5.BÖLÜM (DOST ELİ)

22K 701 12
                                    




Gülce uyandığında hava aydınlanmış hatta öğlen olmuştu koşarak içeri gitti fakat Ferhat içeride yoktu, kahvaltı hazırlayacaktı kaynanası ona kızmayacaktı. Saate baktı saat 13 olmuştu, nasıl bu kadar uyuyabilmişti, köydeyken asla bu kadar uyumazdı hatta sabah hayvanlarla o ilgilenirdi. Aslında bir yandanda işine geldi, Ferhatla kahvaltı çekine çekine durmakan kurtulmuştu. Onun yanındayken çekingenliğinden kurtulamıyordu, rahat hareket edemiyordu. Banyoya gidip güzelce duş aldı sonra kendisine birşeyler hazırladı kahvaltısını yapıp mutfağı topladı. Sonra televizyonun başına oturdu, bi yandan bu hayatı sevmişti öğle saatlerine kadar uyumak, televizyon başında tüm gün oturmak. Köyünüde özlemiyor değildi aslında daha çok annesini, kim bilir ne yapıyordu şuan tarlada yada hayvanlarlaydı büyük ihtimal.'' Herşey yük oldu şimdi anneme ben varken hafifletiyordum.'' Diye söylendi. Birden köye gitme kararı aldı annesini görecekti mutluluk duydu bu karardan hemen yatak odasına koşup hazırlanmaya başladı. Sonrasında yatağa oturup ''Ben nasıl giderim tek başıma yolları dahi bilmiyorum ki, geldiğimden beri sokağa dahi çıkmadım .'' Ferhat'a ulaşmalıydı ama nasıl ulaşacaktı telefonuda yoktu. Giydiği kıyafetleri hayal kırıklığıyla çıkardı. İçeri oturdu televizyonu açtı tekrardan izleyeceğinden değil içeride bir ses olsun diyeydi.

O sıra kapı çalındı Ferhat sandı hevesle kapıya koşup kapıyı açtı. Kaynanasını görünce yüzü düştü.

''Ne o Gülce hanım beni görünce yüzünüz ekşidi birden.''

''Hayır ben sizi şey sanmıştım.''

''Ney sanmıştın?''

''Oğlunuz.'' Gülce hala Ferhat diye zikredemiyordu.Nalan hanım birden gülümsedi, ''Laflarım işe yaramış''diye içinden geçirdi.

''Kocanın yollarını mı gözlüyorsun?'' Gülce'nin sadece güneşte kızaran yanakları birden kıpkırmızı oldu.

''Tabiki hayır sadece köye gitmek istedim, o beni götürür diye düşünmüştüm.''Nalan hanım birden ciddileşti.İçeri geçip kabanını çıkardı ve oturdu.

''Dün gece neler yaptınız?''diye birden edepsizce kıza soruyu yöneltti.

''Hiç bir şey.'' Gülce ne sorduğunu dahi anlamamıştı ne yapmaları gerekiyordu zaten.

''Gülce ben seninle konuştuğumdan anladığını varsaymıştım, kocanla bu gecede mi ayrı yattınız?''

Nalan hanımın asıl niyeti aslında torundu. Gülce'yi sevdiği yoktu hatta onu insan müsveddesi gibi görüyordu. Onun tek düşündüğü Ferhat ve torundu, hatta daha ileri gitmiş torununu eline alınca bu kızdan kurtulmayı dahi düşünmüştü. Gülce kaynanasının ona kızacağını biliyordu.

''Oğlunuz televizyon izlerken burada uyuyakalmış'' diye kendini kurtarmayı düşündü. Nalan hanım pek inanmış görünmüyordu, konu canını sıkıyor ne yapacağını bilmemek daha çok sıkıyordu, Gülce'nin küçük olması herşeyi zorlaştırıyor ve asabını bozuyordu. Nalan hanım Gülce'nin kolunu tuttu mutfağa çekti.

''Bana bak küçük olmanı değiştemiyoruz değil mi, dünde söylediğim gibi o zaman öğreneceksin Gülce. Annen nasıl öğrendiyse ben nasıl öğrendiysem sende öğreneceksin. Şimdi akşam yemeği yapıcaz ve sende her akşam eşine yapacaksın yoksa senin yüzünden bir deri bir kemik kalacak oğlum.'' Gülce başıyla onayladı.

Nalan hanım yemeği kendi yapıyor bir yandan Gülce'ye anlatıyordu. Gülce zeki bir kızdı yemek konusunda kendide zorlanacağını düşünmüyordu, Nalan hanımın da dediği gibi öğrenmesi yeterliydi. Yemekler hazırlanmış masayı hazırlamışlardı. Nalan hanım kabanını alıp

'' Her akşam tıpkı bugün gibi yapacaksın, Ferhat geldiğinde servisini yapar yersiniz.''Gülce yine başıyla onayladı.

''Git kendine bir yemek kitabı al oradan bakıp bakıp öğren her gün buraya gelemem.''

''Tamam.''

Tam çıkacakkken ''Bu arada oğlumu salonda yatırmıyorsun.'' diyip üstü kapalı şekilde tehdit etti.

Gülce masaya oturmuş Ferhat'ı bekliyordu. Aradan iki saat geçti hala bekliyordu. Saat 11 oldu Ferhat hala gelmemişti Gülce masa başında uyuklamaya başlamıştı artık.

Salona geçti yere oturdu dizlerini karnına çekip kollarıyla dizlerini sardı, başını gömüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ferhat'ın gelmemesine değil, masa başında oturmuş kocasını beklediğine ağlıyordu, bahçede annesinin dizlerine uzanıp saçlarıyla oynattığı akşamlara ağlıyordu. Ama şimdi ise nerdeydi, ne yapıyordu. Gözlerini sımsıkı kapattı, tüm içini döküp ağladı. Bir süre sonra ağlamaktan yorgun düşüp gözleri kapanmaya başladı. Uyumak istiyordu ya hiç uyanmamak yada uyandığında annesinin hazırladığı kahvaltıya koşmak istiyordu.

Bir hafta boyunca Gülce ölü gibi gezindi durdu.Ferhat eve adım dahi atmıyordu, geceleri geç geliyor sabahları erkenden çıkıyordu ne Gülce halinden şikayetçiydi ne Ferhat. İkiside birbirini hiç görmüyordu. Gülce zayıflamış iyice bitap düşmüştü.Çok yanlızdı tüm gün o evde hapisti. Aylar Ferhat'ın bekar gibi gezmesiyle, Gülce'ninde kaderin tokatını yemiş mağdur oluşuyla geçti.

Bir sabah yine Gülce her günki gibi kahvaltısını edip televizyon izleyecekti ki dışarıda yağmurun yağdığını fark etti. Camın önüne geldi, köyde hayvanları güttüğü zaman yağmur yağınca koşa koşa onları ahıra götürürdü üstü başı çamur olur hemen sobanın başına geçerdi. Bunları anımsadıktan sonra aşağıya indi. Aylardır hiç dışarıya çıkmamış gökyüzüne başını kaldırıp bakamamıştı gözlerini kapattı yüzünü yukarı kaldırıp kollarını açtı, güzelce derin bir nefes aldı. Islanıyordu ama umurunda değildi, bir süre öyle durdu yolun ortasında. Yaşlı hissediyordu, 7 ay ona 7 yıl gibi gelmişti. Gözlerini açtı ilerlemeye başladı etrafı gezmeye karar verdi. Üzerine pijamalarıyla sokaktan inmeye başladı. Burası gerçekten güzeldi köylerinden güzeldi. Bir çocuk parkı gördü parka doğru yürümeye başladı salıncağın üzerine oturup sallanıyordu. Bir yandan hala yağmur yağıyordu. Tüm gün burada oturabilirdi eve gitmek istemiyordu, kaçsa mıydı, nereye gidecekti ki, köyüne dönmek istese nasıl dönecekti parası yoktu yol bilmiyordu. Çaresizliğini hissedince ağlamaya başladı, o sırada karşıdan elinde şemsiye hızla bir kız Gülce'ye yaklaştı.

''İyi misin? Yağmur yağıyor neden burda oturuyorsun?''Gülce başını kaldırdı, simsiyah gözleri kıvırcık siyah saçlarıyla esmer bir kız vardı. Bir süre kadının suratını inceledi.

''Artık burdan kalkmalısın bak daha çok ıslanıyorsun.'' Gülce şaşırdı, gözlerini sildi ayağa kalktı, yürümeye başladı. Kadın arkasından hızlı adımlarla ona yetişti.

''Şemsiyemi verebilirim isterseniz üstelik içiniz belli oluyor çok ıslanmışsınız hırkamıda verebilirim.''Gülce bunu duyunca birden irkildi. Vucuduna baktı gerçekten öyleydi. Rahatsız oldu. Kadın ona hırkasını verdi. Gülce ''Teşekkür ederim.'' Diyip zordan bir tebessüm attı.

''Kayıp mı oldunuz ?'' Gülce'nin küçük oluşundan onu kaybolmuş sandı. Gülce'nin gözleri doldu konuşmak istemiyordu yorgundu perişandı ağlamaya başladı. Gülce'nin iyi olmadığını anlamıştı onu kolundan tutup kendi evine götürdü.

Gülce #Wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin