Son anda yetiştiğim otobüse bindim. En arkada anca koltuk bulabilmiştim. Arka taraftaki koltuklar bitişikti. Yanımda bir aile oturuyordu. Anne, oğlu ve kız kardeşi... Biraz görgüsüz bir aile oldukları bağrışarak konuşmalarından anlaşılıyordu. İlk başta kız yanımda otursa da otobüs hareket edip saat gece yarısını bulduktan sonra kızla abisi yer değiştirdi. Genç çocuk yanıma oturduğunda heyecanlı görünüyordu. Arasıra bacaklarıma bakıyordu. Serseri görünümlüydü. Muhtemelen benden bir kaç yaş büyüktü. Fakat benim öyle yaşıtlarımla pek de işim yoktu. Onları olgun bulmuyordum. Zaten yaptığı hareketlerden belli ediyordu. Hem aklımda tamamen Doruk vardı. Doruk 29 yaşındaydı ve bu en iyi uyum sağladığım erkek yaşıydı.Yol ilerledikçe heyecanım daha da artıyordu. Yolculukta uyumayı sevmesem de saat 2ye gelirken uyku bastırmıştı. Sonra bacaklarımda bir sürtünme hissiyle uyandım. Hem karanlık olması hem de uyku sersemliğim sebebiyle durumu anlayamadım. Herhalde yanımdaki çarptı diye düşündüm. Bir süre sonra mola verdik. Lavaboya gittim ve çıktığım sırada yanımda oturan genci gördüm. Bana doğru yaklaşıp çakmak sordu. Derdinin çakmak olmadığını anlamıştım. Bunun için beni beklemesi gerekmiyordu dışarıda bir sürü sigara içen beylerden birine sorabilirdi. Sigara kullanmadığımı söyledim. Lavabo biraz tenha bir tarafta kalıyordu bu yüzden etrafımızda kimse yoktu. Bana yaklaşmaya çalıştı ama hızlı hızlı yürümeye başladım. Bir anda arkadan ellerini belime dolamasıyla beni duvara yapıştırması bir oldu. O anki refleksimle bacak arasına tekmeyi geçirdim.
-Bunu bir daha denersen daha fena olur !
Can havliyle kıvranırken
-Bunu ödeyeceksin sürtük! dedi
Neyi ödeyecekmişim ya! Korkum yoktu. Aptal ergen öyle her kafasına estiğinde birine dokunabileceğini sanıyordu. "Siktir git " diye bağırmak istedim ama küfür sevmiyordum. İki bacaktan tahrik olan erkeklerden birinin ibreti alem olsun diye şeyini kesmeli kent meydanına asmalıydı. İğrenç mahlukatlar!
Otobüse bindikten bir süre sonra Serseri tipli dingil yanıma oturup beni taciz etmeye başladı. Ellerini hafif hafif bacaklarıma dokundurup beni cama doğru sıkıştırıyordu. Burnumdan soluyordum. Tam bağıracaktım ki durumu farkeden muavinlerden biri seslendi:
-Beyefendi! Bayan yanına oturmak yasak. Lütfen yerinizi değiştirir misiniz?
Kurtulmuştum sonunda. Yol da epey uzaktı. O sırada uykuya dalmıştım.
Bir kaç mola daha verildiğinde insan içinde olmaya çalıştım ve pis sapığın bana ulaşmasını engelledim. Bölük bölük uykularla nihayet Antalyaya gelmiştik. Otobüsten ineceğim sırada kalp atışlarım arttı. Nihayet aylar sonra yarimi görecektim. Yavaş yavaş duran otobüsün camından Onu gördüm. Daha da heyecanlandım. O öyle görünmüyordu. Aşağı indim ve boynuna atladım
-Seni çok özledim!
Fazla istekli olmayarak kollarımı omuzlarından iterken Ben de dedi ve kısa eteğime bakarak tek kaşını kaldırdı.
Valizimi alıp arabaya bindikten sonra ondaki soğukluğu hissettim. Canı yanmış görünüyordu ama benim daha çok yanıyordu. Yol boyunca tek kelime etmedi.
Eve geldiğimiz zaman önce aç karnımı doyurduk. Çok becerikliydi ve benim için yemek yapmıştı. Onun elinden yemek güzeldi. Aksine ben de hiç yemek yapmayı bilmiyordum.
Ben ona hayran hayran bakarken o daha da umursamazdı. Normalde de öyleydi zaten.
-Uykun vardır. Yol yorgunusun. Yatağın hazır dinlen biraz. Sonra seninle konuşacağız.