-11. BÖLÜM- "Pişmanlık"

966 30 8
                                    

GB ÖEZTİNİ ŞİMDİ OKUDUM AKSEL MELİS'E BEKLENMEDİK BİR İİRTAFTA BULUNUR DİYOR ALLLLLAAAAAAM AŞK İTİRAFIMI GELİYOR SAKFDA DSGFHADİ ONU BIRAK AKMEL SAHNESİ VAR ALLAM ÇOK HEYECANLANDIM PAZAR GELSİN :DSGF:GDD:DDD

EVET ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ AKSEL'İN AĞZINDAN YAZDIM UMARIM BEĞENİRSİNİZ :DDDDDDDDDDDDDDDD

Melis'in nereye gittiğini görmek için etrafa bakınıyorum ama gördüğüm tek şey Melis ve Barş haricinde ki herkes. Hala etrafıma bakmaya devam ederken Buse konuşmaya başlıyor.

"Kime bakıyorsun sevgilim?"

Onun konuşmasıyla kendime geliyorum.

"Hı?"

"Kimi arıyorsun diyorum?"

"Ha,hiç öyle.Bakınıyorum."

"Peki tamam." diyerek yüzüne bir gülümseme konduruyor  ve elimi tutmaya çalışıyor.Elini elime değdirdiği anda elimi son hızla çekiyorum. Buse ağzı açık şekilde bana bakıyor.Yüzümü başka yönlere çeviriyorum.

"Hadi Levo kalk derse." diyerek Levent'i iteklerken kalkıyorum.

"Benim dersim yo-"

"Lan hadi!" diyorum kaş göz işareti yaparak.

"Haaa,var aynen.Hadi sonra görüşürüz." diyerek ayağa kalkıyor.Biz giderken Buse arkamdan "Görüşürüz sevgilim" diyerek bağırıyor ama duymamazlıktan geliyorum. Öylece yürüyoruz.Şuan tek düşündüğüm şey Melis oluyor. Öyle dalarken bir kafeye girmiş otururken buluyorum kendimi.Levent kendi şiparişlerini verirken bana soruyor.

"Abi, sen bir şey içecek misin?"

"Ha,yok." diyerek geri çeviriyorum.Garson yanımızdan ayrılı ayrılmaz Levent konuşmaya başlıyor.

"Abi ne bu Buse olayı?"

"İşte sevdik birbirimizi oldu."

"Sevdik oldu.Buna inanacağımı mı sandın yani?" Levent'e kötü bakışlar attıktan sonra konuşmayı kesiyor."

"Ne yapacağımı hiç bilmiyorum ." diye ekliyorum.

"Melis i mi?"

"Melis,Buse.." bu arada garson Levent'in siparişlerini getiriyor.

"Abi sen bana daha dün ben Melis'i seviyorum demedin mi?"

"Dedim,ama dün bana gece araba da ne dedi biliyor musun?Ne hissettiğimi bilmiyorum. Ve şuan aşk işleriyle uğraşacak vaktim yok...."

"Fena yerden yemişsin abi."

"Yani ben, ilk defa böyle bir şey hissediyorum bir kız için."

"Abi sen de başka kız mı bulamadım gittin üniversitenin  en kaşar kızıyla çıktın."

"Ne bileyim ya.Ne yapacağımı bilmiyorum şuan Melis beni dünyanın en şerefsiz adamı olarak biliyor.

"Şuan öylesin." 

"Sağol ya."

Yutkunup etrafa bakıyorum.Yine hiçbir yerde Melis'i bulamıyorum.

"Abi ben anlamıyorum. Senin en son hoşlandığın kız böyle güzelliğin önde gideniydi.Ondan önce ondan güzeldi ondan önceki daha güzel daha güzel..Onlardan sonra Melis?"

"Melis..Çok farklı.Neden bilmiyorum. Dalgalı kahverengi saçlarını oksarken sanki..Anlatamıyorum.Gözlerinin içine bakarken konuşamıyorum.Konuşurken yanlış bir şey söylerim de onu kırarım diye o kadar çok korkuyorum ki.."

"Yok artık!"

"Ne?"

"Aksel Varol,bir kızı kaybetmekten mi korkuyor?" diyor sesi yüksek bir sesle. 

"Sessiz ol lan!" diye bağırıyorum hemen. 

"İnanmıyorum abi.."

"Ben de.Ama şimdi onu sözlerimle kırmaktan daha kötüsünü yaptım.Ne yapacım ben şimdi." diye efkarlanırken Levent hemen bir çözüm buluyor.

"Kendini affedirmek için bir yol bulacaksın abi." Al işte yılın Einstein'ı !

"Onu bizde düşündük heralde. Ne bulucam onu söyle!"

Levent'le ben düşünmeye başlıyoruz.

"Buldum abi!" diye yerinden zıplıyor Levent. "Çiçek al ona!"

"Gerizekalı .O kadar şey yaptım beni çiçekle affeder mi?"

"Haklısın." diyerek tekrar düşünmeye başlıyoruz ve sessizlik oluyor.Ama Levent'in kahvesini höpürterek içmesi sessizliği bozuyor.Elim de oynadığım kalemi sert bir şekilde ona fırlattıktan sonra devam ediyoruz.

"Of abi Buse'yle çıkmak hayatımda yaptığım en büyük aptallık yemin ediyorum."

"Ben de hiç beklemiyordum."

"Ne bok yiycem ben şimdi amk." derken kafama vuruyorum.

"Abi sen şimdi bu kızı gerçekten seviyor musun?"

Önce biraz duraksıyorum.

"Seviyorum.Çok seviyorum." diye ekliyorum ardından

"O zaman ne yapacaksan yap kötü biri olmadığını kanıtla abicim."

"İyi biri ol deme bana ?" diyo soruyorum.

"Gerekirse."

"Saçmalama lan.Hayatta iyi biri olmam.Başından beri kötüydüm ve bir kız için değişemem Levo ben."

"Sevmiyor musun?"

"Seviyorum abi. Ama bilmiyorum ."

"Sevginden emin değilsin." böyle konuşunca sanki karşımda ki farklı kişiymiş gibi Levent'e bakıyorum.

"Oğlum sen nerden anlıycan bilicen?"

"Of ne bilem abi be sallıyorum bir şeyler işte."

"Ne yapıcam olum söylesene????????"

"Valla sen bul ben gidiyorum." diyerek kalkıyor Levent masadan.

"Hop şşt nereye?" diye arkasından sesleniyorum ama duymamazlıktan gelyor.Hesapta bana kalıyor tabi..

Öyle otururken Levent'in yarım kalan kahvesini yudumluyorum.Bu sırada çok sinirli bir şekilde Melis içeri geliyor aniden ayağa kalkarken kahve üstüme dökülüyor.

"Sen ne şerefsiz ne insafsız ne 2 yüzlü bir adamsın ya!" diye bağırıyor.Kafede ki herkes bize bakıyor.Ben ise öylece Melis'in yüzüne bakıyorum,hiç bir şey söyleyemiyorum.

"Konuşsana !" diyor gözlerimin içine bakarak.Ama benim gözlerinin içine bakmaya cesaretim olmadığından gözlerimi başka yönlere doğru yöneltiyorum. "Bana bak Aksel! Nasıl gözlerimin içinebaka baka yalan söylediysen,baka baka da doğruyu söyleyeceksin!" diyor ve devam ediyor. "Sen nasıl benim duygularımla oynarsın ya ? Nasıl bana iyi davranıp sonra da gidip gözümün önünde bir orosp-" derken nefes nefese kalıyor ve susuyor.

Hala ne diyeceğimi bilmiyorum.Melis'in yanına gidip sarılmamak için kendimi zor tutuyorum ama ona yaklaşamıyorum bile.Ben onu hak etmiyorum.Hiçbir zamanda hak etmeyeceğim.

"Sadete gel Melis." diye tersliyorum onu.

"Aptal! Gerizekalı! Senden nefret ediyorum senden gerçekten nefret ediyorum." Bana nefret dolu gözlerle bakarken derin derin nefesler alıyorum.

"Umrunda değil." diyorum çok kısık bir sesle. 

"Umrunda değil öyle mi?" diye bağırıyor hala. Haklı da. "Bir daha 10 santimetre yanıma bile yaklaşma!" diyerek gidiyor. Ben de atabileceğim en dert şekilde duvara yumruk atıyorum. Daha sonra elim sızlıyor, ceketimi sandalyeden alırken sandalye yere düşüyor. Herkes bana baktığı için sinirleniyorum.

"Ne bakıyorsunuz?Önünüze dönün!" diyerek bağırdıktan sonra saldayeye tekme atıp evin yolumu tutuyorum. 

BİLİYORUM ARKADAŞLAR KISA OLDU :'( BELKİ AKŞAMA BİR BÖLÜM DAHA GELEBİLİİİR :)

Tesadüf mü Kader mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin