20.Bölüm

16.9K 459 120
                                    

Selamlaaar diyor hikayeye geçiş yapıyorum.

Keyifli okumalar...

∆∆∆

Kumsal'dan

2 Hafta Sonra

Acı neydi? Acı ne hissettirirdi? Sebebi, amacı, sonucu neydi? Acı üç harften oluşan büyük bir yıkımdı. Acı hayallerinizi de beraberinde götüren bir fırtınaydı, hortumdu, afetti. Acı içini soğuk bir ateşle ısıtan daha sonrasında da cayır cayır yakandı. Acı zehir gibi yayılan seni istila eden virüstü. Acı görünüş olarak soyut hissediş olarak somuttu. Acı genel olarak nesnel insanın içinde öznel olandı. Acı tarif edilemezdi. Çünkü acı aslında heryerdeydi.

Her gün her gece her saat başı gördüğüm kabuslar bana musallat olmuştu. Adını bile bilmediğim bir adamın yanında günlerdir tutsak kalıyordum. Kurtulma umudum yok olurken git gide itaat etmeye başlıyordum. Kaldığım içinde böceklerin ormanı haline gelmiş odadan sonra başlamıştı. En son ne zaman konuşmuştum, gülmüştüm bilmiyordum. Tek bildiğim artık bıkmıştım.

Kapıdan sesler gelince kafamı o tarafa çevirdim. Daha sonra içeri giren sarı kafayla bakışlarımı eski yerine -boşluğa- yolladım. Yanıma doğru gelen ayak sesleriyle aklıma beni ceza olarak götürdüğü böcekli oda geldi. Gözlerim hafifçe yaşlanırken içimdeki korkuyu besler gibi bir hali vardı. Saçlarımın okşanmasıyla istemsiz olarak gözlerim elin sahibine gitti. Bu iki hafta boyunca uzun uzun düşünmüştüm. Artık canımın yanmasından bıkmıştım. Çünkü zarar sadece bana uğrayıp beni zarara uğratanların heybetine korkup kaçıyorlardı. Sonra ceylan yavrusuna benzeyen beni bulup bütün gücünü üstüme yığıyordu.

İlk suyuna gidecektim sonrada elime gelen küçük bir kozu devasa bir çığa dönüştürecektim. Ne derse yapacak  uslu bir kız olacak ve bu sayede azda olsa zarar almadan yaşamak için ilk adımımı attım.

"Şey... Senin adın ne?" ürkek bir şekilde sorduğum soru onu mutlu etmiş olacak ki gözleri pırıl pırıl parladı.

"Adım Aras... Hem sen beni mi merak ettin?" ettiği ima ile yüzüm buruşturacakken aklıma verdiğim söz geldi. Zorla olsa da gülümseyip

"Hmm. Bilmem ki." verdiğim cevaba ilk gülümsedi sonra aynı hızla karardı o mavi gözleri.

"Yoksa sen benimi kandırıyorsun. Eğer öyleyse canın yanabilir sevgilim." diyince yalandan suratımı düşürdüm daha sonra ona küstüğümü belli etmek için çarşafı yüzüme kadar çektim ve yan tarafa döndüm. Kırgın çıkartmaya çalıştığım sesimle

"Eğer öyle düşünüyorsan benimle konuşma." yalanımı çakmaması için dua ederken o da  plana benzeyen ama sonucu daha açıklanamamış planımı desteklercesine

"Yok yok. Ben sadece şaşırdım. Yoksa benim biricik sevgilim bana küsmüş mü?" diyip üzerimdeki çarşafı yere fırlatıp beni gıdıklamaya başladı. Ben kahkaha ile gülerken o da bana eşlik ediyordu. Durdurmak için çabalerken birden beni bırakıp

"Hadi hazırlan gidiyoruz." diyince kaşlarımı çattım. Bu adam ne saçmalıyordu? Bakışlarımı meraklı bir hale döndürerek

"Nereye gidiyoruz ki?"

"Yurt dışına. Sana orda yeni kimlik çıkarttıracağız ve Yağız bir daha seni elimden alamayacak. Çünkü seni öldü sanıyor." Yağız'dan kurtulmak her ne kadar güzel olsada kardeşim ve Derya hala onun elindeydi. Gözlerim dolarken eş zamanda suratımı astım gözlerimi Aras'a çevirdim.

"Ama kardeşim ve Derya hala onun elinde. Lütfen onları kurtar. Lütfen ne istersen yaparım." diyince başımı öptü ve beni mutlu edecek kelimeleri çıkarttı ağzından

Suçsuz (Mafya Hikayesi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin