2.Bölüm

41.9K 944 338
                                    

(Düzenlendi)

Bu kadar düzenleyebildim. Hikaye bitince köklü bir düzenleme yapacağım.

Yeni hikayemin yepyeni bir bölümü ile karşınızdayım.

Herkese iyi okumalar

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Kumsal'dan

Sabah

Şans hiçbir zaman yanımda olup elimden tutmamıştı. Ben ise ihtiyacım olduğu zaman yine de her ne kadar olmayacağını bilsemde onun elimden tutmasını istiyordum. Tutmamıştı, tutmuyordu ve tutmayacaktı. Kısacası  şu zamana kadar tutmadığı için bu zamandan sonra da tutmayacaktı.

Gözlerim halsizce açılırken vücudum hala uyku diye bağırıyordu. Ama tanımadığım bir evde rahatça yatmak saçma olurdu ayağa kalkmak için yatağa tutunmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. Çünkü ellerim bağlanmıştı yatak başlığına. Çekmeye çalışsamda bir şey olmuyordu. Nefeslerim hızlanmıştı. Korku ve sinir karışımı derince bir iç çektim. Ayağımı çekmeye çalışınca sağ bacağımdaki sızıyla inledim. Daha sonrasında çekme hareketimi durdurdum. Aptal kafam ne diye yaralı bacağımı çekmeye çalıştım ki.

İçeri giren yaşlı bir teyzeyle bakışlarımı teyzenin gözlerine diktim. Elinde olan benim yeni yeni fark ettiğim tepsiyi komidine koyup aynı yavaşlıkta dışarıya çıktı.

Yemeklere baktığımda patates kızartması, mercimek çorbası ve etten oluşmuştu. Ama unuttukları bir şey vardı ben bağlı ellerle nasıl yemek yiyecektim?

Bir iki dakika sonra giren dünki adamla bakışlarımı odadaki pencereye çevirdim. Kalbim korkudan hızla atarken nefes alış verişim düzensizleşmişti. Bana doğru yaklaştığını adım seslerinden anlarken tek kelime bile etmedim.

Ellerimi çözmeye başlayınca dayanmayarak ona doğru baktım. Ona baktığımı fark edince mavileri bana doğru döndü. Alayla gülümserken

"Açlıktan ölmeni istemem. Ne de olsa uzun bir süre burada olacaksın." der demez kaşlarımı çattım. Yüksek sesle

"Kimseye söylemeyeceğimi sana söylemiştim. Tekrar söylüyorum kimseye demeyeceğim. Beni bırakman en mantıklısı." yüksek çıkan sesim sebebiyle kaşını çattı. Gözleri korkutucu bir soğukluk alırken o benden de yüksek sesle

"Kes sesini. Ne yapacağımı sana soracak değilim. Ama böyle gidersen sana ne yapabileceğimi söyleyebilirim." çenemden tutup sıkmaya başlayınca acı ile kafamı salladım. Çenemi biraz daha sıktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi  çenemi bırakıp çözme işlemine devam etti.

Yemeğimi zorla yedirdikten sonra bana yarım ağız sırıtarak "İz yakışmış." diyip odadan çıktı. Bu manyak adam iz derken neyi kastediyordu?

Merakla aynaya ilerleyince iz dediği şeyin yanağımdaki koca el olduğunu anladım. Sinirden aynaya vururken filmlerdeki gibi ayna felan parçalanmamıştı. Tam tersi elim bir hayli acımıştı.

Unuttuğu bir şey vardı. Özgürlük insanı yeniden ayağa kaldırabilecek bir şeydi.

∆∆∆

Sabah uyandığımda daha dinç ve daha cesur hissettim kendimi. Planım vardı buradan kaçacaktım. Ama nasıl kaçacaktım. Sorunun büyük sebebi bu problemdi. Yatakta oturdum düşündüm ve aklıma bir şey dank etti. Koşarak pencereye yaklaştım açıp baktığımda ikinci katta olduğumu gördüm. Bir yatağa bir pencereye baktım ve filmlerde gördüğüm klişe şeyi yani çarşafları bağlayıp indim. Yalnız unuttuğum bir şey vardı korumalar varken nasıl olacaktı bu iş. Bedenimden geçen hafif ürpertiyi fazla umursamadım. Koşarak arka bahçeye gittim. Burada tahmin ettiğim gibi çok az koruma vardı. Çalının arkasına saklandım ve yerden taş alıp cama attım. Parçalanan camla korumalar camın oraya gidince duvarın yanındaki ağaca tırmandım. Ağaçtan duvara zıpladım. Bir an kendimi tarzan gibi hissedince kendi halime güldüm. Duvardan yere zıpladım ayak bileğim biraz ağrıdı ama büyük bir sorun değildi. Koşarak ormana girdim.

