8

3.1K 208 95
                                    

Kollarımı boynuna doladığımda beni kalçalarımdan tutup kucağında sabitledi ve başını yatağın başlığına dayadı.
Kollarımı boynuna dolayıp başımı da kollarımın üzerine koydum.
Beni yine kendi evine getirip duş almamı söylemiş ve duştan çıktıktan sonra üzerimde sadece iç çamaşırlarım varken onun kucağında ona sarılarak tüm duygularımı anlatmamı istemişti.
Gözyaşlarım köprücük kemiğine bir bir düşerken elini sırtıma koydu ve okşadı.

Başımı kaldırıp gözlerimizi birleştirdiğimde çatık kaşlarıyla karşılık verdi bana.
"Beni eve bırakma." dedim göz yaşlarımı silip.

"Yüzünü bir asker mi yaptı?"

"Babam." dedim hiç düşünmeden, çünkü asker böyle yapmazdı, asker direkt öldürürdü.

"Bunları?" dedi soru sorar gibi bir yandan kolumu tutmuş diğer elinide sırtıma koymuştu.
Onları yeni fark etmiştim ama babamın yaptığına emindim daha sonra onun bu kadar hızlı fark etmesine şaşırmıştım.

Gözlerine tekrar baktığımda onun benim dudaklarıma baktığını gördüm.
Yanağımdan tutup yüzümü kendine yaklaştırdığında başımı hemen diğer tarafa çevirdim.
Beni düşündüğü falan yoktu, tek istediği bedenimdi zaten.
"Sadece öpeceğim." dedi kafamı tekrar ona dönmek için zorlarken. Kafamı ona çevirdim ve dudaklarımızı birleştirmesine izin verdim.
Önce yarama küçük bir öpücük kondurdu ardından alt dudağımı kendine çekti.
Beni nazik bir şekilde yatağa yatırdığında ensesinden tuttum ve onu kendime çektim.
Dudaklarımızı ayırıp bacak arama girdi ve kendini bana bastırarak öpmeye başladı.
Yaptığı baskıdan dolayı nefes alışverişim düzensizleştiğinde kafasını boynuma çektim.
Bir kaç ısırıktan sonra emmeye başladığında kafamı geriye atıp ona alan açtım.
Sütyenimi saniyeler içinde açtığında ıslak öpücükleri beni huylandırmıştı.

"Her şey iyi olacak." dedi parlayan gözleriyle bana bakıp.
"Aslında buradan bakınca her şey oldukça iyi."

-

"Komutan Styles." dedi Moria endişeli bir sesle, Harry gözlerini ovuşturarak yatakta doğrulduğunda aynı yatakta yattığımıza inanamıyordum.
Dün gece bana karşı çok nazik davranmıştı ve gecenin sonunda beni kolları arasında uyutmuştu.
Benimle işini bitirdikten sonra genellikle koltuğuna geçip içkisini yudumlarken görüyordum onu sabah uyandığımda ise bazen odada göremiyor bazen de perişan bir şekilde uyuklarken görüyordum ama bu sefer bana çok yakın bir şekilde sarılırken görmüştüm onu.

Yoksa benim üzülmem onu etkilemiş miydi?
Saçma olabilirdi ama bunu düşünmek içimi ısıtmıştı.
Harry kapıdaki telaşlı kadına baktığında gözüm sırtındaki ize gitti.
Bir karış boyunca derin bir iz vardı ve bunun yeni olmadığı belliydi.

"Clay Horace." dedi Moria ellerini sallarken.
"O geldi, sizi bekliyor."

"Siktir." dediğini duydum Harry'nin ardından yataktan hızla kalktı ve üniformasını üstüne geçirdi.
"Düzelt." dediğinde üniformasının yaka kısmından bahsettiğini anladım ve yataktan kalkıp düzelttim.
Aklıma her sabah kocalarının kravatını bağlayan kadınlar gelmişti, ama bu bana ve ona verilecek en kötü örnekti çünkü biz iki düşmandan başka bir şey değildik.

"Burada kalıyorsun." dedi gözlerini kaçırıp. "Çok önemli bir şey olmadıkça çıkma."

"Peki." dedim dudaklarımı ısırırken. "Çıkmam."
-
Pencereye kafamı yaslamış Denzel'i izlerken çapasını toprağa sertçe batırdı ve terini kirli gömleğinin kollarına sildi.
Denzel benim aşkımdı, bu dünyaya gelmiş geçmiş en güzel şeydi ama böyle iğrenç bir hayatı hak etmiyordu.
O doktor olmak isterken şu an bir köle gibi çalıştırılıyordu.
Eskiden okulda birinci olduğunu hatırlıyordum, en iyisi olmak varken neden sıradan biri olayım derdi hep.
Annesi ve kız kardeşi için çalışır, bir gözü genelde kapalı olan sarhoş babasından nefret ederdi ama askerlerin Denzel'in babasını öldürdüğünde ki hıçkırıklarını hatırlıyordum ben.
O kadar iyi bir insandı ki.

Sanki beni duymuş gibi kafasını çevirdi ve kısık gözleriyle bana etkileyici bir şekilde baktı.
Beni görmesiyle dudaklarına bir gülümseme yayıldığında ona el salladım, o da sanki burnunu kaşır gibi bana el salladı.
Ben henüz elimi indiremeden kapı açıldığında korkudan adeta yerimde zıplamıştım.
İçeri giren adam bana doğru küçük bir adım attı.
"Harry!" diye bağırdı yüksek bir sesle.
Aksanı farklıydı ama üslubu çok kabaydı.
Üzerime geldiğinde sırtımı duvara yaslayıncaya kadar geriledim ama o kolumdan tuttuğu gibi beni aşağıya indirmişti.
"Serseri seni!" diye ekledi daha sonra.
Elbiseme ayaklarım takıldığında merdivenlerden kaydım ve dengemi kaybettim ama bu kaba adam beni çekmeye devam etti.

"Sana ortamı iyi ayarladık!" dedi dalga geçer gibi ardından salona girdi ve beni de koltuk altlarımdan tutup kaldırdı.
"Bak Clay Horace, burada özel bir arkadaş varmış."
Harry gözlerini yaşlı adamdan çekmezken bu yaşlı adamda beni inceliyordu.
Sigarasını küllüğe bastırdı ve dumanı havaya bıraktı.
"Sanırım biraz geç kaldık." dedi masadaki mavi gözlü adam ve sandalyesini iterek kalktı.
"Bende bahçedekinin bacaklarının arasına atlayacaktım ama asıl misafir buradaymış." bu adamın sözleri üzerine hızla Harry'ye baktığımda başını eğdi. Adam az önce resmen bana dokunacağını söylemişti.
"Harry sen ne buldun böyle?" beni odadan indiren adam yanağımı okşayıp konuştuğunda kafamı diğer tarafa çevirdim.

"Bu genç hanıma bir tur bindin mi Harry? Doğruyu söyle." bu terbiyesizlerin sözleri üzerine gözlerim dolduğunda ağlamamak için zor tuttum kendimi.
"Seni sinsi!" az önce masadan kalkan adam Harry'e işaret parmağını salladığında Harry derin bir nefes verdi.

"Gerçekten güzelmiş." beni odadan indiren adam kolunu omzuma attığında içki kokusundan az kalsın bayılacaktım.

"Dudaklarına bak Gordon!" masadan kalkan mavi gözlü adam beni indiren Gordon isimli kişiyle konuştuğunda yüzlerinin yüzüme bu kadar yakın olması korkutucuydu.
"Dudaklarına ne olmuş böyle? Yoksa bizden korkuyor mu?" ciddiyetle yanındakine sorduğunda birbirlerine baktılar ve o saniye benim bir damla gözyaşım kayıp gitti.
"Benden korkma." dedi Gordon isimli, "Ben dostum."
Bunu dalgayla söylediğine emindim.

"O seni siker." dedi daha sonra mavi gözlü eliyle Harry'i gösterip. "Sonra da ben sikerim, bizde işler böyle yürür."

"Tabaktakini paylaşmak gerek değil mi Frappy?" birbirleriyle konuşup güldüklerinde beni kurtarması için baktım ona.

"Dokunma." dedi bakışlarını başımdaki bu adamlara çevirip.
"İkinizde bırakın onu."

"Bir Amerikan mı?"

"Herkes yerine otursun." dedi yaşlı adam büyük bir otoriteyle.
Gordon ve Frappy isimli iki asker yerlerine oturduğunda beni inceleyen bu yaşlı adamı bende inceledim.
"Adın ne?" dedi nihayetinde.

Önce Harry'e sonra masadaki diğer adamlara baktım ve sesimin titremesini önleyip kısık bir sesle mırıldandım.
"Mika."

"Sese bak!" birbirleriyle konuştuklarında benimle alay etmeleri beni üzüyordu ama onlara bakmamaya çalıştım.
"Konuşmayın." dediğinde Gordon'ın sandalyesinden kalktığını gördüm.

"Böyle mi olacak yani?" diye bağırdı ve yanıma gelip beni duvara yasladı.
Nasırlı elleriyle çenemden tuttuğunda ellerini tuttum ve gözyaşlarımdan kurtulmaya çalıştım.
"Bizde size karşı ne saygı ne sevgi var." dediğinde alt dudağımı ısırdım.
"Sizin giderebileceğiniz şey sadece ihtiyaçlarımız olabilir."
Kötü bir şekilde bana baktı ve eğlenen bir sesle tekrar konuştu.
"Ah unutmuşum, senin yapabildiğini sağ elim de yapabilir."

"Kız hiçbir şey yapmıyor Gordon!" yaşlı adam bağırdığında Gordon yinede benden uzaklaşmadı.

"Kıza önce yaklaşırsın," bedenini bana yasladığında acı bir şekilde bağırdım.
Onu hissetmek istemiyordum.
"Sonra ısırırsın." demesiyle üzerimden çekilmesi bir olmuştu.
Az önce kapadığım gözlerimi açtığımda Harry'nin onu üzerimden aldığını ve yere ittiğini gördüm.

"Yapma dedim." diye tekrarladı.
Ama Gordon buna aldırmadı, korkunç bir şekilde üniformasının üzerini çırptı ve Harry'nin omzunu tehdit edercesine itti.
"Hadi Komutan," omzunu biraz daha sıktığında onun güçlü bedeni tam önümdeydi.
"Ne kadar erkek olduğunu göster bize."

-

C'MON HARRY SHOW THEM!

NE KADAR ERKEK OLDUĞUNU GÖSTER DEDİĞİNDE NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLAMIŞSINIZDIRRR

BU ARADA HİKAYEDE GEÇEN GORDON VE FRAPPY KISMINA BENZEYEN FİLM VAR İSTEYEN OLURSA YAZSIN SÖYLERİM

Million ReasonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin