-17. BÖLÜM- "Geç kaldın"

895 39 8
                                    

Uyanmak için gözlerimi hafif aralıyorum ve her yerimin tutulduğunu fark ediyorum.Aksel Bey üstüme battahaniye örtmüş,kafama yastık koymuş,ama yatağıma taşıyamamış öyle mi? Acaba kaçta gitti?Uyurken beni izledi mi? Önüme gelen saçımı arkaya ittirip beni öpmeyi düşündü mü? Tamam,BÜTÜN soruların cevabı Aksel'de.

Tam uzandığım yatakktan doğrulup telefonumla Aksel'i arıyacaktım ki,masanın üzerindeki renkli not dikkatiMi çekiyor.Hafifçe eğilip almak için uzanıyorum ve notu okuyorum.

"Günaydın,çok tatlı uyuyorsun!:)

Not:Seni asla bırakmam."

Bunu okuduktan sonra yüzümde istem dışı bir gülümseme oluyor,ama dün gece o söylediklerimi hatırlayınca yüzüm hemen düşüyor tabii..Beni bırakma ne ya?! Okulda nasıl bakarım Aksel'in yüzüne ben? Ama uyku sersemiydim bu sayılmaz ki.

Önce yüzümü yıkayıp sonra direk odama geçiyorum ve dolabımı açıp kıyafet arıyorum.Bugün nedense güzel görünmek istiyorum.SEBEBİ AKSEL DEĞİL. Ya da o. Bilmiyorum cidden..

Dolabımın askılığından aldığım çok koyu kahverengi,tayta benzer darlıktaki pantolonu altıma geçiriyorum.Onun hemen yanındaki beyaz bluzu alıp giydikten sonra üstüme bir gömlek geçiriyorum.Bir kaç bilezik ve kolye takıyorum. Saçlarımı düzleştirdikten sonra beremi kafama geçirdikten sonra çantamı alıp aşağıya iniyorum.Hava o kadar soğuk olmadığından mont alma gereği duymuyorum ve direk ayakkabılarımı giyip dışarı çıkıyorum.Evin kapısını kapattıktan sonra dış kapıyı açıyorum ve karşımda arabasına yaslanmış,kafasını öne eğmiş Aksel'i görüyorum.

"Aksel?" diye sesleniyorum ve hemen kafasını kaldırıyor.

"Melis." diyor hiç mimik vermeden.Ona yaklaşırken o da bana doğru bir adım atıyor."Nasılsın?" diye ekliyor ardından.Sesinden kötü bir şey olduğunu anlayabiliyorum.

"Bir sorun mu var Aksel?" diyorum kaşlarımı kaldırarak.Bir kaç saniye duruyor ama sonra dudaklarını yalayarak kafasını evet anlamında sallıyor.

"Söyleyecek misin bana?Kimle ilgili?" diyor soruyom meraklı bir şekilde.

"Melis öncelikle ben,çok özür dilerim."

"Ne için?"

"Herşey için."

"Genellikle herşey için teşekkür edilir ama." diyorum hafif gülümseyerek.Ama hiçbirşey söylemiyor.En ufak gülme belirtisi bile yok.Bu hali gerçekten beni çok endişelendiriyor.

"Öncelikle sözümü kesmeden dinmeleni istiyorum." diyor derin bir nefes alarak.

"Aksel lütfen lafı uzatmayı kes ve direk söyle."

"Iım,tamam.Sorun şu ki.." Sözünü kesmemeye gayret gösteriyorum ama gerçekten böyle lafı dolandırması çok sinirime dokunuyor."Bu yüzden benden nefret edebilirsin.Bunu aslında okulda konuşacaktım ama gerçekten bekleyemedim." Tekrar duraksıyor.Yutkunup devam etmek için ağzını aralıyor ama kelimeleri seçemediğini anlayabiliyorum. "Ben-"

"Aksel,üzgünüm sözünü kestiğim için ama,bugün kötü haber duymak istemiyorum.Gerçekten.Mutluyum ve lütfen bunu bozma.Bugünü beraber geçirelim ve günün sonunda söyle." diyorum Aksel tam bana hayır diyecekken tekrar konuşuyorum."Lütfen." diye ekliyorum ardından.

"P-Peki tamam." diyor kekeleyerek.Zorda olsa gülümsüyor.

"Peki,bugün beni hangi güzel yere götürüyorsun." diyorum Aksel'in arabasının yanına giderek.Hiç bir şey söylemiyor ve sadece arabaya biniyor.Arkasından ben de biniyorum ve direk arabayı çalıştırıyor.Yüzündeki bu somurtma sinirlerimi bozuyor.

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin