-24.BÖLÜM- "Son görüşme...mi?"

740 25 8
                                    

24.02.14

Gözlerimi cama dikmiş çileyen yağmuru izliyorum. Bacaklarımı kendime çekmiş,kollarımı bacaklarıma dolamış bir şekilde öylece oturuyorum.Göz kırpmak dışında hiçbir canlı haraketi göstermiyorum. Arada yutkunup,uzun süredir tuttuğum nefesleri de veriyorum tabi.Ama ne kolum kıpırdıyor ve bacağım. Yaşayan ölü gibiyim.Dışardaki herhangi bir şeyi seçip ona odaklanıyorum ve o şey içinceki hiçbirşeyi umursamıyorum.Şuanki seçtiğim şey bir posta kutusu ve bu tam 15. seçtiğim şey. O gün eve geldiğimden beri tek yaptığım şey buraya yerleşmek.Saat gece üç olunca uyumak-uyumaya çalışmak- uyanmak,hiç bir şey yemeden tekrar buraya yerleşmek.Hayatım da çok şey değişti!

"Melis.Melis.Melis.Melis.Melis." 

Posta kutusuna odaklanmayı bırakınca Dilan'ın kulağımın dibinde adımı sayıkladığını duyabiliyorum.Kaşlarımı çatıp,gözlerimi posta kutusundan alıyorum ve Dilan'a sahipliyorum.Kötü bakışlarımı fark etmişki bir adım geri çekiliyor.

"Efendim Dilan." diyorum sakin kalmaya çalışarak.

"Sonunda.Şimdi hangi nesneyi seçtin Melis?" diyor alaycı bir tavırla.Gözlerimi deviriyorum ve oturduğum koltuktan kalkıp telefonumu elime alıyorum.Sarjı olmadığından telefonu sarja takıyorum ve açılmasını bekliyorum.Açılınca  yüzüm düşüyor. Ne bir arama var ne de mesaj.Sinirle telefonu tekrar masaya sertçe koyuyorum.

"Bir şey yok mu?"

"Yok.Hiçbir şey yok!!"

Sinirle tekrar koltuğuma tünüyorum.

"Neden böyle yaptığının nedenini bilmiyor musun?" diye soruyor Dilan.

"Bilmiyorum! Sormaya kalktığımda neredeyse yüzüme yumruk yiyordum!"

"Nasıl?"

"Dilan soru sormayı keser misin?"

Dilan tamam manasında kafasını sallıyor.Dilan'ın bu konuşması bana dünü hatırlatıyor ve yine moralim bozuluyor.

-Flashback- (Yani dün,o anın devamı :Dd)

"O mektubu hangi kadayla yazdıysam ki zaten?" diye devam ediyor.En sonunda bana dönüp çok ciddi bir şekilde konuşmaya başlıyor. "Artık sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum."

O anki yaşadığım-duyduğum- şok etkisiyle gözlerimi bir kaç kez kırpıştırıyorum.

"N-ne?" diye kekeliyorum sonunda.

"Bir şeyi de tekte anlayamaz mısın?! Seni sevmiyorum diyorum! Seni istemiyorum!"

"Ama neden?" 

"Nedeni yok!" diye gürleyince istemsiz bir adım geri gidiyorum.

-Flasback son-

Kafamı belli belirsiz sallayıp düşünceleri aklımdan atıyorum.Yanıma baktığımda Dilan'ın gitmiş olduğunu görüyorum.Derin bir nefes alıp kafamı cama yönlendiriyorum.Kapının aniden açılmasıyla bir şeye odaklanamıyorum.Dilan bir tepsiyle geri dönüyor.Tepsiyi koltuğa koyduğun da bana kahvaltı hazırlamış olduğunu fark ediyorum.

"İstemiyorum." diyorum.

"İstiyor musun diye bir şey sorduğumu hatırlamıyorum?"

"Dilan,canım istemiyor lütfen."

"Melis! Aptal,sevip sevmediğini bile bilmediğin biri yüzünden düştüğüm şu hallere bak! " diyor ayağa kalkarak.

"Onla alakası yok.Yemek istemiyorum."

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin