Gözlerini araladığında beyaza boyanmış kaygan duvarı ve önünde dikilen jimin'in net olmayan silueti gördün. Her şey dönüyordu. Gözlerinin kırpıştırdın ve ağlayan jimin'e baktın.
"Acaba neden ağladığını sorabilir miyim?jimin Bey!"
Jimin gözlerini silip elini sıkıca tuttu ve cevap verdi.
"Sana bir şey oldu diye çok korktum.
Koridordan gelen seslerle uyandım ve geldiğimde sen yerde kanlar içinde yatıyordun. Seni aldığım gibi hastaneye getirdim. Sana bir şey olsaydı kendimi öldürürdüm!"Jimin in cevabı çok güzeldi.
Ağlamaktan şişen gözlerinin içine aşkla baktın."Asıl sana bir şey olursa ben kendimi öldürürüm hem de hiç düşünmeden!"
Yatakta doğruldun ve jimin e sarıldın. Onun kollarında güvendeydin...
~
Hastaneden taburcu olalı 2 hafta olmuştu. Rahatsız olduğun için çekimlere ara verilmişti.
Sabah gözlerini aralarken bu sefer ağlayan değil şebeklik yapan jimin'le karşılaştın.
Doğruldun ve eline geçen yastığı ona firlattin."Her sabah beni böyle mi uyandıracaksın?"
Jimin sana cevap vermeden koşarak yanına geldi ve ayağını gıdıklamya başladı.
"Yaa Chim kes şunu yapmayı!"
Jimin tabi seni dinlemeyip şimdide boynunu gıdıklamya başlamıştı. Sende dayanamayıp havadaki poposuna bir şaplak indirdin.
"Ahh acıdı biraz daha yavaş vuramaz misin?"
Onun bu halleri seni gülmekten katılmana neden oluyordu. Jimin yataktan çıktı.
"Hadi bu kadar eğlence yeter hazırlan da aşağı inelim. Kahvaltı için bizi bekliyorlar."
Jimin bunları söyledikten sonra gülümsedi ve odadan çıktı.
Sen de arkasından aşık aşık baktıktan sonra hafifçe ağrıyan ekseni ovaladın.Giyinmek için dolaba ilerledin tam kapağı açacaktın ki kapağın üstünde duran iki kanat dikkatini çekti. Sanki melek kanatların vermiş gibi görünüyordu. Kanatlara hayranlıkla bakarken dolaba asılmış not gözüne ilişti. Notu eline aldın ve okumaya başladın. Merakını yatıştırman gerekiyordu.
"Dolabı aç ve içindeki beyaz elbiseyi gör. Onu eşsiz bedenine geçir ve kanatların ortasında kendine bak. O zaman bir melek göreceksin. Ama sakın korkma o meleğin koruyucusu benim!
Elbiseni giydikten sonra terasa gel ve yapacaklarımız gör."
Seni seviyorum su perisi...Notu okuduktan sonra hemen dolabı açtın ve içindeki fransız dantelli elbiseyi aldın. Elbise harika görünüyordu. Hemen giyindin üstüne tam olmuştu. Gururla aynada kendini inceledin. İki tarafındaki kanatlar sahiden seni melek gibi gösteriyordu.
Bir anda aklına karman çorman olan saçların geldi. Hemen banyoya koştun ve saçlarına güzel bir fön çektin. Şimdi daha iyi gözüken saçlarını tepeden bir balerin topuzuyla taçlandırdın.İşin bittikten sonra çıkmak için kapıya yöneldin bu seferde kapının üstüne yapıştırılmış notu gördün. Eline aldın ve okumaya başladın.
"Şu anda harika göründüğüne eminim ama kavuşmamız için terastan önce balkona çık ve yukari bak. Aşkımızı gökyüzüne yazdım!"
Notu okuduğunda kalbin yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Koşar adımlarla balkona çıktın ve kafanı yukarı doğru çevirdin.
Gördüğün şey gerçekten inanılmazdı. Uçağın arkasında dalgalanan pankartta:"JİMİN (ADIN)I DÜNYADAKİ HER ŞEYDEN DAHA FAZLA SEVİYOR!"
yazıyordu. -tabi ki korece yazıyordu -
Bunu gördükten sonra inanılmaz derecede romantik birine aşık olduğun için kendinle gurur duydun.
Kıkırdayarak uzaklaşan uçağın arkasından baktın. Uçak gözden kaybolunca geri içeri döndün. Şimdi ise hedefinde terasa gitmek verdi. Bu bilmecenin son göreviydi.
Kapıya yöneldin ve kulpu çevirdin. Kapı aralanınca karanlık koridorla karşılaştın. Fazla karanlık olduğunu düşünüp ışığı açtın. Terasa gitmek için merdivene yöneldin. Her adımda heyecanın seni biraz daha istila ediyordu.
En sonunda terasında kapısına vardın. Kapıyı aramadın ve direk jilet gibi takımla seni bekleyen jimin'i gördün.
Yanına doğru ilerledin ve ona sarıldın."Ahh hayatımda ilk defa bir melek görüyorum!"
Sen utançtan kafanı eğdin ve mırıldanarak cevap verdin.
"Abartma Chim zaten çok utanıyorum."
Jimin gülümsedikten sonra elinden tuttu ve güllerle süslenmiş masaya oturttu. Kızarmış yanağına bir öpücük kondurdu ve karşına oturdu.
Tabaklardaki yemekler harika görünüyordu zaten sende kurt gibi açtın yemeklere aç aç bakmış olmalısın ki jimin gülerek konuştu.
"Şey galiba fazla açsın. O zaman yemeğe başlayalım sonra dans ederiz."
Jimin daha sözünü bitirmeden sen çatal ve bıçağa uzanmıştın bile.
Yemekleri afiyetle yediniz. Artık aç değildin. Jimin yerinden kalktı ve yanına gelip elini uzattı sırada keman sesleri yükselmeye başladı."Bu dansı bana lütfeder misiniz bayan SU PERİSİ!"
Sen biraz süzülerek cevap verdin.
"Bilmem ki biraz düşünmem lazım. Ya da dur kararımı verdim.EVET."
cevabının üzerine jimin elini tuttu ve seni oturduğun yerden kaldırdı. Sen ellerini onun boynunda birleştirdin ve şımarıkça güldün. O da ellerini senin belinde birleştirdi.
Kelebekler gibi süzülerek dans ettiniz. Bu sizin ilk dansınızdı. İnanılmazdı sanki bir rüya...
Kemanın susmasıyla dans bitti ve jimin'den beklenilen hareket geldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ^JıMıN^ İLE HAYALLER
FanfictionBu benim ilk hikayem. Bu yüzden en sevdiğim şeyi yani hayal etmeyi sizlerle paylaşacağım. Biliyorsunuz ki BTS grubu buraya kilometrelerce uzakta nefes alıyor. Biz army ler onları canlı görmesek de zihnimizde onlarla birlikteyiz. Bunu...