9

3K 207 113
                                    

Harry beni yukarıya çıkardığında boğazımdaki yumru nefes almamı bile engelliyordu.
"Yapmayacaksın değil mi?" dedim zorlukla, bir kaç asker bir şeyler dedi diye bana dokunmazdı, dokunmamalıydı.
Bana cevap vermeden odaya girdiğinde benimde girmemi bekledi ve ben girdikten sonra kapıyı kilitledi.
Benim üzerime geleceğini düşünürken o dolaba ilerledi ve benim hiç giyemeyeceğimi düşündüğüm bir elbise çekti.
Onu kesinlikle giyemezdim, daha sonra ayakkabı kısmından normalde giydiklerimden çok daha yüksek siyah ayakkabılar çıkardı ve bana döndü.

"Bunları giy." dedi bana kıyafetleri getirip.
Kıyafetleri elinden aldığımda hep oturduğu o sallanan sandalyeye oturmadan önce köşedeki masadan kendine bir içki doldurdu ve beni izlemeye başladı.
Elbisemin omuz kısımlarını indirdiğimde bana bu kadar dikkatli bakması beni utandırıyordu.
Onun bu bakışını kesmeyeceğini anlayınca hızla konuştum.
"Ben eve gitmek istiyorum."
Bakışlarını vücudumdan yüzüme çıktığında söylediklerimi süzgecinden geçirdi ve daha sonra tepki olarak kaşlarını çattı.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" dediğinde derin bir nefes aldım.
Evet, onunla dalga geçiyordum.
"İstediğimde geleyim istediğimde gideyim diye bir şey yok burada."

"Öyle bir şey demedim." dediğimde kafasını çevirdi.

"Giy şunları." çenesi kasıldığında elbisemin askılarını tekrardan indirdim ve o bana bakmıyorken hızla bana verdiği bu siyah göğüs kısmı dantel işlemelerle dolu elbiseyi giydim, bu kadar dar olmasını beklemiyorken onun bana baktığını yeni fark ettim. İçkisinden son yudumu aldı ve sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.
Pembe dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırdığında kafamı diğer yöne çevirdim, bunun üzerine verdiği nefesi hissetmiştim ama ayakkabısız olmam boy farkımızı açmıştı bu sayede yüzünü göremiyordum.

"Bu huyun beni bir gün deli edecek." dediğinde ondan uzaklaştım ve yatağa oturup ayakkabıları ayağıma geçirdim.
"Ama zararlı sen çıkacaksın Mika, cidden." adımı söylemesiyle içimde bir donukluk oluştu.
Ve hızla yüzüne baktım, o da bana baktığında kafasını bir kaç saniye sonra hemen başka yöne çevirdi.

"Şimdi gel."

-

Bağırmam bir işe yaramıyor gibiydi.
Harry içkiyi göğüslerime döküyor ve bundan eğleniyordu.
Beni sandalyeye oturtup ellerimi bağlamışlardı ve onlarla aynı boyda olabilmem için küçük masanın üzerine çıkarmışlardı.
Yaşlı adam ve birkaç asker gitmişti sadece Harry, Frappy ve Gordon vardı ve sürekli içki içip bana gülüyorlardı.
Harry beni öylece aşağı indirmiş ve 'kardeşleriyle' tabaktakini paylaşmak istediğini söylemişti.
Tabaktaki bendim.

"Tanrım, siyah renk elbise bir Amerikan'a ancak bu kadar yakışabilir."

"Yapma." dedim elindeki içkiyi onunda dökeceğini anladığımda ama o beni umursamadan içkiyi yukarı kaldırdı.
"Sakın." dedim tekrardan.

"Duydunuz mu?" Frappy Harry ve Gordon'a döndüğünde Harry'e yardım istercesine baktım ama o bana boş boş bakıyordu.
"Beni tehdit etti."
Gordon bunun üzerine kahkaha attığında Frappy konuşmaya devam etti.
"Seni babacığıma söylerim dedi."
Harry'de buna güldüğünde Frappy içkiyi üzerime dökmek için bana döndü ama ben ondan erken davranıp topuklu ayakkabımı kasıklarına geçirdim.
İçki şişesi elinden düştü ve ellerini kasıklarına götürüp acı bir şekilde bağırdı.
Diğer ikisi buna güldüğünde Frappy yerde sürünerek Gordon'u sandalyesinden kaldırdı ve onun yerine oturdu.

"Sıra bende mi?" Gordon kafayı bulmuş bir şekilde bana yürüdüğünde ona da bir tekme atmaya hazırdım ama bu sefer o benden erken davrandı ve ayakkabılarımı çıkarıp pencereye doğru fırlattı.
Cam kırıldığında sanki çok komik bir şey olmuş gibi gülmeye başladılar. Gordon kırılan camı görmek adına perdeyi sonuna kadar açtı.
Perdenin açılması demek bahçede çalışan tüm Amerikalıların beni görmesi demekti.
Perdenin açılması demek Denzel'in beni bu halde görmesi demekti.

"Kapat." dedim ona dönmeye çalışıp ama kollarımı bağladıkları bu halat ne dönmeme ne de kalkmama yardım ediyordu.

"Ben saçlarıyla oynayacağım." dediğini duydum Gordon'un ardından saçlarımdaki küçük tokanın çıkarıldığını hissettim.
Saçlarımı iğrenç elleriyle karıştırdığında her seferine biraz da çekiyordu.

"Saçları kısa olsa ona Marilyn Monroe bile diyebilirim." Frappy az önce ona attığım tekmeyi unutmuş gibi konuştuğunda Harry içkisinden bir yudum daha aldı.
Gözleri kısıktı ve dışarıya bakıyordu, aramızda mesafe olsa da tam karşımdaydı.
"Harry?" diyerek dikkatini kendine çekti Gordon. Ardından saçlarımı kendine doğru çekti ve bu sebeple kafam arkaya doğru gitmişti.

"Ne?"

"Şimdi ben bu piliçi alsam," benden bahsettiğini anladığımda yerimde oynadım, bunun üzerine saçlarımı bıraktı.
"Senin odana götürsem," sandalyenin arkasında dizlerinin üzerine eğildi ve boynuma doğru konuştu.
"Onunla birlikte olsam?"

"Siktir oradan." Harry sandalyesinden kalktığında Gordon onun yerine ilerledi.
Bu sırada da Harry'nin çok bencil olduğuna dair bir şeyler homurdanmıştı.

"Şimdi bir tiyatro yapacağız biz." Harry küçük bir çocuk edasıyla konuştu ve bileklerimdeki ipleri çıkardı.

"Biz birbirimizi çok seviyormuşuz." elimi tuttuğunda ondan çekmeye çalıştım ama izin vermedi.
"Kalk şimdi sandalyeden." benim sandalyeden kalkmamla sandalyeyi cama doğru fırlatması bir oldu.
Bu fırsatla dışarıya baktığımda Denzel dolu gözleriyle beni izliyordu.
Hayatımın en küçük düşürücü anı belki de tam şu andı.
"Biz bir gün kavga etmişiz."
Harry kafamı Gordon ve Frappy'ye doğru çevirdiğinde ikisininde Harry'nin saçmalıklarını dikkatle dinlediğini gördüm.

"Sonra ben çok üzülmüşüm çünkü onu çok seviyormuşum bunun için daha fazla dayanamamışım bir gece odasına gitmişim." beni kendine çevirdi ve bir bacağımı sağ eliyle okşadı.
"Ona böyle dokunuyormuşum ama o bana ses çıkarmamam için yalvarıyormuş."
Bacağımdaki elini yüzüme getirdiğinde gözlerimi sımsıkı kapattım.
"Çünkü babasından çok korkuyor." bunu söylemesiyle gözlerimi açtım, ciddiydi ve babamın yaptığı yaraya bakıyordu.

"O korkmasın diye onun dediklerini yapıyorum ve tekrar barışıyoruz."
Cama doğru gittiğinde Denzel'in burayı izlediğini gördü ve ona her zamanki gibi işini yapması için bağırdı.
Daha sonra perdeyi yırttı ve tekrar bana geldi. Yırttığı parçayı yere koydu gerçekten delirmiş olmalıydı.

"Sonrasındaysa aynen böyle öpüşüyormuşuz." dedikten sonra ellerini yanaklarıma koydu ve içkili dudaklarını benimkilerle birleştirdi.
Bunu birkaç dakika devam ettirdiğinde ne zaman biteceğini merak ediyordum.
Ne zaman normal hayatıma dönecektim?
Ne zaman ölecektim?

"En sonundaysa onunla evlenme kararı alıyorum."
Yerdeki perdeyi bana sardığında kahkahalarla gülmek istiyordum.
Bu perdeler gelinlik miydi yani?
Parmaklarındaki yüzüklerinden birini çıkardı ve önümde eğildi, bu kesinlikle gerçek gibi hissettiriyordu ama gerçek olsa da cevabım belliydi.
Yüzüğü kaba bir şekilde bana uzattığında üzerimdeki perdeden kurtulmak istediğimi fark ettim.

"Benimle evlenir misin?"

-

HARRY'NİN KAFA GİTTİ AMK FJCJTC

SAHURCULAR BU BÖLÜM SİZİN İÇİN!!! YORUMLARINIZI BEKLİYORUMMM

Million ReasonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin