"Ya aşağı gider yemek yersin ya da aç kalırsın."
Ona cevap vermediğimde yatağın diğer tarafına oturdu, bu iyi tavırları neydi bilmiyorum ama nedense sinirime gidiyordu.
"Sanki beş kafam varmış hissediyorum."
Ona yine cevap vermedim ve akan göz yaşlarımı sildim.
"Ben," dedi beni omzumdan tutup kendine çevirmeye çalışırken ama elini sertçe ittim.
"Dün onlar gelince," söylediğinin üzerine yavaşça ona döndüm.
"Sana bir şey yaptım mı?""Sence?" dedim yatakta oturup, "Öylesine ağlıyorum ben, sen zevk al diye."
"Zevk mi alıyorum sence?"
Ona hiç anlamayacağını gösteren bir bakış attım ve tekrar yattım.
Gözlerimi sildiğimde sırtıma tekrar dokundu.
"Mika ben mi yaptım, diğerleri mi?""Dokunma bana." dedim ona istediği cevabı vermeyerek.
Saçımdaki, göğüslerimdeki içkileri hala hissediyordum."Başım çok ağrıyor, masaj yapar mısın?" ben kalkmadığımda kolumdan tuttu ve kafamı göğsüne bastırdı.
"Ya böyle yat ya da masaj yapıp tekrar eski yerine dön."
Ona yakın yatmamak adına arkasına geçtim ve başına masaj yapmaya başladım.
Dizime yattığında bu huzurlu görünen yüzüne vurmak istiyordum."Tamam." dedi elimi tutup ardından dizimden kalktı ve çattığı kaşlarıyla bana sinirle bakarken konuştu.
Masajda bir bahaneydi.
"Evine mi gitmek istiyorsun? Git."
Söylediğine kaşlarımı kaldırdım ve onu dinlemeye devam ettim.
"Şu aşağıda ki çocukla mı konuşmak istiyorsun? Git konuş." söylediği çocuğun Denzel olduğunu anlamam uzun sürmemişti ama o bizi nereden biliyordu?"Sence konuşayım mı?" dedim yüzümü göstererek. "Bu halde ben odadan bile çıkamam."
"Şapka tak." dediğinde onunla dalga geçercesine güldüm.
"Siz bana dokunurken pencereler sonuna kadar açıktı."
"Siz mi?"
"Hatırlamıyormuş gibi davranma." dedim ve yataktan kalktım.
"Denzel'i istiyorum." diye ekledim ardından onun konuşmasına izin vermeden. "Ama o bu odaya gelecek."
Bana gülmesiyle yüzüne tokat atmam aynı saniyede gerçekleşmişti.
Bunu nasıl bir cesaretle yapmıştım bilmiyorum ama biraz da rahatlamıştım."Vur." dedi ellerini iki yana açıp.
"Rahatlayacaksan yap istediğini." kafamı eğdiğimde bir yandan da korkuyordum.
"Ciddiyim yap istediğini." kafamı kaldırdığımda bunları ciddiyetle söylemesi beni şaşırmıştı.
Gerçekten ona vurmamı istiyordu.Ona vurmadığımda elimi tuttu ve kendi bedenine vurdu.
"Bu şans bir daha eline geçmeyecek."
Ona yine vurmadığımda ellerimi bırakmadı.
"Dün sana yaptıklarımı hatırla." dediğinde göğsüne en sert yumruğumu indirdim. Bundan etkilenmiş olsa da çaktırmadı."Senden nefret ediyorum." dedim bir yumruk daha indirip.
"Gerçekten.""Ben de sana aşık değilim." dediğinde havada kalan elimi indirdim.
"Daha fazla sana vurarak elimi yormak istemiyorum." yatağa tekrar oturduğumda köşedeki silahını pantolonu ve teninin arasına hapsetti ve birkaç dakika boyunca sadece bana baktı.
Yanımdaki masaya, dağınık yatağa ya da yere düşürdüğü, yanından hiç ayırmadığı kumaş parçasına bakmadı.
Bana o kadar dikkatli bakmıştı ki onu fark etmemişti bile.
Ardından odayı terk etti.Beni düşüncelerimle yalnız bırakacak kadar saygılı beni düşüncelerimden kurtarmaya çalışmayacak kadar sevgisizdi.
Yatağın üzerindeki dağınıklığı topladım, onun kumaş parçasını masanın üzerine koydum ve son olarak kendimi onun sallanan sandalyesine attım.
Sanki hep yaparmış gibi bardağına içkiyi doldurdum ve aynı onun gibi kaşlarımı çatıp askerleri incelerken bir yudum aldım.
Keskin tat beni rahatsız etse bile bunu çaktırmadım ve onun bize attığı bakışı bende onlara attım.
Burada oturmak, onun içkisini içmek, onun gibi bakmak kendimi güçlü hissettirmişti.Daha sonra bu yaptığımdan da sıkıldım ve yatağa geçip kendimi yine uykuya bırakmaya çalıştım.
Uzun bir süre yatmama rağmen uyuyamamış bu günlere nasıl geldiğimi düşünmüştüm.
Çavuş Cantrell ve Harry bizi panayır alanında bir araya getirmişti, yaşlıları ve beğenmediği insanları gözlerimizin önünde vuruyorlardı.
Sıranın o gün bana geldiğini hatırladım, Çavuş Cantrell beni inceledikten sonra tetiği çekmişti o anda korkudan ellerimi yüzüme bastırdığımı hatırladım, annemin acı çığlığını, babamın dizlerinin üzerine düşüşünü, Gina'nın bacağıma sarılışını.
Denzel o zaman neredeydi bilmiyorum ama ölüm korkusundan aklıma gelmemişti bile.
Ardından gözlerimi açmıştım, ölürken beni görmelerini istemiştim çünkü.
Belki vicdan azabı çekerler diye.
Gözlerimi açmış beynime girecek tetiği beklerken Harry'nin Çavuş Cantrell'in silahını iki parmağıyla indirdiğini görmüştüm.
Beni öldürmesine engel olmuştu.
Ne garipti ki ben hala yaşıyordum.
O günden beri kimse beni vurmamıştı.Kapı tıklatıldığında yataktan kalktım ve geleni bekledim.
Harry olsa kapıyı tıklatmazdı, Molly veya başka biri olabilirdi ve her kimse bir şey isteyecekti.Kapı açıldığında görüş açıma altın rengi saçlar, mavi parıldayan gözleriyle Denzel girdiğinde gözlerimin bana oyun oynadığını düşündüm ta ki sesini duyana kadar.
"Bana burada sabahtan beri yemek yemeyen bir kız olduğu söylendi."
-
BÖLÜM KISA BİLİYORUM AMA BÖYLE BEBEKLER
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Million Reasons
FanfictionYaşam, riske girenlere, neredeyse ölümün kenarında yaşayanlara gelir.