1.Bölüm: "Yeni Başlangıç"

983 252 511
                                    

Merhaba arkadaşlar 😍💕
Umarım ilk bölüm hoşunuza gitmiştir. Vote atıp yorum bırakmayı unutmayalım lütfen....
😊

Güneşin etrafa neşe saçan ışıltısı kaybolmuş; etrafı sinsi kara bulutlar esir almıştı. Yağmur yavaş yavaş yağmaya başlamış, kara bulutlar dünyanın bütün kötülüklerini kusmak istercesine arabanın camlarına hırsla değiyordu. Hava kararıyor, bulutlar karararak korkunç bir görüntüye bürünüyordu. Üstümdeki giysilere ve üstüme örtülen örtüye hafifçe sarıldım. Hafiften doğrularak yola bakmaya devam ettim, uyandığımı fark eden çocuk bana dönerek gülümsedi.

"Günyadın mı demeliyim?"
dedi ve sırıttı,"Yoksa iyi geceler mi?"

Gülümsedim, sorduğu soruya bir cevap bulamıyordum.

Savaş,"Uğraşma kızla." diye tersledi onu ama ses tonu terslemekten çok yumuşak ve neşeli çıkmıştı.

"Merhaba, ben Alp." diyerek elini sıkmam için uzattı.

"Bende Yaprak." dedim çekingenlikle uzatığı elini sıktım.
Neşeli bir şekilde gülümsedi, bende gülümsedim.

Savaş,"Yemek yemeye ne dersiniz?" diye sorunca bir şey söyleyemedim.

Alp,"Bana uyar," dedi ve bana döndü, "Bunu hak ettik bence." dedi, ve göz kırpıp önüne döndü.

"O zaman restoranta gidiyoruz." dedi ve direksiyonu sola kırdı. Ara sokaklardan geçmeye başladı. Araba su gibi akıp giderken ben cama çarpan yağmur damlalarını izlemeye başladım. Araba durduğunda bütün düşüncelerimi rafa kaldırdım ve Savaş'ın bana baktığını gördüm, bi an ne yapacağımı şaşırarak gözlerimi kaçırdım.

Alp,"Bakışmanız bitiyse ine bilir miyiz? Çünkü ben
çok acıktımda." dedi sırıtarak.

"İn oğlum," dedi Savaş ters ters Alp'e bakarak, "Hadi, inelim." diye düzeltti bu sefer.

Arabadan inerek kapıyı nazikçe kapadım. Alp önden giderek restoranta girdi, Savaş bana yol vererek Alp'in arkasından gitmemi sağladı.

"Hoş geldiniz Alp bey."

"Hoş bulduk. Nasılsın Ömer?"

"Teşekkür ederim, İyiyim efendim, misafirimiz var sanırım?"
Bakışlarını bana çevirdi genç çocuk. Uzun boylu olduğundan başımı kaldırarak baka bildim, gülümsedi sıcak kanlılıkla. Ona karşılık vererek önüme döndüm.

"O zaman sizi cam
kenarındaki masamıza
alalım." dedi bizi manzaralı bir köşeye oturttu,"Ne yemek istersiniz?"

"Ne varsa getir, ne olursa yeriz." dedi Alp gülümseyerek. Gözleri yeşildi, Saçları altın sarısı gibiydi, boyanmış gibi duruyordu ama teninin beyazlığıyla uyuyordu. Havalı bir görünüşü vardı. Bir çok genç kızın kalbini çala bilecek kadar yakışıklıydı, bu onu daha özel kılıyor olmalıydı.

Garson yanımızdan ayrılalı bir kaç dakika olmuştu. Bana neden bu iyiliği yaptıklarını sormaya çalışıyordum ama söze nasıl başlayacağımı bilemiyordum.
Bir anda, "Şey," derken buldun kendimi.

"Evet?" dedi Savaş, "Bir şey mi oldu?"

"Hayır, sadece şey, bana neden bu iyikiği yaptınız? Ya da, bu iyilik değil de sadece kendi çıkarlarınız için mi yapılan bir şey? Şunu bilmek istiyorum, siz kimsiniz?" Gerçekten merak ediyordum, bu iki adam, kimdi?

"Bak, seni uzun zamandır tanıyorum," dedi Savaş,"Aslında hepimiz seni tanıyoruz. Yaklaşık beş veya altı ay falan oldu diye bilirim," duraksadı ve, "Hem senin için, hemde kendim için yapıyorum bunu."

Aydınlığım SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin