18.Bölüm

17K 495 114
                                    

Keyifli okumalar

∆∆∆

Kumsal'dan

Yağız'ın sorduğu soruyla kitlenmiştim. Ne desem bana inanmayacağı için susmayı tercih ettim. Zaten bana inanmış olsaydı burada olmazdım böyle bir yaşama da sahip olmazdım.

"Sana soruyorum Kumsal. Bu izi kim yaptı. Sen kimin altında yattın?" bana göstermediği, söylemediği tek kelimeyi de artık dile getirmişti. Yine susup gözlerine çevirdim gözlerimi. Söyledim ona gözlerimle ben yapmadım diye. O ise akan göz yaşımı timsah göz yaşı sanmıştı ki hala öyle düşünüyor.

Kolumdan tutup beni sarsmaya başladı. "Ben seni okula birilerini altına gir diye yollamıyorum. Ama sen illaki olmak istiyorsun. O zaman defol git bu evden. Sanma ki peşini bıraktım. Kardeşinin ve arkadışının ölülerini bulmak senin için zor olabilir." diyince ağlamam şiddetlendi.

"B-ben g-gerçekten bir şey y-yapmadım. Gerçekten b-ben yapmadım. Ben öyle bir şey yapmadım. Onlara lü-lütfen dokunma lütfen dokunma onlara. Ne yaparsan yap bana onlara yapma ama." diyince beni kollarımdan tutup aşağıya sürükledi. Yere düşmemek için hızlı hareket ederken birden tökezledim o ise takmayıp beni sürüklemeye devam etti.

Kapının önüne gelince kapıyı açıp beni sürüklemeye yine devam etti. Ne kadar dur desemde beni takan yoktu. Bahçe kapısından da çıkarınca beni yere itip düşmemi umursamadan bahçe kapısını kapattı.

"Senin gibi sürtüklere açacağım tek kapı cehennem kapısı olur. Bir daha değil seni görmek adımı ağzına alırsan ağzını yırtarım." diyince göz yaşlarımı silip

"Lütfen onlara bir şey yapma yalvarırım. Onların suçu yok." benim de suçum yoktu ama inanacak bir insan zaten hiç yoktu.

"Buna ben karar veririm." diyip eve doğru yürümeye başladı. Ben de düştüğüm yerden kalkıp amaçsızca yürümeye başladım. Ana yolu bulma ümidiyle.

Ana yolu bulur bulmaz gözlerimle taksi aramaya başladım. Şimdi soracaksınız parayı nereden buldun diye. Cebimde bana sabah okula giderken Yağız'ın verdiği para vardı ve ondan başka da şansım yoktu. Artık kırdığı telefonlarıma saysın.

Taksi görünce hızlıca durdurup bindim. İstanbul'da olan evimizin adresini verip gözlerimi yumdum. Yine suçsuz yere yargılanmıştım. Kendime bir şey olsa yadırgamazdım ama onlara olursa kendimi asardım.

Taksi durunca cebimdeki iki yüzlüğü verdim. Hızlıca evin oraya varıp saksının altındaki anahtarı aldım. Kapıyı açıp içeri girdiğimde evi bıraktığım gibi gördüm. Kendimi koltuğa atıp düşünmeye başladım.

Gözlerimi araladığımda koltukta aynı yerimdeydim. Hızlıca kalkıp tutulmuş olan belim için egzersiz yapmaya başladım. Az da olsa geçince kendimi yukardaki odama attım.

Evde yiyecek olmadığı için markete gitmek zorunda kalmıştım. Evde kendime yetecek para vardı eskiden koyduğum. En yakın markete girip gerekli ihtiyaçları almaya başlamıştım bile. En son hatırladığım girdiğim çikolata reyonuydu.

Elimde bir sürü poşetle eve doğru yürürken hayvanların sesiyle iyice tedirginleşmiştim. Her an her yerden birinin çıkabileceği düşüncesiyle hareket etmek gerçekten zordu.

Anahtarla kapıyı açıp içeri girdikten sonra elimdeki poşetleri hızlıca yere bıraktım. Ellerimi biraz ovuşturduktan sonra poşetleri elime geri alıp mutfağa götürdüm. Saate baktığımdaysa yemek yapacak vaktimin olmadığını gördüm. Dışardan sipariş etmek için telefonumun olmadığı dank edince marketten aldığım meyve suyunu açıp salona yürüdüm.

Suçsuz (Mafya Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin