Hatalarım varsa kusura bakmayın.
İyi okumalar...
Yaşamak ve ölmek arasında ki ince çizgiyi bilir misiniz? Kollarımın arasında koca cüssesiyle yatan adam belki de o ince çizgide git geller yaşıyordu. Aldığım soluklar boğazıma dizilirken, bilinçsizce yanağımdan dökülen yaşları bile hissetmiyordum.
"Karan..ne olur, aç gözlerini..lütfen." mırıltılarım hava da ki toz bulutu gibi uçuşup giderken, Gamze'nin çığlıkları salonu inletiyordu. Göz yaşlarımın içerisinden onlara baktığım da, Barlas'ın Gamze'yi zorla tuttuğunu gördüm.
Yanıma eğilen Şura ile göz göze geldiğim de onunda ağladığını gördüm. Yavuz amca bir eli kalbinde, yanıma çökerken, tekrar bakışlarım Karan'a dönmüştü.
"Lütfen, lütfen bırakma bizi..." kollarımı bedenine daha sıkı dolarken, Baran'ın salonu inleten sesi duyuldu birden.
"Çabuk gönderin ambulansı! Çabuk!" telefonu zorla cebine sokuştururken, koşarak yanımıza gelmişti. Yaşlarla parlayan gözlerini kollarımın arasında ki Karan'a diktiğin de, hiçbir şeyi umursamadan Karan'a sarılmaya çalıştım.
"Bırakma bizi, onu sensiz büyütemem Karan. Bebeğimizi babasız büyütemem.." kulağına fısıldarken, ilk defa kabullenmiştim bebeğimiz olduğunu. Hep benim bebeğim derdim ama, bugün ilk defa ikimizin bebeği olduğunu kabullenmiştim.
"Balın.." diye koluma dokunan Şura ile çığlığımı koyvermiştim.
"Dokunma! Dokunma, bir şey olmayacak ona! Nerde kaldı bu ambulans?!" gözlerim deli gibi salonu tararken, Gamze'nin Barlas'ın kolları arasına yığıldığını gördüm.
"Sakin ol! Karan iyi, sen sakin ol." elimi kanın oluk oluk aktığı yere bastırdığım da, iç çekerek kafamı salladım.
"O iyi..o iyi.." bilinçsizce bunları mırıldanırken, sıkı sıkı sarmaya çalışıyordum koca cüssesini. Hıçkırıklarım acı bir şekilde dudaklarımın arasından koparken, ne ara geldiklerini anlamadığım sağlık görevlileri yanımıza koşarak gelmişti.
"Balın hadi bırak.." titreyen sesiyle bana bakan Baran'a dolu gözlerimle bakmıştım. Sağlık görevlileri dikkatle Karan'ı üzerimden çekerken, Şura ellerini yüzüne kapayıp arkasını dönmüştü. Kandan etkilendiğini bildiğim için bu davranışını pek umursamamıştım.
Karan'ı sedyeye yatırdıklarında oturduğum yerden yalpalayarak kalktım. Yavuz amca hemen kolumu kavrarken, Karan'ın gözlerini açmaya çalıştığını gördüm.
Baran hızla giden sedyenin yanında seri adımlarla giderken, kolumu Yavuz amcadan kurtarıp dönen başımı umursamadan hızlı adımlarla sedyeye ulaştım.
Karan'ın dudaklarını kıpırdadığını gördüğüm de Baran'a bir şeyler anlatmaya çalıştığını gördüm. Sedyeye biraz daha yaklaştığım da dedikleri sanki kendime gelmeme yardımcı olmuş gibi birden titremiştim.
"Onlar...sana e-emanet...onları..koru."
O simsiyah bakışları son kez maviliklerime değerken, kafamı olumsuz anlamda sallayıp hızla sedyeden sarkan elini kavradım.
"Kapatma gözlerini! Bırakma bebeğimizi!" bebeğimiz kelimesini duyduğunda dudakları zorlukla iki yana kıvrılmıştı.
Gözleri yavaşça kapanırken, avuçlarımın arasından kayan elini tutamadan ambulansa bindirilmişti hızla. Suratıma kapatılan kapılarla, öylece yerimde buz kesilmiş gibi kalırken, içimi yakan o siren sesleri duyulmuş ambulans hızla uzaklamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
General Fiction"Seni öldürürüm, seni bitiririm Balın!" diye yüzüme haykırması ile korkuyla gözlerimi kapattım. "Aç gözlerini, aç ulan!" yüzüme nefretle tıslarken, hıçkırarak açmıştım. "Ne zaman söyleyecektin?" tuhaf bakışlarla bana bakarken, dudaklarımın arasından...