Gülce'nin başı dönmüştü. Onun olmaması için dua ediyordu. Ayakta duramadı sendeledi. Ferhat'ın arkadan gelen boğuk sesini duydu.
''Gülce!''
''Duymuyor musun?'' Ferhat'ın ona dokunmasıyla kendine geldi.
''Sana sesleniyorum duymuyor musun?''
''Yüzüne ne oldu miden mi ağrıyor yine?'' Gülce kendine gelmeye çalışarak
''Evet ama iyiyim ben sorun yok.''
''Gel otur şöyle.'' Ferhat Gülce'nin kolundan tutarak sandalyeye oturttu.
''Birşey ister misin su getireyim mi ?'' Gülce Ferhat'a odaklanamıyordu aklı tamamen gördüğü kişinin Faruk olup olmamasındaydı. Faruk nereden bulacaktı burayı, gecenin bir vakti belki de yanlış görmüştü. Faruğun yüzünü doğru düzgün hatırlamıyordu bile. Kendi kendine teselliler vermeye başladı.
''Gülce korkutuyorsun beni?'' derin bir nefes alarak ''İyiyim ben geçti midemin ağrısı, merak etmesinler gidelim.''
Saat geç oldu, davetliler yavaş yavaş dağılmaya başlıyordu herkes iyi dileklerini sunarak oradan ayrıldılar. En son Ferhat'ın babasıyla üvey annesi kaldı, Nalan hanım burnunu kıvırarak tebrik etti, Ferhat babasıyla sarılıp vedalaştılar. Gülce sandalyede oturmuş yine derin derin düşünüyordu. Kendini yatıştırmaya çalışıyordu Ferhat'a hiçbirşey belli etmek istemiyordu. Ferhat babasını uğurladıktan sonra Gülce'nin yanına geldi. Yanına oturdu.
''Ee karıcım ne düşünüyorsun?'' Gülce'nin tüm düşünceleri dağıldı.
''Hiç, hiçbirşey.''
''Pişman mısın yoksa?''
''Hayır asla.''
''Mutlu gibi de gözükmüyorsun ama.'' Gülce başını Ferhat'a yasladı.
''Hayır çok mutluyum hemde çok.'' Ferhat ayağa kalkıp Gülce'nin elini tuttu.
''Hadi içeri gidelim.''
''Biraz daha açık havada otursaydık.'' derken kendini Ferhat'ın kollarının arasında buldu.
''Belin ağrıyacak.''
''Çok hafifsin bir şey olmaz. Üstelik bunu ilk evliliğimiz gibi düşün.Her şey daha farklı bu sefer.''
Gülce yarım bir tebessüm attı. Ferhat merdivenleri çıkarken Gülce çok ağırmış gibi çıkıyor dalga geçiyordu.
''Bak iniyorum.''
''Tamam tamam şaka yapıyorum.''
''Senin kolların çelimsiz.''
''Öyle mi?'' Ferhat hızla merdivenleri çıktı. Bu sefer sürekli yattıkları odaya değil ayrı bir odaya gidiyordu
''Neden başka odaya gidiyoruz?''.
''Sürpriz. Başına dikkat et.'' Ferhat kapıyı açtı. İçerisi karanlıktı.
''Işığı bulabilirsem açacağım.''
''Kolların yoruldu hadi ineyim ben.''
''Hayır dur.'' Işığı buldu açtı. Işık gece lambası tarzında loş sarı bir ışık saçıyordu.
Yatak örtüleri kırmızıydı, yatağın tepesine tül germişler, yerlere gül yaprakları serpmişlerdi. Sarı ışıkla kırmızı rengi şehveti doğruyordu yine. Küçük bir zigonun üstünde iki kadeh bir şampanya vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülce #Wattsy2017
Ficción General'' Kim bu abi babacığım?'' diye meraklı gözlerle baktığı adamın birden karısı olmuştu Gülce , daha ip atladığı vakit ona görücü gelmiş, Gülce'yi isteyip sözü bile kesilmişti. Bir hafta sonra ise Ferhat abi diye seslendiği adamla nikahı kıyılmıştı...