1 hafta sonra tüm hazırlıklar yapılmış, çeyizler düzülmüş, yemekler hazırlatılmış dışarıdan gelen misafiler ağır edilmiş Gülce'lerin mahallesinde yapılıyordu fakat bir köy düğününden çok şehir düğünüydü. Niyazi bey zatına laf getirtmeyecek şekilde herşeyi özenle hazırlatmıştı. Annesi Gülce'yi hazırlarken ağlaması tutuyor, kızına mutlu gözükmek için zordan tebessümler atıyordu. Gülce hiçbirşeyi ciddiye alamıyordu oynadığı evcilik oyunları gibi mi olacaktı? Yaşadığı olayın hala şokunda bir şey hissedemiyordu. Nalan hanım; '' Hazırsan hadi Ferhat'la geçin masaya artık'' dedi. Gülce gelinliğin içinde küçük bir melek gibi oldu. Yeşil gözleri beyaz teninden zümrüt gibi fışkırıyor, siyah ve uzun saçları beyaz gelinliğiyle zarif duruyordu. Zarif durmasının sebebi yüzüne yapılan makyajın Gülce'yi 18 yaşında göstermesiydi. Ama yinede çok güzeldi. Ferhat'ın esmer suratına siyah takım elbise çok yakışmış sakallarını kestirmemiş kirli bırakmıştı esmer ve ela gözlü oluşu, suratının kemikli yapısı onu daha çok yakışıklı yapıyordu. 21 yaşında taze delikanlıydı Ferhat da ailesine kurban gidiyordu, sevdalı olduğu biri yoktu ama istemiyordu da Gülce'yi. İtiraz etme gereğinde de bulunmamıştı hiç, belkide gözü babasının varlığındaydı onlarla iyi geçinmek iyi bir evlat olmak istiyordu. Davullu zurnalı, adamakıllı bir düğün olmuştu. Zeliha hanımın gözü yaşlı, ama adet yerini bulsun diye değil, kızını Zülfikar beyin borçlarına kurban ettiğine yaşlıydı. Yanlış buluyordu çok yanlış. Düğün halay ve oyun havalarından sonra takı töreniydi derken yavaş yavaş sonlanmaya başlamıştı.Düğün bitmiş ,Gülce düğün boyunca hiç yerinden kalkmamış hatta sonlara doğru uyuklamaya başlamıştı bir an önce evine gidip uyumak istiyordu. Annesine;"Anne artık uyumak istiyorum evimize gidelim" diyince kadın buz kesti küçük Gülce daha hiç birşey bilmediği halde kızını gelinlikle görmek onu mahvediyordu. Zeliha hanım kendini toparlayıp düzgünce kızıyla konuşmak istedi. Kızını kenara çekip ellerini kızının yanaklarına koydu.
" Güzel kızım evlendin artık. Ferhat senin kocan oldu, bundan sonra yerin yurdun Ferhat'ın yanı. Onunla uyuyacaksın onunla kalkacaksın artık hep onunla yaşayacaksın. Bizimle kalamayacaksın ama istersen ara ara bizi görmeye gelirsin biz de seni görmeye geliriz. Evlilik bir adamla hayatını birleştirmek demek, sakın sokağa çıkıp oyun oynama evinde otur. Ben sana hep böyle anlatırım neyi nasıl yapacaksın tamam mı kızım korkma hiç. "
Gülce idrak etmeye çalıştı, o adamla birlikte nasıl yaşayacağını sindiremiyordu, ailesiyle ayrı kalmak istemiyordu. Gülce sonunda ağlıyordu. Bi haftadır olanlara sadece şaşırmış herşeyi içine atmıştı, küçük kız tüm sesini salarak annesine sarıldı.
" Anne beni oraya gönderme anne"
"Yalvarırım anne ben gitmek istemiyorum nolur güzel annecim"
annesinin yüzünü avuçlarının içine alarak "Göndermeyeceksin değil mi anne gitmiyorum değil mi? Benden başka çocuğunuz yok bensiz yapamazsınız değil mi?"
Yavrucağız yere çöktü "Hani hemşire olacaktım ben baba, hani okuyacaktım ben. Anne okuluma gitmem lazım değil mi benim anne, sen bensiz yapamazsın anne"
" Ben daha ip atlamaya doyamadım anne doyamadım ben daha oyuncaklarıma doyamadım"
Annesi dayanamayıp koşarak eve çıktı, gerçekten kahroluyordu ama belli etmek istemiyordu kızının o yakarışları onu mahvetmişti. Ferhat çok kötü hissetmişti kızı yerden kaldırıp susturmak istedi yapmadı . Zülfikar bey ve Ferhat'ın ailesi çok soğukkanlıydı Zülfikar bey kızın kolundan tutup kaldırdı bir güzel azarladı, küçük Gülce'yi gelin arabasına hıçkıra hıçkıra bindirdiler, Ferhat'ta annesi ve babasıyla vedalaşınca arabayı binip evinin yolunu tuttular. Evleri köye uzak daha çok şehirdeydi. Eve geldiklerinde Gülce kapının önünde dikiliyor içeriye adım atamıyordu. Ferhat'ın ''Girmeyecek misin artık'' sözüyle Gülcenin adımları zar zor ilerliyordu, Ferhat ışığı açtı ceketini çıkarıp koltuğa fırlattı. "Gerçekten daraldım hemen uzanmak istiyorum." Gülce ses etmedi hala ayakta dikiliyordu. "Oturmayacak mısın hatta istersen odamıza geçelim." Gülce hala yabancıladığı bir evde yabancı gördüğü bir abiyle birlikteydi bu hissiyattan çıkamıyordu. Ferhat Gülce'yi omuzlarından tuttu, sırtan yavaşça itekleyip yatak odasına götürdü. Gülce'yi yatağa oturttu. "Bu gece bizim gerdek gecemiz biliyorsun değil mi?"
"Nasıl yani?"
"Tamamen karı koca olacağımız gece hani." Gülce yine anlamamıştı.
" Sen çocuk nasıl yapılır bilmiyor musun Gülce?" Gülce hayır anlamında başını salladı. Ferhat Gülce'ye yaşını sordu.
"13 yaşındayım"
"Of ben kime anlatıyorum zaten o kadar küçük olduğunu bilmiyordum bak Gülcecim yorulduk bu gece bence en iyisi biz uyuyalım tamam mı ?" Ferhat da biraz rahatsız oluyordu ne vardı babası biraz büyük biriyle evlendirseydi kocalık mı babalık mı yapacaktı bu kıza. Anneside istememişti zaten. Ferhat aklından bunları geçirirken soyunmaya başladı, Gülce başta şaşırıp sonra utandı. "Ben çıkarım siz rahat rahat giyinin" diyip dışarı koştu. Ferhat giyindikten sonra Gülceyi içeri çağırdı. "Sende giyin uyuyalım artık" Gülce Ferhat odadan çıkınca üzerini değiştirdi fakat Ferhat'la uyumak istemiyordu yabancı hissettiği biriyle uyuyabileceğini sanmıyordu. Kendine battaniye ve yastık alıp salona geçti. "Saçmalama Gülce burada mı uyuyacaksın?" "Ben başkasıyla yatamam ki" Ferhat bir yandan yaşadığı şeye sinirleniyor bir yandan vicdan yapıyordu. Sürekli babasına kızıyordu. Gülce'nin elinden yastık ve battaniyeyi alarak "Bırak ben yatarım burda git içerde yat sen." Gülce içeri geçip kapıyı kitledikten sonra yatağa uzandı. O kadar yorgun ve bitap düşmüştü ki, yaşadığı şeyi ölçüp biçmeye düşünmeye hali yoktu. Küçük bedeni uykusuzluğa dayanamayıp uyuyakaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülce #Wattsy2017
General Fiction'' Kim bu abi babacığım?'' diye meraklı gözlerle baktığı adamın birden karısı olmuştu Gülce , daha ip atladığı vakit ona görücü gelmiş, Gülce'yi isteyip sözü bile kesilmişti. Bir hafta sonra ise Ferhat abi diye seslendiği adamla nikahı kıyılmıştı...