Begüm'den...
Dışarı çıktığımda Arslan kapıya yaslanmış sırıtarak bana bakıyordu.
"Ne o...Çok beğendin galiba?"
"Fazlasıyla."
Bir şey demeden arabaya bindim. Ardımdan o da binince hareket ettik.
"Begüm Karaman...Yakıştın bizim aleme."
Sırıttım. "Ben hiç bir yere yakışmam. Girdiğim yeri kendime yakıştırırım. Prensip meselesi."
Arslan bir kahkaha attı. Ben de o kahkaha da takılı kaldım. Kolay gülen, kahkaha atan bir adam değildi. Benim gibi...Ama yakışıyordu.
"Özgüvenine hayranım güzelim ama benim yanımda bu kadar yükselme. Çakılırsan üzülürsün."
"Ben kıçımın üzerine çakıla çakıla binlerce kemik kırdım vücudumda. Acıya da korkuya da bağışıklığım var. O yüzden bırak yükselen tek şey egom olsun."
"Yurtta mı yaktılar canını?"
"Yurtta ya da dışarda. Farkeder mi?"
"Haklısın. Farketmez. Acının şekli ya da yeri yoktur."
"Peki sen patron? Senin yok mu acıların? Yaraların? Kıçına yediğin bir tekme?"
"Yok..."
Cevabı netti. Gözlerine de perde çekmiş duygularını gizlemişti. Anlamak zor olsa da daha önce farketmiştim o perdenin arkasındaki dünyayı.
"Babanla büyük bir şey yaşadın. Nefretin bu kadar büyük olduğuna göre annenle ilgili. Hiç annenle ilgili belirti yok hayatında. Tahminen baban yüzünden kaybetmişsin. Erken büyümüş babandan hep nefret etmişsin. Sonra kalbin katılaşmaya başlamış. Yine de kabuk bağlamış yaran. Son darbeyi yemişsin başka birinden. Seni kötü yapacak kadar büyük bir darbe. O da tahminen aşktır."
Ben gözlerine bakıp bunları sıralarken gözlerindeki şaşkınlığı bir anlığına görmeme izin verdi. Sonra kapattı tekrar kendini.
"Saçma...Ben aşka inanmam."
"Çünkü zamanında fena halde aldanmışsın aşka."
Sertleşen sesiyle cevap verdi. "Uzatma. Hayır dediysem hayırdır."
"Tamam patron. Sinirlenme. Yaralarını göstermek istememeni anlıyorum."
Direksiyonu tutan ellerinin boğumları bembeyaz olurken çenesi kasıldı. Birden arabayı durdurup öfkeyle baktı gözlerime.
"Seni yanıma bana psikologluk yap diye almadım. Yerini bil hayatıma burnunu sokma!"
Omuz silkip umursamazca cevap verdim.
"Hayatıma itinayla burnunu sokan birinden bunları duymak oldukça ironik. Ama ilk kez uslu kızı oynayıp eve gidene kadar susmayı planlıyorum. Rahat ol patron. Yaralarının kabuk bağlayan yerlerini kaşıyan ben olmam."
Kafamı pencereden tarafa çevirsem de camdaki yansımadan gözlerimin içine bakmayı ihmal etmiyordu. Bir şey demeden yola devam ettik sonra.
Eve vardığımızda kendimi eve attım. Salondan geçerken Tolga'nın televizyon karşısında uyuduğunu farkettim. Gülümseyip koltuğun üzerindeki battaniyeyi alıp üzerini örttüm. Tam gidecekken bileğimden tutup yanına çekti. Gözleri kapalıydı aslında ama sesi uykuluydu.
"Gitme..."
Ben de kalkmak yerine uyku pozisyonumu alıp, Tolga'nın kafasını boynuma gömmesine izin verdim. Gözlerimi kapatmadan önce
Arslan'ı farkettim. Kapı pervazına yaslanmış yüzü ifadesiz şekilde bizi izliyordu. Benim ona baktığımı görünce bir süre çekmedi bakışlarını. Sonra merdivenlere doğru yürüyüp gözden kayboldu. Ben de kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Sokak Kızıyım -TAMAMLANDI-
General FictionBoğuk çıkan sesimle kulağına fısıldadım "Sen benimsin Karaman!Sadece benim!" Bir anda doğrulup boğazıma yapışmasıyla ufak bir şok geçirirken ne bok yedim yine diye düşünmekle meşguldüm! Beni duvara yapıştırdığında itiraz etmedim.Ne yaptığımı merak e...