(Düzenlendi...)
Vee yine yeni bir bölüm artık bölümler salı ve cuma günü gelecek. Ve ardarda iki bölüm yayımladım. Oy verirseniz mutlu olurum. İyi okumalar...
°°°°
Kumsal'ın ağzındanO tam karşımdaydı. Arkama baktığımda korumalarla kaçacak yerim kalmamıştı. Korkuyla geri geri gitmeye başladığımda o da bana doğru gelmeye başladı. Benim iki adımım onun bir adımına eşit olduğu için yanıma yaklaşması an meselesiydi. Tam bir adım geriye atacakken saçımdan tutup çekince ağzımdan acı dolu bir çığlık kaçtı. Nefeslerim hızlanmıştı ve aldığım oksijen bana yetmiyordu.
Çırpınmama bile izin vermeden beni arabaya doğru sürükledi ve arabanın kapısını açıp zorla sokturdu tam arabanın kapısını açacekken gelen sesle arkama dönmek zorunda kaldım. "Boşuna uğraşma ne de olsa evde baya hırpalanacaksın." diyince içimde korku filizlenmeye başladı.
Bana ne yapacağını düşünmemek için dışarıya bakmaya başladım. Ağaçtan ve yeşillikten başka bir şey olmayan yol beni mayıştırmıştı. Bir süre sonra uykum gelince uykuma yenik düştüm.
Sabah
Uyandığımda elimde ve ayaklarımda bir sızı vardı ve ben de sızının sebebine bakmaya çalıştım. Tutulmuş olan boynumu ilk iki kere sağa sola çevirdim. Sonrasında önüme gelen saç tutamlarını kafamı geriye yaslayarak arkama aldım. Her ne kadar bazı tutamlar hala kafamın önünde olsa da görüş açım netleşmişti.
İkisininde bağlı olduğunu görünce düşündüğüm şey olduğunu gördüm. Bedenim o kadar uyuşmuştu ki vücudumu bile hissedemiyordum. Acaba kaç saattir buradaydım?
Hem acıdan hem korkudan gözlerim doldu. Ecelimin gelmesini beklemek insanı fazla yoruyordu. Ben bu düşüncelerle kendimi yerken kapının birden açılma sesiyle içeriye o adam girdi. Daha sonrasında ben ona korkuyla bakarken o umursamadan yanıma yaklaştı yüzümün önündeki tutam saçları usulca kulağımın arkasına sıkıştırdı. Çektikten sonra bir elini çeneme getirdi. Daha sonrasında çenemden tutup sıkmaya başladı. Ben acıdan inlememek için uğraşırken o dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
"Kaçmışsın ve ben sana bunu hiç yakıştıramadım ne yazıkki. Ama sakın korkma sana öyle şeyler yapacağım ki kaçmayı geç düşüncesini bile aklına getirimeyeceksin." dedi ve onla eş zamanda dolan gözümden görünüş olarak küçük bir damla hissediş olarak okyanus boyutunda bir yaş aktı. O ise ağlamamdan hiç etkinlememiş olacak ki
"Boşuna ağlama ne de olsa daha sonrasında çok ihtiyacın olacak." diyince hareketleri daha da hızlandı. Eline bir çakı aldı. Yoksa gözlerimi mi delecekti?
"Sahibini de unutmuşsun bence tekrar hatırlatmak gerekir. " dedi. Birden tişörtümün yakasına iki elini getirdi ve ardında iki elini zıt yöne açarak tişörtümün yırtılmasını sağladı. Benimse ağzımdan korkuyla harmanlaşmış üstüne de utanç serpilmiş bir çığlık kaçtı. Koluma saplanan çakıyla ilk metalin soğuğunu hissettim daha sonrasında vücuduma yayılan derin bir acı. Her ne kadar kurtulamayacağımı bilsemde yerimden kaçmaya çalıştım ama sıkıca bağlı olduğum için bu işin imkanı bile yoktu yoktu. Çakıyla bir şeyler çizince iki saniye sonra kandan görülemez olmuştu. Ne yazdığını bile göremeden kanlar damla damla akmaya başladı kirli zemine. Tarif bile edilemez bir sızı vardı kolumda Acıdan bir daha çığlık atınca yanağımdaki keskin sızıyla sandalyeden devrildim. Bacağımda oluşan ağrı sanki bacağım kırılmış izlenimi verirmiş gibi can yakıyordu. Göz yaşlarım artık akmazken ona zıt olarak kolumdaki damla damla akan kan hızlanmıştı. Ne olduğunu bile anlamımışken birden diğer koluma da bir çakı saplandı ama bunla çizmedi batırmaya başlayınca acı dolu çığlıklarım arttı. Hayatımda bu kadar acı çektiğimi hatırlamıyordum. Kesinlikle sesim kısılacaktı fakat buradan sağ çıkmam bile mucizevi bir olaydı. İşini yaparken hiç sesi çıkmayan beyimiz işi bitmiş olacak ki sesini çıkarmıştı.
"Bir daha kaçacak mısın?" diye sorunca iki kolumdan da aptallık yapma sinyalleri geliyordu. Korkudan başımı iki yana salladım o ise görmemiş sinyali verip daha çok batırdı. Acıdan dişimi sıkarken gözlerimin önünü kararmaya başlamıştı. O ise umursamadan
"Duyamadım." diyince
"Anladım" dedim acıdan bayılacakken sahibin gözüksün diyip bir kova suyu koluma boşalttı. Ama bu daha çok ağrı verdi acıyla yine çığlık attım ama o duymadı. İçinde galiba tuz vardı. Yoksa bu kadar yanamazdı.
Gözlerimi virüs gibi kaplayan siyah noktalar birleşti ve bu günlük tiyatromuz da sona erdi.
Gözlerimi kırpıştırıp uyandığımda karanlık bir odada rahatsız bir yataktaydım kolumun biri sarılıydı diğeri ise yani "y" harfi yazan öyle duruyordu fakat kabuk bağlamıştı. Yaşadıklarımı hatırlayınca gözlerimden birbiri ardından yaş akıyordu. Hiçbir şey yapacağım yoktu hayat enerjim tükenmişti. Arkamda kimsem yoktu yalnız ve çaresizdim. Ölmek istiyordum ama bu yataktan çıkacak halim yoktu ve birde ayağım burkulmuştu. Kapı açılma sesiyle gelene baktığımda o geliyordu yatakta geri geri nasıl gidilebiliyorsa gitmeye başladım."Hatanı anladın umarım ama bunla bittiğini sanıyorsan yanılıyorsun iki gün sonra evlenip çocuklarımı vereceksin karıcığım." diyince ifadesiz bakmaya başladım o ise elinde olduğunu yeni farkettiğim tepsiyi alıp bana zorla yedirmeye başladı. Ağzımı açmayınca tepsiyi yere koydu ve bir tokat attı acı tarifsizdi."Eğer bu yemeği yemezsen seni burda... Anladın sen." diyince korkudan ağzımı açıp yemeye başladım. Doyunca kendimi geri çektim."Bu kadar mı yedin? Benim için sorun değil ama acıktım dersen sana hiçbir şey vermem." diyip odadan çıktı. O adam odadan çıkınca düşünmeye başladım bir ödev insanın canını bu kadar yakıyorsa keşke yapasaydım ama iş işten geçeli çok olmuştu. Peki bu adam benimle neden evleniyordu ki? Ne de olsa oradan geçen talihsiz bir insandım ben yerine başka bir insan da olabilirdi. Şuan belkide evimde rahatça yatağımda yatıyor olacaktım. Şimdi ise eski bir yatakta yaralı bir şekiledeydim. Şansım bu kadardı işte. Yapmadığım tek şeyi yapmak istedim ve uykuya daldım
YAĞIZ'IN AĞZINDAN
Yemeğini yedirdikten sonra tepsiyi kapının önündeki korumaya verdim ve yukarı çıktım. Evlenmemin iki sebebi vardı kızdan biraz etkilenmiş olabilirdim ama en büyük etken kıramadığım ve herkesin öldüğü sandığı kişi yani annemdi. Dostumdan fazla düşmanım vardı ve anneme zarar gelmesin diye herkesi kandırmıştım. Annemin hastalığı sebebiyle üzülmemesi gerekiyordu ve bana evlenmemi istemişti. Bu olay iki yıl önce oldu ama şu aralar daha ısrar edince evlenmeye karar verdim. Hem kaçamazdı da soyadını duyan yanıma getirirdi. Hem evlendikten sonra yapacaklarım da ceza olacaktı. İşleri onun yüzünden aksatmıştım o yüzden hemen şirkete yol alacaktım fakat saatle çalışma odasına geçtim çünkü neredeyse akşam olmuştu.
Beş saat sonra akşam yemeği vakti gelmişti şirkete de gidebilirmişim ama iş işten geçmişti. Yemeğimi rahatça yedim ve hizmeliye aşağı yemek götürmesini yemezse onu işten kovacağımı söyleyince aşağı koşarak inmeye başladı.Bende dışarı çıkmak için takım elbisemin ceketini alıp dışarı çıkıp arabama yöneldim.
Son
Lütfen yazım ve mantık hatalarımı yazın.
İyi günler 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suçsuz (Mafya Hikayesi)
Genel KurguKaderinin en karanlık tarafında yaşayan ama karanlıktan korkan bir kız. Karanlığı seven ve onunla bütün olan bir adam. Şiddet içerir.