Yağmurun sesiyle uyandım yeni güne. Yağmur her zaman bana hüzün veriyordu. Bu yüzden hiç sevmezdim. Her yağmur yağdığında içimi bir burukluk kaplardı. Anılarımı hatırlardım. Yatağımdan doğrularak cama yöneldim. "Ah işte berbat bir gün daha"
Camı açtım. Toprak kokusunu içime çektim. Depresif duygulardan sıyrılıp yağmurun bereketini düşünmeye başladım. Duanın gücüne inanırım ve yağmur yağarken hep içten dua ederim. Ve ne zaman içten dua etsem hep gerçekleşir. Yine öyle yaptım. Derin bir nefes alarak "Allahım. Bir şans daha istiyorum senden" diyebildim. Gözümden akan yaşı silerek pencereyi kapattım.
Bu dört duvar arasındaki 95. günümdü. Her güne bir an önce bitsin gözüyle bakıyordum. Artık ne bir umudum vardı elimde ne de hayattan beklentim. Sadece yaşıyordum. Hiç bir amacım olmadan.. Nefret ederek, üzülerek yaşıyordum. Bir el kalbimi sıkıyormuşcasına acı çekiyordum. Oysa ne hayaller biriktirmiştim bir zamanlar. Ne umutlarım vardı geleceğe dair.. Gözlerimin önünden yaşadıklarım film şeridi gibi geçiyordu. Bu hale gelişime inanmak çok zordu. Bu kadar gün geçmesine rağmen!Düşüncelerden sıyrılıp tekrar yatağa uzandım. Duygularıma engel olmakta zorlanıyordum. İçimdeki kendi kendini tatmin etme duygusu hem sinirlerimi bozuyor hem de beni cezbediyordu. Yine dayanamayacaktım. Elimi pantolonumdan içeri soktum. Kadınlığımı okşadıkça içimdeki şevk uyanıyordu. Gözlerim kapalı bir şekilde devam ettim. Hayalimde onun ateşli dudakları vardı. Okşadıkça daha da istedim. Onun yanımda olmasını, tenini, kokusunu... Her bir zerresini bedenimde hissetmek istercesine daha istekli okşuyordum. Derin derin nefesler alırken iniltim yağmur sesiyle karışıyordu. Kasılıp gevşediğimde sanki beynimden bedenime mutluluk salgılanmıştı. Ellerim uyuşmuştu. Bıraktığı bu hoş his ise son zamanlarda tattığım tek güzel şeydi..