Hatalarım varsa kusura bakmayın..
İyi okumalar..
Hani bazen hayatın sizinle kedinin fare ile oynadığı gibi anlar olurdu ya işte tam bende şuan o durumu yaşıyordum. Şaşkınlıktan hala gittikleri koridor tarafına bakıyordum. Yanılmış olmam imkansızdı. Dün gibi o çocuğun resimde gördüğüm yüzü zihnime kazanmıştı.
Titreyen ellerimi yüzüme götürüp kendime gelmeye çalıştım. Küçücük masum bebek bu hale nasıl gelmişti?
Ellerimi yüzümden çekip derin bir nefes aldım. Şimdi ne yapacaktım peki ben? Karan'ı mı aramalıydım? Ne diyecektim ki bebeğin hastaneye kaldırıldı mı?
Titreyen alt dudağımı dişlerimin arasına alıp sakin olmaya çalıştım.
"Hanımefendi iyi misiniz?" yanımdan gelen ses ile irkilerek gözümü açıp, yavaşça kafamı yan tarafıma çevirdim. Hemşire tuhaf bakışlarla yüzüme bakarken, sadece kafamı salladım.
"İyiyim.." benim bile zor duyduğum ses ile kafasını sallayıp hızlı adımlarla ilerledi. Derin bir nefes alıp bacaklarımı harekete geçirip gittikleri koridor tarafına doğru yürümeye başladım. Gözlerimle her tarafı yoklarken onları nasıl bulacağımı düşünmeye başladım.
Sağ taraftan girdiğim koridorun sonundan yükselen ağlama sesleri ile irkilmiştim. İster istemez gözlerim dolarken göreceklerimin korkusu ile yavaş yavaş o tarafa ilerledim. Dikkat çekmeyecek şekil de köşe de durup oturaklarda oturan kendinden geçmiş bir şekilde ağlayan kadına ve yanında endişeli bir şekilde ona destek olmaya çalışan adama baktım.
Sağ gözümden irice bir yaş tanesi yanağıma yuvarlanırken yumruklarımı sıkıp dik durmaya çalıştım.
"Ne diyeceğiz?! Burçin Hanım'a Karan Bey'e ne diyeceğiz?!" kadın yüksek sesle hıçkırıklarının arasından konuşmaya çalışmıştı.
Duyduğum isim ile nevrim dönerken olduğum yerde yalpalamıştım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp bu anın kabus olmasını dileyerek tekrardan açtım. Gördüklerim ile dudaklarımın arasından kaçan hıçkırık ile arkamı dönerek hızlı hızlı ilerledim.
Nişanda ki o kadından çocuğu vardı.
Bu gerçek ile gözyaşlarımın içinden acı acı gülüp daha fazla dayanamadan dizlerimin üzerine çöktüm. Hastanenin ortasında hıçkırarak ağlarken ellerimi saçlarıma geçirip acı bir çığlık attım.
"Allah'ım kabus olsun! Tüm bu yaşadıklarım kabus olsun!" kendimi kaybetmiş bir şekilde hıçkırıklarımın arasından yüksek ses ile bunları söylemiştim.
Etrafıma doluşan insanlar bana seslenirken, sesleri uğultulu bir şekilde kulaklarıma ulaşırken görüntümün bulanıklaşması ile kendimi karanlığa teslim ettim.
***
Boğazımda ki kuruluk yüzünden yüzümü buruşturarak gözlerimi araladım. İlk başta nerede olduğumu anlamasam da son olaylar hemen gözlerimin önünde canlanır gibi olduğunda yattığım yerde irkilerek gözlerimi yumdum. İçime titrek bir nefes çektim. Kapının yavaşça açılması ile gözlerimi açıp gelene baktım.Tebessüm ederek içeriye gelen hemşireye bende zoraki bir şekilde tebessüm edip yattığım yerden toparlanmaya çalıştım.
"Lütfen kendinizi iyi hissetmiyorsanız uzanın.." kafamı sağa sola sallayıp sırtımı yatak başlığına yaslayıp hemşireye baktım.
"Kaç saattir uyuyorum?"
"Verdiğimiz ilaç yüzünden üç saattir uyuyorsunuz." gözlerim hafif şaşkınlıkla açılırken, pencereden dışarıya baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
General Fiction"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...