Hatalarım varsa kusura bakmayın..
İyi okumalar..
Gözlerim kapalı şekilde içime tekrar bol oksijen çekip, gözlerimi araladım. Barlas beni öyle bir yere getirmişti ki istemsiz bir şekilde buranın büyüsüne kapılmıştım. Buraya gelene kadar iç çekişlerim bir an olsun dinmemişti. Arabadan inerken göz gezdirmem ile kafamdaki düşünceler birer birer dağılmıştı.
Omuzumu bırakılan kalın şalla bakışlarımı bu sefer yanıma çevirdim. Barlas küçük sehpanın üzerine sıcak salep'i bırakmış, omuzuma da şalı örtmüştü. Kendi yerine kurulup sırıtarak bana döndü.
"Nasıl ama beğendin değil mi?" onun bu haline sırıtmadan edemedim. Kafamı sallayıp benim için getirdiği salep'le dolu olan bardağı sıkıca kavrayıp dudaklarıma yaklaştırdım.
"Gerçekten çok güzel, baktıkça huzur buluyorum." sıcak salep'ten yavaşça bir yudum alarak güzel tadın damağımda dağılmasını gözlerimi kapatarak hissetmeye çalıştım.
"Burası babamla bizim kaçamak yerimiz. Kimin canı sıkkın olursa buraya gelir." dediği ile gözlerimi açıp ona baktım. Gözleri karşımızdaki manzaraya dalmıştı.
"Demek senin de sıkıntıların oluyor Barlas Bey.." dudağının kenarı yukarı kıvrılırken kafasını salladı.
"Hani bende insan olduğuma göre.." uzanıp kolunu cimciklediğimde yüzünde ki alaylı ifade yerine acılı bir şekilde baktı.
"Ne cimcikliyorsun kızım! Sanki dediğin şey çok mantıklı gibi mantıklı cevap mı vereyim?" onun bu çıkışına gülümsemiştim.
"Senin ne gibi derdin olabilir ki? Ne zamandır yanımdasın ama canını sıkacak bir olay yaşamadın diye hatırlıyorum.." tam cümlemi bitirmiştim ki aklıma gelenle tekrar konuştum. "Geçenlerde Yavuz amcanın geçirdiği rahatsızlık dışında."
Bir yudum aldığı salep'i tekrar sehpaya bırakıp bana baktı. Gözlerinde gördüğüm ifade çok farklıydı. Birkaç saniye öyle bakıştığımızda derin nefes alarak bakışlarını benden çekti.
"İlla benim başıma bir şey gelmesine gerek yok.. " bakışları tekrar bana dönmüştü. "Sevdiğim insanların da canı sıkılırsa benimde en az onunki kadar sıkılır."
Dediği ile dudaklarım da içten bir tebessüm oluştu."İyi ki hayatımdasın Barlas.. Senin gibi arkadaşım olduğu için şanslıyım." onun da dudakları iki yana kıvrılırken, uzanıp elimi tuttu.
"Her zaman yanında olacağım.." bakışlarında ki şefkat beni rahatlatırken bakışlarımı ondan çekip tekrar karşımda ki manzarayı izlemeye koyuldum. Bir süre konuşmadan sessizce karşımızdaki manzarayı izleyip saleplerimizi içtik.
Aklıma gelen soru ile bakışlarım ona dönerken sorup sormamak arasında kararsız kalmıştım. Onunda bakışları bana dönerken hınzırca gülümseyerek kafasını salladı.
"Hayırdır karşında ki manzaradan sıkılıp, birazda yanımdakinin tadını mı çıkartayım dedin?" istemsizce dediğine kahkaha atarken onun bu egosuyla büyük derdimiz olduğunu anladım.
"Annen seni çok şımartmış herhalde yakışıklı oğlum diye." hala istemsizce kıkırdarken bir anda donuklaşan ifadesi ile yanlış bir şey dediğimi anlayıp, hemen oturduğum yerde toparlandım.
"Barlas ben öyle demek iste-" uzanıp elini tuttuğumda buz gibi olduğunu fark ettim.
"Sorun değil." elini elimden çekip, uzanıp boş bardakları alarak oturduğu yerden kalkıp içeriye doğru yürümüştü. Arkasından sıkıntılı bir nefes verirken birden neden böyle tavır takındığını anlamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
General Fiction"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...