Duyuru: Bu bölümden sonra benim için kitabın asıl kısmı başlıyor. Şu anda tam yarıdayız. Yani artık her bölüm bizi sona biraz daha yaklaştıracak. Neyse, ne diyecektim? Bu bölümden sonra bir bilgilendirme bölümü yayımlayacağım, yeni bölümler hakkında bilgi vereceğim ve size bir "şey" soracağım. O "şeyin" ne olduğunu yarın bir gün bölümü yayımlayınca görürsünüz.
Yayımlayacağım o bölüm yeni bölüm olmayacak yani kısacası. Şimdiden söylemiş olayım da bana küfür etmeyin.
Seviliyorsunuz.
Görüşürüz!
---
Mezarlığın akşam neden kapalı olduğunu düşündü. Akşam beklemez miydi anneler ve babalar oğullarını ya da oğullar anne ve babalarını? Akşam edilmez miydi dua, günah mıydı?
BÖLÜM YİRMİ DOKUZ - MEZARLIK
Koray'ın öfkesi her geçen gün, Arzu'nun mutluluğunu gördüğü her an, daha da artıyordu, alevlenmiş bir demir kadar yakıcı hale geliyordu. Birkaç kez Arzu'nun ofisine gitmeyi düşünmüş fakat vazgeçmişti, gururuna yediremiyordu istenmediği bir kadının ayağına gitmeyi.
Çoktandır kafasında işlediği cinayetlere nefes verme zamanı gelmişti, artık yüzleşme zamanıydı, Can'ı günlerdir takip ederek, araştırarak aldığı nefese kadar öğrenmişti can düşmanını.
Araştırmaları sırasında karşısına tanıdığı bir isim, Cemil Baltacı çıkması çekinmesine sebep olsa da ok yaydan çıkmıştı bir kere.
***
Arzu'yu bıraktıktan sonra evine yürüyerek gitmeyi tercih eden Can tam Üsküdar'ın tenha bir sokağından kalabalık bir caddeye çıkacağı anda, önüne siyah bir cip durdu. Açılan kapıdan inen kişiyi tanımıyordu Can.
Ağır adımlarla yaklaşıyordu Koray. Koyu sarı saçı ve yoğun sakalı, alev gibi parlayan kahverengi gözleri ve gelişmiş vücudu tehlikeli ya da karizmatik olmak arasında kararsızlığa sebep olmuştu Can için.
Neler olduğunu anlamaya çalışırken nihayet adım adım yaklaşan adam durdu ve konuşmaya başladı.
"Çok uzatmayacağım ve tehdit de etmeyeceğim. Bunu bir kez tekrarlayacağım bir uyarı olarak düşün. Eğer geberip gitmek istemiyorsan Arzu'dan uzak duracaksın! Bir daha sizi beraber görürsem, seni benzin döküp yakacağım!"
Koray, sözünü bitirirken Can'ın yakasına yapışıp geriye doğru itekledi. Can neye uğradığını anlamamıştı. Yakasından tutan eli çekip aynı şekilde, itekleyerek karşılık verdi.
"Ne oluyor? Sen kimsin ulan!"
Koray öfkesini kontrol edemiyordu. Artık dünya üzerindeki en nefret ettiği insanın, Can'ın, canına okuyabilirdi.
"Asıl sen kimsin orospu çocuğu! Arzu'yu elimden alan, aramızı bozan sensin." diyerek sert bir yumruk salladı.
Dengesizce attığı yumruk Can'ın yüzünü sıyırdı. Fakat ettiği küfür sıyırmamıştı, tam yüreğine değdi.
Can annesini düşündü birden, oğlu için ölmüş bir kadına söylediği o söz...Ölmüş bir anneye orospu diye bağıran karşısındaki bu adama karşı içinde saniyeler içinde volkanlar köpürdü Can'ın. Koray yeni bir yumruk sallamaya hazırlanırken hiç beklemediği bir anda Can'dan aldığı kafa darbesiyle yere serildi.
Can üzerine çıkıp birkaç yumruk daha attığı anda arabadan üç kişi hızla inip Can'ı Koray'ın üzerinden aldılar ve tekmelemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESLİ KİTAP - Cennet Beyazı
Misterio / SuspensoCennet Beyazı, bir şizofreni anlatısıdır. Aşkın en zor ve en kanlı hali için nefesini çek içine. "Şimdi yeniden sevecek kadar günahsızız hepimiz."