16.BÖLÜM (YAĞMURLA GELEN MUTLULUK)

14.2K 647 55
                                    


''Düşüncelerimi taşıyamıyorum. Kafam sanki patlıyor gibi. Ne varsa içime değil de sanki kafamın içine atmış gibiyim. Bana olan duygularını sen zaten 17 yaşında fark ettin, anlamıyormuş gibi yaptım. Sana yakışan ben değilim diye düşündüm, nefret edeceğin bir adamı oynadım. Öyle de olmalı. Her gece yastığa bastırdığın ağlamalarına şahit oldum, yanına gelip omzuna dokunup sakinleştirmedim seni. Ailene götürmek için bir girişimde bulunmadım. Ya da abi gördüğün zamanlar abinmiş gibi davranıp sahipte çıkamadım. Senin hayatında kendimi bir şekilde bir konuma koyamadım. Hep diyorsun ya sen benim neyimsin Ferhat diye, ben senelerce bu soruyla cebelleştim. En azından benden nefret edersen tek bir karaktere bürünürüm dedim, hayatını mahveden adam olarak bir kılığa bürünmüş olurdum. Senin için bir kimliğim olurdu. Şimdi ne diye hayatına müdahale ettiğimi soracaksın inan onu bende bilmiyorum. Özellikle o çocukla gördüğümde seni hissettiklerimi ömrümde ilk defa hissediyor gibiyim. Sarhoşken bu kadar ayık şekilde hissettim o acıyı. Ben duygularımı da taşıyamıyorum Gülce. Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum. Seninde aklını karıştırıp duygularını incitiyorum. Affet beni.Bir gün yine karşına çıkıp kafanı karıştırmamak dileğiyle okuluna git düşünme beni.. ''

Gülce kağıda dökülen gözyaşı damlalarını silip kağıdı katladı. Bir süre öyle dizlerinin üstünde kaldı.Dün ile bugün arasında ne değişmişti. Dün gece Gülce ona olan hislerinin nasıl başladığını onun için süslenmeye başladığını, kıskançlıklarından hoşlandığını, uyuduğu zaman yüzünü sevdiğini her şeyini tek tek anlatmıştı Ferhat'da onun elini tutup her şeyi dinlemişti sonrasında Ferhat'ın omzunda uyuya kalmıştı. On üç saatte ne değişmişti, Ferhat'a veda ettirecek ne demişti sanki. Koşarak telefonunu aradı Ferhat'ı aradı, telefonu kapalıydı mesajlar attı. Hiçbirine cevap vermedi, Ferhat'ın onun hayatını mahvettiğini düşünmesini istemiyordu, kendisinden nefret etmesini istemiyordu.

Bu sefer Ferhat'ı kaybettiği için tüm sesini salarak ağlamaya başladı. Güzel bir geleceği olacaksa onun Ferhat'la olmasını istiyordu. Gülce ne yapacağını bilmiyordu, nereye gideceğini bilmiyordu. Üzüntüden deliye dönmüş durumdaydı. Üzgün olduğu kadar Ferhat'a çok kızgındı, onunla evlenip hayatını mahvettiği için değil onu terk ettiği için kızgındı. Telefonu çaldı, arayan Gizemdi.

''Bugün sınava girmeyi düşünmüyorsun heralde bütünlemeleri seviyorsan sen bilirsin.'' Gülce sesini düzeltti gözlerini sildi.

''Tamam geliyorum hemen.''

Gülce yüzünü yıkayıp saçlarını düzeltti, hemen evden çıktı.

Okula geldiğinde okul bahçesinde Gizem,Zehra ve Cihan aynı bankta oturuyordu. Gülce hiç oraya gitmek istemedi, okul binasının kapısına doğru hızla yürüdü.

''Yüzünü gören cennetlik, arkadaşlık anlayışın bu mu Gülce hanım?'' Gülce biraz alındı hiç cevap vermek istemedi ama ayıp olacağını düşündü.

''Biraz rahatsızım sonra konuşuruz.'' Diyip tekrar hızla yürümeye devam etti. Bu sefer Cihan arkasından koştu omuzlarından tuttu.

''Neyin var ne oldu, dünkü çocuk mu bir şey yaptı?'' Gülce ses çıkarmadı bu konu hakkında hiç konuşmak istemedi.

''Gülce yeter artık! Şımarıklık yapıyorsun dün gece o çocuğun önünde küçük düştüm ben, evet seviyorum seni ama olgun davranmalısın sende.''

''Nasıl davranmam gerektiğini sen mi söyleyeceksin Cihan.'' Gülce Cihan'ı ittirdi.

''Seninle evleneceğim ben Gülce. Öyle yada böyle olgun davranacaksın.'' Gülce şok olmuştu, Cihan'ın suratına tokat değil yumruk atmak istiyordu, bu cesaretini yüzsüzlüğüne veriyordu. Gülce sinirden kıpkırmızı oldu. Cihan'ın peşinden gitti.

Gülce #Wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin