20."Sadece Oğlumun Babası."

5.9K 253 61
                                    

Hatalarım varsa kusura bakmayın.

İyi okumalar...



Donuk bakışlarımı parlak zeminden bir saniye bile ayırmadan öyle boş boş bakıyordum. Ellerimin arasına aldığım başım patlayacak şekilde ağrıyorken içerideki acil müdahale odasından yatan Elif'ten iyi haberlerin gelmesini bekliyordum.

Bir sağ'a bir sola giden Barlas'ın ayakkabıları arada sırada gözlerimin odağına giriyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Notu okuduktan sonra bir kaç dakika kendime gelememiştim. Sonrasında kucağımda bilincini yitiren Elif'i fark eden Barlas kucakladığı gibi hastaneye getirmişti. O sırada ayağa nasıl kalkıp arkasından ilerleyip kendimi arabaya attığımı bilmiyordum bile.

Hepsi sanki kabus gibiydi. Elif'in dağılmış suratıyla kucağıma yığılması, bana verdiği not...

İrkilerek gözlerimi açarken, tekrar parlak zeminle karşılaştı gözlerim. Barlas dizlerimin önüne çökerken, parmaklarıyla çenemden nazikçe tutup ona bakmamı sağladı.

"İyi misin güzelim?" kafamı olumsuz anlamda sallayıp, bakışlarımı yüzünden çekerek arkasındaki duvara sabitledim.

"Ona bir şey olmayacak değil mi?" gözlerimin önünden gitmiyordu yüzünün hali. Ondan ne istemişlerdi ki?

"İyi olacak sakın kötü düşün-" Barlas'ın konuşmasını yarıda kesen ses ile bütün tüylerim ürpermişti. Hastaneye geldiğimizden beri dolmayan gözlerim, onun ses tonuyla bu anı bekler gibi sızlamaya başlamıştı bile. Barlas ile bakışlarımız koridorun başına dönerken karşıdan hızla gelen beden ile şaşırmıştım. Bir gece de insan bu kadar çökebilir miydi?

Barlas çöktüğü yerden kalkıp, oda Karan'a doğru yürüdü. Bakışlarım hala onun yüzündeyken, onun da bakışları bir saniye olsun gözlerimden ayrılmamıştı. Barlas'ın önünde durması ile bakışlarını benden çekerken, Barlas'a bakmıştı.

Barlas sinirle olan biteni anlatırken, ben hala ona bakıyordum. Şuan ona sığınmak istiyordum. İçimdeki korkuyu onunla birlikte atmak istiyordum. Yanımda olduğunu hissetmek istiyordum. Kısacası Karan'ı istiyordum.

Barlas anlattıkça yüzündeki her bir kas ayrı ayrı geriliyordu. Az önce gözünde gördüğüm endişeli parıltıların yerini büyük bir öfke alırken, dişlerini sıktığı öyle belli oluyorduki çenesinde ki bir kasın seğirdiğini görmüştüm. Barlas anlatmış olacak ki bu sefer bakışları bana dönmüştü. Oturduğum sandalyede huzursuzca kıpırdanıp, istemsizce ayağa kalkmıştım. Barlas'a bir şeyler mırıldanıp bana doğru yürümeye başladığında, gözlerim hafiften dolmaya başlamıştı.

Sakin ama bir o kadar öfkeli adımlarla bana geldiğinde aramızda bir kaç adım bırakacak mesafede durmuştu. Dolu gözlerimi kırpıştırıp ondan kaçırırken, birden beni kendine çekmesi ile ne olduğunu anlayamamıştım. Başım göğsüne değerken, sıkıca belimden sarmıştı beni. Kafasını boynumun girintisine soktuğunu hissederken, istemsizce gözlerim kapanmıştı.

Derin soluklarını saçlarımın arasında hissederken, kollarımı kaldırıp boynuna dolamıştım bende. Dudaklarımın arasından kaçacak olan hıçkırıklarımı zor tutarken, derin nefes aldım.

"Korkma, buradayım ben." dediği ile gözümden bir yaş firar ederken, kafamı iyice göğsüne yasladım.

"Gitme.." fısıltımı duyup duymadığından emin olamamıştım. Ben bile söylerken bilinçli bir şekilde söylememiştim.

"Şş tamam, buradayım tamam mı? Yanındayım. Size zarar vermelerine asla izin vermem." yorgun çıkan sesiyle içimde bir yerler burkulmuştu. Dünden beri onun da yaşadıkları zordu. Oğlu ölüm kalım savaşı veriyordu.

BalınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin