Hatalarım varsa kusura bakmayın.
İyi okumalar...
Bazı anlar vardır hani bir anda ortadan kaybolup gitmek istersin. Yaşadığın anlık utançla kafanı eğdiğin de, yerin dibine girmek istersin. Şuan damarlarım da gezen, yerin dibine girme isteğimle yerimde zor duruyordum.
Gözlerim dolu dolu, kafamı yerden kaldırmadan parlak zemine bakıyordum. Elimde ki kağıdı, avuç içime hapsederken, vücudumu ele geçiren titremeye engel olamamıştım. Bunu nasıl yapardı?!
Beni nasıl böyle rezil ederdi?! Bilerek mi bugünü bulmuştu? Bebeğimi istemediğini bahseden adam, iki gün önce onu kurtarmamış mıydı? Şimdi ne olmuştu da kendi öz çocuğuna velet diyecek kadar canileşmişti?
"Balın.." Barlas'ın bana seslendiğini duyduğum da, hızla kafamı kaldırarak kapıya ilerledim. Daha fazla gururumu ayaklar altına alamazdım.
"Dur Balın nereye?!" Barlas'ı umursamadan hırsla kapıyı açtığım da, uzun koridorun başında buraya gelen bedeni görmem ile kapının eşiğin de donup kalmıştım.
Bir eliyle telefonunu tutarken, diğer eliyle de gömleğinin yakalarını düzeltiyordu. Gözleri telefon da olduğu için, hepimizin şaşkın bakışlarını daha görmemişti.
Koridorun ortaların da, kafasını birden kaldırmasıyla, gözlerimiz buluşmuştu. Göz pınarlarım da bekleyen yaşlar bu anı bekler gibi, yanağıma doğru ince bir yol çizmeye başlamışlardı.
Karan'ın kaşları çatılırken, beni süzmesiyle daha çok çatılıp adımları hızlanmıştı. Hızla gelip önümde durduğun da, hala ona şaşkınca bakıyordum.
"Ne bu haliniz?" tek kaşı kalkarken, bu sefer odadakilere göz atmıştı. "İlk defa görmüş gibi ne bakıyorsunuz?!"
"Ulan.." diye atağa geçen Barlas ile girdiğim şoktan çıkıp, hemen Barlas'ın önüne geçtim. "Dur Barlas.."
Odaya geçtiğimiz de Karan sinirle kapıyı kapatmıştı. Barlas sakinleşmek adına gözlerini yumarken, sinirle Karan'a döndüm.
"Dalga mı geçiyorsun sen be?! Karşında çocuk mu var senin?!" gözlerinde oluşan, anlamayan ifadeyle yutkunmadan edememiştim. Bir de anlamamazlıktan geliyordu!
"Adam gibi anlat şunu, geveleme!" diye tısladığın da, sinirle avucumun içinde buruştuduğum kağıdı göğsüne vurarak iğrenerek ona baktım.
"Hayatım da gördüğüm en iğrenç insansın." kağıdı hemen açıp okurken, her okuduğu kelime ile kaşları daha da derine çatılıyordu.
"Kim getirdi bunu sana?!" diye kükrediğin de, boş bulunduğum için yerimden irkilmiştim. Delici bakışları bir an bile gözlerimden ayrılmazken, korkuyla yutkundum.
"Be-ben getirdim Karan Bey.." Elif'in korkulu mırıltısı kulağıma geldiğin de, Karan da dahil bütün bakışlar şimdi onun üstündeydi. Karan yavaş yavaş üstüne yürürken, Elif elinde olsa olduğu yere düşüp bayılacak gibi duruyordu.
"Bu ne lan?!" bağırmamasına rağmen, öyle bir ses tonunda söylemişti ki oda da bir anda her şey sessizleşmiş bir etki yaratmıştı. Elif bir kaç kere zorlukla yutkunurken, dolu gözleri ile Karan'a baktı.
"Be-ben masanızın üstünde buldum Karan Bey.. Sizde burada olmadığınız için önemli bir kağıt sandım, Balın Hanıma getirdim bende." yaptığı açıklama ile Karan kafasını sinirle sallarken, anlamayan gözlerle ona bakıyordum. Bu neydi şimdi?
"Bu ne şaka mı bu?" sinirle bağırırken, kolumda hissettiğim el ile bakışlarım oraya dönmüştü. Gamze bana şefkatle bakarken, sinirden hiçbir şey görmediğim için hırsla kolumu kurtarıp kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
General Fiction"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...