14."Ben Hep Burdaydım."

10.6K 409 25
                                    

Hatalarım varsa kusura bakmayın. Yazıp hemen attım daha fazla bekletmemek için.

İyi okumalar...

Hayat gerçekten acımazsızlıklarla doluydu. Etrafımız resmen yalanlar ile kaplanmış bir durumda. Sırtınızı yaslayacağınız bir dağın olmaması kadar, iğrenç bir şey yoktur galiba.

Başınızda bir baba, bir anne, bir eş, bir arkadaş, olmadıktan sonra ne anlamı kalıyor ki?

Kasıklarımda hissettiğim hafif sızlamalar ile, dudaklarımı açmadan boğuk bir inilti dökülmüştü. Sağ elimi kavrayan sıcaklığı hissetsem de, gözlerimi bir türlü açmak için gücü bulamıyordum.

Kirpiklerim sanki iç içe girmiş gibi, açılmamak için isyan ediyorlardı. Yavaşça dudaklarımı aralayıp, dilimle ıslattım. Boğazımdaki kuruluk yüzünden suratım hafif buruşurken, istemsizce dudaklarımın arasından 'Su' kelimesi çıkmıştı.

Elimi tutan sıcaklık benden uzaklaşırken, bir kaç saniye sonra kafamın kaldırılıp dudaklarıma dayanılan bardağın soğukluğunu hissettiğimde, çölde susuz kalmış bedevi gibi suyu kana kana içmiştim.

Kafamı geri çekip, sonunda gözlerimi araladığımda karşımda onu görmeyi beklemiyordum. Gerçekten şuan karşımda mıydı?

Gözlerim hızla dolarken, kasıklarımdaki sızıyla evdeki olanlar aklıma gelmişti. Hızla sol gözümden bir yaş düşerken, elimi karnıma götürdüm.

"Be-beğim iyi mi?" Karan kafamı yastığa bırakırken, karnımdaki elimi tutup kafasını salladı.

"Oğlumuz çok iyi.." diye mırıldandığında, yaşlar gözlerimden sicim gibi akmaya başlamıştı. Cinsiyeti belli olmuştu.

"Erkek mi?" diye mutluluk gözyaşlarımın içinde sorarken, Karandan beklenmeyen hareketle kafasını sallayıp, dudaklarını alnıma bastırdı.

"Şükürler olsun, teşekkür ederim Allah'ım..." diye mırıldanırken, bir yandan da mutluluktan ağlıyordum. Onu bana bağışlamıştı.

Karan yanaklarımdaki yaşları elinin tersiyle silerken, birden gelen öfkeyle elini ittirip gözlerimi ona diktim.

"Dokunma bana!" diye tısladığımda elini ağır bir şekilde indirip, yüzümü taradı.

"Balın, dinle beni. Bak-"

"Defol git! Defol! Yüzünü görmek bile istemiyorum, çık dışarıya!" diye onu ittirdiğimde, oturduğu yerden kalkmıştı.

"Tamam sakin ol, daha yeni uyandın bir şey ola-" " diye hızlı hızlı konuşurken, çığlık atıp onu susturdum. Gözleri endişeyle parlarken, az önce gözlerimden mutluluk yaşları akarken şimdi de yaşadığım karmaşık durumun siniri atmak ister gibi ağlamaya başladım.

"Niye geldin niye?! Git! Çocuğuna git! Onun yanındaydın dimi? Onların yanındaydın?! Allah seni kahretmesin! Dokunma bana!" ellerimle gözyaşlarımı silerken, yenileri ekleniyordu.

"Bebeğimi babasız büyüteceğim diye kaç gece hıçkırarak ağladım ben! Sen gittiğin yerde sefa sürerken, benim burda içim yanıyordu be!"

"Balın-"

"Kes sesini! Defol git! Dinlemek istemiyorum seni, o lanet suratını görmek istemiyorum! Geldiğin yere git!" bedenim titrerken, çığlıklarımı duyan doktor ve hemşire hemen odaya gelmişlerdi.

"Karan Bey, lütfen dışarıya çıkar mısınız?" Karan'ın gözlerine son kez değerken mavilerim, onun yalandan yıkılmış gibi durmasına inanmamıştım.

BalınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin