FINAL

1.1K 45 20
                                    

 ŞARKIYI SÖYLEDİĞİM YERDE AÇIN ^_^

Aksel'in Ağzından 10.03.14

Kapıyı delicesine yumrukluyorum fakat kapı yine de açılmıyor.İçeriden ağlama sesini bırak,başka herhangi bir seste gelmiyor.Bu beni daha çok sinirlendiriyor ve yumruklamaya bırakıp tekmeler geçirmeye başlıyorum.Bir yandan da açması için bağırıyorum. Ama sonuç yine aynı olunca bu sefer kapıyı kırma kararı alıyorum.

"Melis! Aç kapıyı yoksa kıracağım!" diye gürlüyorum.Ses gelmiyor. "Tamam,sen bilirsin.Eğer kapının arkasındaysan çekil!" diyorum ve geriye doğru bir adım atıyorum.Hızlıca kapıya ilerleyip bir omuz atıyorum ama kırılan şey sanırım benim omzum oluyor.Yine pes etmeyip bir tane daha omuz geçirince tekrar başarısız oluyorum. Tekrar..Tekrar..En son sinirlenip sertçe omuz attığımda kapı sonuna kadar açılıyor.Gözüm yerde başı kanlar içinde yatan Melis'e kayıyor.Önce klozetin kapağına sonra da Melis'in kafasına bakıyorum.Başını oraya çarptığını anlayabiliyorum.Hemen yanına eğilip başını kucağıma koyup yarasına bakıyorum."Me-Melis?Güzelim beni duyuyor musun?" diye soruyorum.Bir yandan da yarasını silmeye çalışıyorum.Meis ses vermeyince dikkatli bir şekilde onu kucağıma alıyorum ve hızlı adımlarla odadan çıkıyorum.

"Doktor!Doktor yok mu!" diye gürlüyorum.Sesim hastanenin içinde yankılanıyor. "Doktor!!" diye bağırıyorum bir o yana bir bu yana koşuştururken.Koskaca hastanede tek bir doktor bile bizimle ilgilenmemesi daha çok sinirime dokunuyor. "Lanet olsun yardım edin !" diye bağırdığımda hastanedeki herkes bize bakıyor. İleriden iki hemşire gelip Melis'in nabzını kontrol ediyorlar.Ardından sedye getirip Melis'i yatırıyorlar.Ameliyathaneye doğru ilerlerken Melis'in elini sımsıkı tutuyorum. "Dayan bebeğim..Dayan." diye mırıldanıyorum bir yandan ne kadar beni duymadığını bildiğim halde.Uzun ve hızlı bir yürüşten sonra ameliyathanenin önüne geliyoruz.Melis'le beraber içeri girecekken doktor beni durduruyor.

"Üzgünüm Aksel Bey,ama siz içeri giremezsiniz."

"Na-nasıl giremem? O benim kız arkadaşım!"

"Üzgünüm." diyerek hızlı adımlarla içeri giriyor.En yakınımdaki sandalyeye tekme atıp onu 2 metre ileri gönderiyorum.Ellerimi saçlarımdan geçirip saç diplerimi çekiştirirken ilerden gelen Melis'in anne ve babasını görüyorum.İçimden 'Sıçtım.Nasıl anlatacağım' diye düşünürken direk yanımda beliriyorlar. Onlara kekeleyerek,zor bir şekilde anlattığımda Melis'in annesi bayılıyor.Onu başka bir odaya alıyorlar ve babası da onun yanında bekliyor.Dilan'da duvarın yanına çömelmiş bir şekilde ağlıyor.Ben ise Melis'e verdiğim sözü tutmak için göz yaşlarımı tutmaya çalışıyorum.Bir yanım içimden Melis'e bir şey olmaması için dua ederken diğer yanım küfür edip duruyor. . Derin bir nefes alıp bir sandalyeye sakin bir şekilde oturuyorum. Ve sadece bekliyorum.Şuna lanet ameliyatın bitmesini ve Melis'in tekrar uyanmasını bekliyorum..

Yaklaşık geçen 3 saatten sonra hala o sandalyeye oturmuş buluyorum kendimi.Gözlerimi ovuşturup kendime gelmeye çalışıyorum.Etrafıma baktığımda kimseyi göremiyorum. Derin bir nefes alıp tekrar başımı öne eğiyorum.Başımın ağrısının geçmesi için masaj yaparken yanımda bir sarsıntı hissediyorum.Yavaşça kafamı kaldırırken elindeki kahveyi gülümseyerek bana uzatan Dilan'ı görüyorum.Kahveyi alıp bir yudum içiyorum.

"Teşekkür ederim." diye mırıldanıyorum ve arkama yaslanıyorum.

"Önemli değil..." derin bir nefes alıp devam ediyor. "Neden bu kadar uzun sürüyor?"

"Bi-bilmiyorum. "

"Ama hastalığıyla ilgili bir şey değil dimi?Sadece kafasını çarptığı için bayıldı.Yoksa,o yemekler..Hepsini yedi.İğneleri de vuruldu.Hapları da içti?"

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin