Multimedyada ki videoyu izlemeden geçmeyin derim. Bölümün bir kısmından alıntı var video da. Iyi okumalar.
İnsanın elinden en çok neyi alınsa üzülür? Oyuncağı, kıyafeti, kolyesi, tokası, ailesi! Hangisine üzülür insan?
Ağlamak kimisine göre güçsüzlüktür, kimisine göre zayıflık, çaresizliktir. İşte ben ağlarken ne güçsüzüm, ne zayıfım nede çaresizim. Ben, kimsesizim!Arabanın içinden gelen motor sesi kesildi ve evin kapısı düştü gözlerimin önüne. Kapının önünde duran iki adam vardı, birisi arabaya yaklaşarak arabanın kapısını açtı.
Savaş,"Yürüye bileceğine
emin misin?"dedi önümde durarak."Bilmiyorum."dedim kısık bir sesle.
"Gel." Ellerini bana uzatarak öne doğru eğildi. Kolumu boynuna doladım ve güçlü bir şekilde beni kucağına alarak arabadan çıkardı ve kapıya doğru yürüdü.
Korumalardan biri evin kapısını açarak içeriye girmemizi sağladı. Savaş beni hala kucağında taşıyordu."Ağır değil miyim?"
"Ağırsın."dedi beni biraz daha yukarıya kaldırarak.
"İstersen beni indire bilirsin, yürüye bilirim."
"Gerek yok. Odaya yaklaştık zaten."dedi aley ediyor gibiydi.
Odanın kapısının önünde durarak beni aşağıya doğru eğdi,
"Kapıyı aç."dedi. Elimi kapının kulpuna götürerek aşağıya indirdim ve ittim. Savaş ayağıyla biraz daha iterek kapıyı tamamen açtı. Yatağa doğru yürüdü ve beni nazikçe yatağa indirdi."Ben aşağıdayım. Birşey olursa seslen, yemek yapacağım."dedi gülümseyerek.
"Tamam."dedim uzanarak. Karnım hala ağrıyordu. Bunun bu kadar kötü olacağını hiç düşünmemiştim. Savaş odanın kapısını açık bırakarak odadan çıktı. Pencereye baktım. Kırılmıştı o gün ama Savaş yaptırmış olmalıydı. Üstümü değiştirmeliydim ve duş almalıydım. Yarım saatten fazla olmuştu Savaş aşağıya ineli. Yataktan kalkarak elbise dolabının kapısını açtım. Bir tane pijema takımı çıkartarak yatağın üstüne bıraktım.
"Yemek hazır." gelen ses ürkmeme nede olmuştu.
"Korkma, benim." dedi Savaş yanıma yaklaşarak. Hastanede bir haftaya yakın kalmıştım ve daha yeni yeni eve gelmiştik. O günden bu güne kadar hiç yıkanmamış ve temizlenmemiştim."Üstümü değiştirmem gerek ve duş almalıyım."
"Üstünü değiştire bilirsin ama duş alma konusunda doktora sormamız gerekecektir."
"Neden?"
"Sonuçta yaran daha iyileşmedi. Önce yemek yememiz lazım, sonra doktoru arar bu konuda bilgi alırım. Olur mu?"dedi kapıya yaslanarak.
"Peki, olur."dedim.
"Hadi o zaman, aşağıya inelim."
Savaş önümde yürüyerek aşağıya indi. Hava kararmıştı. Hatta gece yarısı olduğunu bile söyleye bilirdim. Mutfağa geçip sandalyelerden birini çekerek oturdum.
"Yardım edeyim mi?"
"Hayır, halettim." Savaş önümdeki tabağa çorba doldurarak tekrar önüme koydu. Sofrada herşey vardı, hangi ara yapmıştı.
"Bunları sen mi yaptın?"dedim gözlerimi Savaş'a dikerek.
"Hayır, Selin yapmış. Sadece çorbayı ben yaptım, kötü mü olmuş?"
"Hayır, güzel olmuş."dedim gülümseyerek."Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun."dedi gülümseyerek.
Cebinden telefonunu çıkartarak bir kaç yere bastı ve kulağına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlığım Sensin
Jugendliteratur"Benden ne yapmamı istiyorsun?"dediğimde açtığı kapıyı tekrar kapattı. "Benimle anlaşma yapıp, buradan kurtulmanı..."dedi emin çıkan ses tonuyla. "Sana nasıl güvene bilirim?" dedim gözlerimi kısıp adını bile bilmediğim bir adamla anlaşma kuralların...