Hatalarım varsa kusura bakmayın...
İyi okumalar.
Gözlerimiz Barlas ile bir saniye bile ayrılmazken Yavuz amcanın boğazından gelen hırıltı sesleriyle bu sefer hepimizin bakışları onun yüzüne toplanmıştı.
"Yavuz amca!"
"Baba!" diye bir anda bağırmaları ile irkilerek kenara çekilmiştim. Yavuz amca sağ eli ile göğsünü tutarak nefes almaya çalışıyordu. Hepimiz panikle başına toplanırken, Karan 'Hemşire' diye bağırarak koridora koşmuştu.
"Baba! Beni duyuyor musun?! Baba!" diye bağıran Barlas'a dolu gözlerimle bakmıştım. Elleri Yavuz amcaya uzanırken deli gibi titrediğini fark ettim.
"Lütfen herkes dışarı çıksın!" gelen bir doktor ile iki hemşire bizi dışarı çıkarırken, Barlas kapının yanındaki oturaklara çökerek oturmuştu.
Suratını ellerinin arasına alarak kafasını eğmişti. Karan'ın omzumdaki elini çekip, Barlas'a doğru adımlarımı yöneltmiştim. Az önce bana her ne kadar abartılı tepki verse de şuan ona kızamıyordum. Çekinerek yanına oturup, derin bir nefes alıp elimi sırtına yavaşca koydum.
"İyi olacak.." ellerini yüzünden çekip kızarmış maviliklerini gözlerime çevirmişti. Birden sarılmasıyla korksam da bende hemen kollarımı ona sarmıştım sıkıca. O benim en zor günlerimde hep yanımda olmuştu. Beni hep korumaya çalışmıştı. Gözyaşlarım hızlanırken, kulağıma yavaşca fısıltısını bırakmıştı.
"Bir şey olmasın Balın, ona bir şey olmasın.." elimi sırtında aşağı yukarı hareket ettirerek, bende onun duyabileceği şekilde konuştum.
"Allah'ın izniyle hiçbir şey olmayacak.." kafasını boynuma gömerken, elim yavaşca saçlarına çıkmıştı. Saçları elimin altında o kadar yumuşacık his bırakıyordu ki istemsizce gözyaşlarımın içinden tebessüm ettim.
"Özür dilerim, ben sana bağırmak istemedim." beklemediğim anda gelen özür ile şaşırırken, saçlarını okşayan elim bir iki saniye durmuştu.
"Asıl ben özür dilerim, sizi dinlememeliydim." bir şey dememişti ne kadar süre o şekilde durmuştuk bilmiyorum ama içerden doktorun çıkması ile hepimiz oturduğumuz yerden kalkmıştık.
Doktor hepimizin üzerinde gözlerini gezdirdikten sonra en son Barlas'a bakarak konuşmaya başladı.
"Yavuz Bey bir atak geçirdi, ama şuan durumu iyi. Fakat stresten uzak durması lazım, bu gece gözetim altında olacak yarın duruma göre çıkış yapabilirsiniz." hepimiz derin bir nefes alırken, Barlas gülümseyerek doktora sordu.
"Peki yanına girebilir miyiz?"
"Tabi ama lütfen hastamızı yormayın, geçmiş olsun." doktor yanımızdan ayrılırken, hepimiz yavaşca odaya girdik.
Barlas hemen Yavuz amcanın dibinde biterken, gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı.
"İyisin dimi Babam?" Yavuz amca kafasını sallayarak cevap verdi.
"İyiyim hergele iyiyim." anlamsızca gözlerim dolarken, hiç bu anı yaşayamayacağımı bilmek içimde bir yerleri sızlatmıştı.
"Geçmiş olsun Yavuz amca, korkutma bir daha bizi böyle." Baran'ın konuşması ile bakışları bize dönmüştü.
"Sağol oğlum.." gözlerimiz kesişince, gözlerimdeki doluluk yanaklarıma taşmıştı birden. Kaşları hafif çatılırken, gözlerinde tuhaf bir duygu ile bakmaya başlamıştı.
"Balın..kızım ne oldu?" endişeli ses tonu ruhumu istemsizce okşarken, yavaş adımlarla ilerleyip diğer tarafına da ben çökmüştüm. Odadakiler şuan umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
General Fiction"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...