-20.BÖLÜM- "..Gibi?"

781 26 4
                                    

Aksel'in gözlerinin içine bakarak bir cevap bekliyorum ama onun baktığı tek şey yer oluyor.Gözlerimi Aksel'den çevirip etrafı sezerken odada ki koltuğun üzerinde duran çantayı fark ediyorum.Aksel sonunda bana bakmaya başlayınca nereye baktığımı merak edip baktığım yöne kafasını çeviriyor.

"Çanta.Senin mi?" diyor tekrar bakışlarımı Aksel'e doğru çevirirken.

"E-evet." derken hala çantaya bakıyor. Sonra bana bakmaya başlıyor.

"İçinde ne var?" diyorum sorguya çekermiş gibi.

"İşte,öyle.Telefon.Cüzdan. " diyor rahatsız bir şekilde.Önce Aksel'e,sonra ayakkabılarıma bakıyorum.Giydirmiş olduğunu görüp yataktan kalkıyorum ve çantaya doğru ilerlemeye başlıyorum.Aksel önce ne yaptığımı anlamasa da sonra anlamaya başlıyor.

"Melis?" Onu umursamadan koltuğun dibinde durup yavaş haraketlerle çantayı alırken Aksel'in ayak seslerini duyuyorum.Tam çantayı alıcakken Aksel kolumdan tutuyor ve almamı engelliyor.Yüzümü Aksel'e dönüyorum.

"Sadece içine bakıcam." 

"Bana inanmıyor musun?" Kolumu Aksel'in elinden sertçe kurtarıyorum.

"İnanmıyorum! Çünkü yanında hiç çanta getirmeyen Aksel'in bugü çnanta getireceği mi tutmuş?" diyorum alaylı bir şekilde ve çantayı elime alıyorum.Tam fermuarını açarken Aksel çok sert bir şekilde kolumu tutuyor.O kadar sıkı tutuyor ki elim uyuşuyor ve çanta elimden düşüyor.

"Sana önemli bir şey yok dedim." Kolumu daha sıkı tutmaya başlarken içeri doktor giriyor ve Aksel hemen kolumu bırakıyor. Bende elimle kolumu ouvşturuyorum.

"Merhaba Aksel Bey..Melis Hanım.." bir liste uzatarak konuşmasına devam ediyor. "Bu ilaçları alıp,yazdığım gibi kullanırsanız daha iyi olursunuz." kağıdı Aksel alıyor ve doktor gülümseyip çıkıyor. Aksel listeyi incelerken ben de hala kolumu ovuşturmakla meşgul oluyorum.Aksel okurken şekilden şekle giriyor.Bu haline  gülmek istiyorum ama yapamıyorum.En sonunda listeden kafasını kaldırıp bana bakıyor.

"Bana önemli bir şey değil dedin Melis! Ama adam resmen alışveriş listesi yapmış burada en az 10 tane ilaç var ! " diyor listeyi gözüme sokarak.

"B-ben.." diyerek susuyorum. 

"Sen ne !" diyor üstüme ilerleyerek.Refleks olarak geri gidiyorum.

"Sadece iyi hissetmem için vermiş.Yani hast-" sözümü kesiyor.

"Bana yalan söyleme Melis!" öyle bir gürlüyor ki tüm hastanenin duyduğuna eminim.

"Bağırma lütfen." diyorum en kısık sesimle.

"Sen de bana doğruyu söyle!" diyor sesini kontrol etmeye çalışarak.

"Lanet olsun neden bu kadar umrunda !"

"Neden  mi bu kadar umrumda?" diyerek bana yaklaşıyor.Bu sefer geriye gitme gereği duymuyorum. "Çünkü seni önemsiyorum Melis.Bunu görmüyor musun?"  yutkunuyorum.Ne diyeceğimi bilmiyorum.Gözleri gözlerime bakarken kaçırmak için çaba sarf etsem de yine gözleri gözlerimi buluyor.En sonunda dayanamayıp Aksel'in yanında geçiyorum.

"Gidelim mi?" diyorum sonunda.Cevap vermiyor.Tamam manasında kafasını salladıktan sonra yerdeki çantasını hızla omzuna atıp odadan çıkıyor.Arkasından hızlı adımlarla yetişmeye çalışıyorum.Arkasına bile bakmadan yürümeye devam ediyor. Arkasından  bağıramıyorum bile.Ama beni önemsediğini görebiliyorum ve ona hastalığımı anlatmak için güvenebiliyorum. 

Arabasının arka kapısını açıp çantasını oraya fırıttalktan sonra sert bir şekilde kapıyı kapatıp öne biniyor. Yutkunarak yanına geçiyorum.Telefonumda saate bakmak için annemin 16 cevapsız araması görüyorum.İçimden küfürler savururken annemi arıyorum.Bir kere çaldıktan sonra açıyor.

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin