-23.BÖLÜM- "Sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum"

846 28 13
                                    

Aksel,kaşları şaşırmış bir şekilde çatılmış olarak beni izliyor.Ben de utancımdan yerin dibine girmeyi dileyen biri olarak sadece yere bakıyorum. Kesin bugünün sonunda bu zile basamayacaktım,Aksel gidene kadar evde duracaktım.Aksel'i bir daha asla görmeyecektim ve mutlu son.Ama olan şeye bak? Hangi yalanı uydursam inanmayacak.Doğruyu söylersem..Doğruyu söylemek istemediğim için yalan uyduruyorum zaten!Hangi kafayla buraya geldim ki zaten?Evde oturup Aksel'in söylediklerini düşünüp depresyona girsem daha iyiydi.Kapıyı hiç açmayaydım,Zeynep gelmeyeydi,mektubu okumayaydım,dışarı çıkmasaydım,buraya gelmeseydim..Tek birşeyin başıma açtığı dertleri bak?!

"Ne işin var burada?" diye soruyor Aksel düşüncelerimi bölerek.Kafamı yerden kaldırıp bakışlarımı Aksel'e sabitliyorum.

"Aslında..ben de bilmiyorum." diyorum kafamı tekrar öne eğerek.

"Bilmiyor musun?"

"Sanırım.Bilmiyorum.Arabayı öyle kullanıyordum ve..beni buraya getirdiler.Yani araba getirdi.Bir de ayaklarım.Zili çalıp çalmama konusunda düşüşünüyordum.İşte düşünürken..Sen geldin.Gelmeseydin kesin çalmazdım heralde."

"Neden?"

"Çünkü..bak.Buraya neden geldiğimi bile bilmiyorum.Çalarsam,ve sen açarsan..Ne diyeceğim?Ne konuşağız ki?"

"Mesela..Mektubu okudun mu?"

"Hangi mektup?" diyorum anlamazlığa yatarken.

"Sana Zeynep'le yolladığım mektup."

"Ha,o mu.Evet,okudum." diyorum umursamaz bir tavırla.

"Peki,ne düşünüyorsun?"

"Bir şey mi düşünmem gerek?"

"Sanırım."

"Düşünmüyorum o zaman." diyorum.

"Peki."

"Peki."

"İyi."

"İyi."

"Güzel."

"Güzel." diyorum  ve tekrar kafamı öne eğiyorum.O da eğiyor..Aramız da metreler,ben Aksel'lerin kapısının önündeyim ve o karşımda.. öylece duruyoruz.Ne birbirimize bakabiliyoruz ne de konuşabiliyoruz. Arada Aksel'e kaçamak bakışlar atarken o da bana atıyor ve göz göze geliyoruz.Ama ikimizin hemen kafamızı başka yöne çeviriyoruz tabi. Uzun bir sessizlikten sonra yine konuşmuyoruz.Hala sessiz ortalık.Ayağımla , yerdeki taşla oynuyorum.Aksel'de parmaklarıyla ilişkiye giriyor. Öyle oyalanırken hala Aksel'lerin kapılarının önünde olduğumu fark ediyorum.

"Iı,üzgünüm.Çok üzgünüm senin eve girmeni engelliyorum..Kapının önünde dikilmişim balmum gibi." diyerek gülüyorum ve hemen yana çekiliyorum."Çok üzgünüm." diye ekliyorum sonradan.

"Önemli değil.Sen,ne yapacaksın?" diyor kapıya doğru ilerlerken.Anahtarı cebinden çıkarıyor ve deliğe sokardan konuşuyorum.

"Eve giderim heralde." diyorum kapıdan uzaklaşarak.Bu arada Aksel kapıyı açıyor.

"İçeri gelmek ister misin?" diyor içeriyi gösteyerek.

"Doğru olmaz.Babanın eşi içerdedir falan." diyorum lafımı sokarak.

"Babam o kızı bu evde barındıracak ha? Eve geldiğimde yerlerde sürünüyordu."

"Sana az bile yapmış o zaman?" diye soruyorum kaşlarımı kaldırarak.Bu sırada içerden ayak sesleri geliyor.Karşıma Aksel'in boylarında,kara saçlı,kara bıyıklı bir adam çıkıyor.

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin