilmiyordu. Uçakta düşünürken her şey gayet iyiydi, ne söyleyeceğini duraklayacağı yere kadar ezberlemişti. Ama şuan hepsi aklından uçup gitmiş tek kelimesini dahi hatırlayamıyordu. Titrek bir sesle;

-Zehra, dedi.

Zehra dönmemişti arkasını ama öylece duruyordu. Eren biraz daha yaklaşıp tekrar "Zehra" dedi. Onları uzaktan hararetle izleyen Şirin ise;

-Hadi Eren gitmiyor muyuz? Dedi.
Eren bu sefer Şirin'e döndü ve;
- Sen eve çık Şirin, geliyorum ben birazdan
-Ama Eren...
-Uzatma Şirin, çık dedim eve geliyorum şimdi.

Şirin biraz sert söylenilen bu sözden dolayı canı sıkılmış, kendi kendine söylene söylene asansöre bindi. Onları orda konuşmaya bırakmak hiç istemediği bir şeydi.

Şirin eve çıkadursun, Eren aşağıda heycandan terlemişti. Zehra'ya dışardaki banklardan birine oturmayı teklif etmiş, Zehra kabul etmemişti. Apartman dairesinde ayaküstü konuşmaya başladılar. Eren daha fazla dayanamayıp konuya direk girdi;

-Neden cevap vermedin Zehra? Haftalardır senden bir söz, bir hareket bekledim. Eğer istemiyorsan bırakırım, unutmaya çalışırım seni, ama n'olur bir şey söyle bana?

-Anlamadım hiç bir şey. Neye cevap beliyorsun?

-Mektuba Zehra. Mektup bırakmıştım kapıya, sen işe gitmeden önce?

-Ben mektup falan görmedim Eren. Ne yazıyordu ki mektupta? Neden oraya yazdın, yüzüme söyleseydin?

-Yapamadım Zehra, toparlayamadım cesaretimi. Sana söylemek istediğim çok şey vardı ama bir türlü söyleyemedim. Sürekli bir engel çıktı.

-Ne yazıyordu mektupta?

-Hala anlayamadın mı Zehra? Yanında heycandan ellerimin titrediğini, sürekli senin yanında durmak istediğimi, seni, seni sevdiğimi anlayamadın mı Zehra?

Yeni bölümle merhabaa!! Oy ve yorumlar için teşekkürler, 15. Bölümde görüşmek üzere. Mutlu pazarlarr🙋🏻🙈

Kalp İlacımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin