Medya; Karan ve Balın.
Hatam varsa kusura bakmayın.
İyi okumalar...
Hamileydim.
Ben...ben hamileydim. Karnımda bir canlı vardı. Orada gelişip, büyüyecek bir canlı. Buz kesen elimle, düz karnıma dokundum. İçimdeydi.
Dolu gözlerim daha fazla dayanamadan, birer birer düşmeye başlamıştı yaşlar. Derin nefes alıp, korkak bakışlarımı doktora çevirmiştim.
Doktor sevinçten döktüğümü sanıyordu gözümde ki yaşları ama öyle değildi ki.
"Ha-hamile olamam...lütfen tekrar bakın..." doktorun tek kaşı yukarı kalkarken, tekrar ekrana dönüp bakmıştı.
"Hamilesiniz Balın hanım." titreyen elimi, dudaklarımın üstüne bastırdım.
"İyi misiniz?" doktor endişeyle oturduğu yerden kalkarken, ben karşımda ki duvara, ruhsuz şekilde bakıp ağlıyordum.
Hamileydim.
"Balın hanım, lütfen kendinize gelin." doktor elini koluma koyduğunda, donuk bakışlarımı yüzüne çevirdim.
"Hamileyim..." oturduğum yerden sarsılarak kalktım. Doktora bir şey demeden, yavaş adımlarla hastaneden çıktım. Yüzüme çarpan soğukla, gözyaşlarım hızlanırken bedenimi hemen bir banka bıraktım.
Hamileydim. Anne olacaktım. Daha ben düzgün büyüyemeden anne olacaktım. Olamazdım ki? Hem Karan nefret ettiği birisinden çocuğu olsun istemezdi ki. Daha doğrusu o hayvanın baba olmak istediğini sanmıyordum. Ellerimi suratıma kapatıp, hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım.
Cebimde ki telefon titreyince, elimi atıp çıkardım. Ekranda gördüğüm isimle, hıçkırıklarım çoğalırken meşgule atmıştım. Annemin yüzüne nasıl bakacaktım ben?
Hemen mesaj bölümüne girip, doktorun yanında olduğuma dair bir mesaj atıp oturduğum yerden kalktım. Nereye gidecektim şimdi ben? Bu sırrı kiminle paylaşacaktım?
Aklıma Şuranın gelmesiyle, dudaklarımda kırık bir tebessüm oluşmuştu. Eğer ona hamile olduğumu söylersem, vereceği tepkiyi düşünemiyordum. Ya olumsuz bir tepki verirse?
Yolda öyle dümdüz yürümeye başladım. Aldırmalı mıydım? Daha mercimek tanesi kadar bir şeydi içimde. Belki de canı yanmazdı. Yanar mıydı?
Sinirle elimin tersiyle yanağımda ki yaşı sildim. Ben cani değildim ki, nasıl kıyabilirdim ona?
Biraz daha ilerledikten sonra, dinen gözyaşlarımla derin bir nefes aldım. Annemi arasam iyi olacaktı. Telefonu cebimden çıkarıp, kulağıma götürdüğüm de içimde bir yerler sızlamıştı.
"Yavrum?" annemin sesini duymamla, daha yeni dinen gözyaşlarım yine devreye girmişti.
"Anne..." titrek sesimle, ona seslenirken aslında içimden bir sürü duygu geçiyordu. Beni bu durumdan kurtarmasını istiyordum.
"Ne oldu annecim? Neredesin sen?" yanağımda ki ıslaklıkları silip, derin bir nefes aldım.
"Şimdi çıktım hastaneden. Yanına geliyorum bende." yoldan geçen taksiye hemen bir el işareti ile durdurmuştum.
"Tamam gel, ne dedi doktor?" meraklı sesi içimi kavururken, hemen taksiye binmiştim.
"Gelince konuşuruz, kapatıyorum."
"Tamam dikkatli ol." telefonu kapatıp, taksiciye hemen derneğin adresini verdim. On beş dakika sonra derneğin önünde inip, içeriye girdim. Tanıdık yüzler bana gülümseyerek selam verirken, ben de zoraki dudaklarımı gererek karşılık veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
Ficção Geral"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...