Ana yolu bulduğumda ağaçlık alanda yürüyordum. Hıphızlı bir spor araba geldiğinde daha da saklandım geçen kişiyi gördüğümde o adamın olduğunu gördüm hızlıca yürümeye devam ettim. Kaç saat yürüdüğümü bilmiyorum ama sonunda bir araba gördüm. Heyecan içinde el sallayıp durdurmaya çalıştım. Araba beni görmüş olacak ki durdu ve içinden tatlı bir kız çıktı. Ona olanları anlatınca o da hiç arkadaşının olmadığını ve benimle arkadaş olabileceğini söyledi. Bu dediğini kabul ettim. O da şehir dışına çıkacağını ve evi olduğunu tek yaşadığını benimle yaşamak istediğini söyleyince kabul ettim. Arabaya bindim

"Şey bu arada sormayı unuttum ben Kumsal senin adın ne?"

"Benim adım da Derya istersen eve gidip eşyalarını alıp gidelim" diyince onu onaylayüp hızlıca yolu tarif ettim. Gelince de içeriye girip çantama bir şeyler tıkıştırdıktan sonra hızlıca arabaya binip yola koyulduk."İstersen uyu saat hem geç oldu hem de yorulmuşsundur." diyince kabul ettim ve derin bir uykuya daldım.

Beni dürtükleyen kişiyle uyandım. "Restorana geldik de yemel yemek için uyandırdım. "Bir dakika işareti yapıp çantayı kurcaladım o aceleyle çıkınca cüzdanıma para koymadım ve sadece kredi kartı kimlik vb vardı"Benim param yok ama ben yemeyeyim." "Saçmalama in çabuk ne de olsa babamın parası ilk defa işe yarayacak hadi. " deyince aç olduğum için kabul ettim. Yemekleri yiyip çıktık. Uykum olmadığı için yolu izleyerek İzmir'e vardım. Geldiğimizde ev iki katlı havuzlu bir evdi. İçeri girdik "Hadi yukarı çıkalım sana odanı göstereyim" deyince yukarı çıktık "İşte burası beğendin mi?" deyince "Gerçekten çok güzel bir oda sana çok teşekkür ederim." dedim ve koşup sarıldım oda bana "Ne de arkadaşız senim benim param yok ısrar edersen döverim seni." diyince kıkırdayıp kabul ettim. Odadan çıkınca rahat kıyafetler aramak için dolabı açtım baya bir kıyafet vardı. Hemen tayt ve tişört giyinip aşağıya indim. Derya"Dolapta birşey yok istersen markete gidelim" deyince kabul ettim. Yukarı çıkıp üstüme ceket giyinip çıktık. Markete girip birşeyler aldıktan sonra çıktık. Eşyaları bagaja koyduktan sonra arabaya binip yola koyulduk. Keşke ailem olsaydı diye düşündüm. Ne kadar param olursa olsun çok gerekmedikçe ailemden kalan mirası harcamazdım. Emek vermeden olan işlerden uzak dururdum. Ama artık Derya'ya bankadaki paranın bana göre büyük miras için pek önemli olmayan parayı verecektim. Okulumu mecburen dondurup diğer sene daha iyi girecektim. Araba durunca bagaja yönelip yarısını Derya'ya geri kalanını da ben aldım. İçeri girip dolaba dizerken Derya'ya "Yarın bankaya gitsek olur mu ?""Tamam da neden?"
diye sorunca "Sana olan borcumu ödeyeceğim" dedim "Canım yeni ve en iyi arkadaşım bak senin benim param yok dedim ya ihtiyacımız olursa çekersin ama şimdi yok itiraz yok. Ama yok yanımda para olsun diyorsan ben veririm." diyince hızlıca başımı salladım oysa cüzdanını açıp çantamdaki cüzdanımı çıkartıp içerisine yüklü para bıraktı. Ben itiraz edince "Babamdan zaten nefret ediyorum şöyle de ben sinir ediyim lütfen ben bu parayı bitiremem tek başıma" diyince "Bu son" diyip elime aldım.Çantamı toplayıp yukarı çıktım. Odama girince yatağa uzanıp şuan yaşadıklarım hakkında baya kafa yordum fakat sonuç hep sıfırdı. O adam lanet Derya ise en büyük hediyeydi peki bu ikisi kaderimi nötrleyebilir miydi? Bilmiyorum bildiğim tek şey delicesine uykumun olduğu fakat çok az da olsa korkum dolayısıyla biraz tedirgindim. Herkesin yaptığı ve hep uykunun kazandığı bu savaşta istisna olmayarak galibiyet madalyasını uyku kazandı ve ben hem yorgunluk hem korkuyla uykuya daldım.

Yine bir yeni bölüm. Ama ben sizin düşüncelerinizi bilmiyorum. Sadece beğendiyseniz yıldıza basın ya da eksiklerimi yorumlayın . Sizi çok seviyiorum.

Yazım yanlışlarımı yazarsanız sevinirim...

İyi günler..

Suçsuz (Mafya Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin