Kazadan iki ay sonra...
Çekim alanına gitmek için arabaya doluşmuştunuz. Sen ve BTS aynı arabadaydınız. -jimin ayağını fena halde incittiği için sargıya alınmış iki gün önce çıkarılmıştı. Yine de üstüne tam basamıyordu-
Canından çok sevdiğin kameranı yanından bir saniye olsun ayırmıyordun. Tae bunu fark edince kameranı elinden alıp karşısında oturan hope attı. Sonra kamera aralarında dolaşmaya başladı. Sen sinirden gözü dönmüş bir şekilde kamerayı ellerinden çekip aldın."Çocuklar bu benim kameram farkında mısınız? "
Jungkook senin bozulduğunu görünce müthiş bir kahkaha attı.
"Haha gerçekten mi? Bilmiyorduk sağol canım."
Jimin kook'u dinledikten sonra elini havada tehditkar bir şekilde salladı.
"Rahat bırakın kızı!"
O kadar sinirli bakmıştı ki ağızın şaşkınlıktan aralanmıştı.
Bu arada sete varmıştınız. Arabadan indin ve yönetmenin yanına gittin. Siz ayarlamaları yaparken jimin seni izliyordu. Sen ona bakınca göz kırptı. Sen de ona küçük bir tebessüm ettin.Çekime ilk olarak J-hope ile başladınız. Karşına geçti ve gülümsedi.
"Nasıl bir poz vermeliyim (adın)?"
Onun bi şaşkın tavrını komik bulmuştun.
"Şuraya geç ve biraz gülümse bu yeterli olacaktır."
J-hope'nin giydiği kısa pantolon ve uzun çorap çok tatlı görünüyordu.
Fotoğraflar harika oluyordu. J-hope sana doğru gülümserken sen de dikkatini toplamaya çalışıyordun tabi.
Çekim bitince J-hope koşarak yanına geldi
"Göster hadi merakımdan çatladım."
Gülüp kamerayı ona doğru çevirdin.
"Tamam tamam. Gösteriyorum."
Jhope kameraya bakmak için eğilirken elini senin omzuna koydu.
senin kalbin galiba artık atmıyordu.Aranıza jimin girdi. Ne zaman gelişti ki?
"Bir de ben bakayım."
Jimin'in kıskandığını anlamıştın. Bu da senin utanmana yol açıyordu.
"Baksana ne kadar da yakışıklıyım."
J-hope'nin lafına jimin geçiştirir gibi güldü.
"Evet evet çok yakışıklısın. Sıra bende sanırım (adın)."
Kalbine hakim olmaya çalışarak.
"İstersen seninle devam edebiliriz."
Jimin cevabından memnun olacak ki elini havada çırptı.
"İşte bu harika.Hemen başlayalım daha çok işimiz var."
İlk üç fotoğrafı kaydırmıştın. Çünkü jimin'in rüzgarda dağılan saçları ve koca gülümsemesi dikkatini toplamanı engelliyordu. Jimin bunu fark edince gülümsedi.
"Ne oldu fotoğrafımı çekmek istemiyor musun?"
Telaşlandın ama çaktırmamaya çalışarak gülümsedin.
"Hayır yani evet tabi ki fotoğrafını çekmek istiyorum. Sadece dalmışım."
Jimin şimdi sana doğru geliyordu ve yüzündeki gülümseme her adımında biraz daha genişliyor ve çekici bir hal alıyordu. Aranızda bir adım kala durdu.
"Benden hoşlandığını bu kadar belli etmemelisin şu perisi."
Jimin'in ılık nefesini yüzünde hissedebiliyordun. Kulağına eğilip fısıldadı.
"Merak etme kızarınca çok tatlı gözüküyorsun."
Dedi ve yanağına minik bir buse kondurdu. Geri yerine gitmek için döndüğünde. Sen anın şokuyla kamerayı elinden düşürmüştün. Ama bu sefer sağ kurtulamamıştı, ekranında koca bir çatlak oluşmuştu.
Ekibin bir kamerasını ödünç alıp hemen jimin'in yanına döndün. O hala sırıtıp duruyordu.
Bu sefer rüzgar durmuştu. Fotoğraflara yoğunlaşabiliyordun.Kendini kaptırıp düzinelerce fotoğraf çekmiştin. Hayallerin artık hayata geçmişti. Hayallerinin adamı karşında sana gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ^JıMıN^ İLE HAYALLER
FanfictionBu benim ilk hikayem. Bu yüzden en sevdiğim şeyi yani hayal etmeyi sizlerle paylaşacağım. Biliyorsunuz ki BTS grubu buraya kilometrelerce uzakta nefes alıyor. Biz army ler onları canlı görmesek de zihnimizde onlarla birlikteyiz. Bunu...