Aşağı indiğinde kendini büyük bir kargaşanın içinde buldun. Herkes birbirine sesleniyor ve ne yapması gerektiğini söylüyordu. Sen de hala ağlamaklı gözlerini ovalıyordun.
Gözlerin bir anda salonu taradı ve pembe saçları dağılmış koltuğun başına mutsuzca yaslanmış olan jimin'i gördün. -ikinizin de üstünde hala pijamalarınız vardı. Senin üstünde askılı pembe bir gecelik jimin'in üstünde ise ayıcıklı yumuşak bir gecelik vardı - (ayıcıklı nedir abi)
"Ne kadar da tatlı görünüyor."diye düşünmeden edemedin ama aklın hala annendeydi.
Yanına doğru süzüldün ve yüzünü ezberlemeye çalışıyormuş gibi bakmaya başladın.
"Merak etme liderimize ve pembe prensesimize hiçbir şey olmayacak. Sana söz veriyorum."
Dedikten sonra yüzüne bakmayı bıraktın ve Hoseo'a döndün.
"Hey ne zaman çıkıyoruz?"
Hoseok çok meşgul görünüyordu. Seni duymamıştı bile. Soruna Tae cevap verdi.
"Hastaneye varmışlar biraz sonra çıkarız. Sizde gidip üstünüze düzgün bir şeyler giyin."
Tae'nin konuşmasını pür dikkat dinledikten sonra kafanı onaylar bir şekilde salladın ve Jimin!e döndün.
"Hadi gidip üstümüzü değiştirelim."
Jimin sana üzgün bir bakış fırlattıktan sonra göğüs geçirdi ve odaya doğru yöneldi.
En sonunda arabaya bitmiştiniz. Sen hala jimin'in yüzünü inceliyordun.
"Ne kadar da üzgün ve kaygılı "diye düşündün. Ama jimin senden tarafa bile bakmıyordu. Hastaneye vardığınız da arabadan hızlıca indiniz ve giriş kapısına doğru koştunuz.
Jin ve Namjoon'un bulunduğu odayı öğrenir öğrenmez karşınıza çıkanları ite kaka o tarafa doğru koştunuz.
Jin ve Namjoon'un yatakta oturup birbirleriyle konuştuklarını gördüğünüzde
"Oh tanrıya şükür,ikiniz de iyisiniz" sesleri yükselmeye başladı.
Namjoon'a dikkatli baktığında serçe parmağının saygılı olduğunu fark ettin."Ah Namjoon parmağını incitmişsin, geçmiş olsun."
Dedin ama Namjoon diğerlerine cevap vermekten seni duymamıştı. Sen de hiç bozuntuya vermeden elini Jimin'in omzuna koydun ve kulağına doğru fısıldadın.
"Ben sözlerimi tutarım."
Dedin ve yanağına minnacık bir buse kondurdun. O da sana doğru hafifçe döndü ve tebessüm etti.
Sıra Jin'e gelmişti. Neyse ki o sadece sıyrıklarla atlatmıştı. Herkes aynı anda konuşuyor olayın nasıl olduğunu soruyorlerdı. Namjoon daha fazla dayanamadı ve küçük tiz bir çığlık attı.
"Tamam, susun artık. Başımı şisirdiniz. Anlatacağım ama sadece bir kere. Dikkatlice dinleyin."
dedikten sonra oturduğu yere iyice yerleşti ve derin bir nefes alıp saçlarını elinin tersiyle geriye taradı.
Herkes bir anda sustu ve ona doğru bakmaya başladı.
Namjoon tam konuşmak için ağızını açacaktı ki daha söyleyemediği lafını kapıyı çalmadan giren hemşire böldü."Geçmiş olsun, Kim Namjoon ve Jin Bey . Tahlillerinizin sonucu çıktı ama bir sorumuz var..."
Hepiniz bir anda odaya giren hemşireye bakakaldınız. Tae hemen atladı.
"Neymiş o sorun hemşire hanım?"
Dediğinde hemşire ağır ağır başını salladı ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ^JıMıN^ İLE HAYALLER
FanficBu benim ilk hikayem. Bu yüzden en sevdiğim şeyi yani hayal etmeyi sizlerle paylaşacağım. Biliyorsunuz ki BTS grubu buraya kilometrelerce uzakta nefes alıyor. Biz army ler onları canlı görmesek de zihnimizde onlarla birlikteyiz. Bunu...