Seçim yapamamam üzerine Harry'e diktim gözlerimi, yanıma gelsin elimden tutup beni götürsün isterken yeşil gözleriyle uzaktan uzaktan bakıyordu bana.
Neden gelmiyordu veya indiğime neden mutlu olmamıştı bilmiyordum ama herkesten önce o gelsin istiyordum.
"İyi ki gitmedin." desin avuç içlerimi öpsün..Daha sonra bir tepki olarak kafasını iki yana salladı ve geriye doğru bir adım attı, işte o an bana daha hızlı koşmak için bacaklarından güç aldığını sandım ama tamamen yanılmıştım.
Beklediğimin tam zıttı olarak arkasını dönmüş ve bir askerle birlikte arabaya binip gitmişti.
Beni böylece bırakmaya hakkı var mıydı?
Üstelik ben onun için inmişken?Gözlerimin yandığını hissettiğimde bunun sinirim yüzünden olduğuna inandırdım kendimi.
Ona sinirlendiğim için gözlerim yanıyordu, üzüldüğüm için değil.
Ben onun uzaklaşan arabasını izlerken birinin vücudu bana çarptı ve birlikte yere düştük ama canımın acısını hissedemeyecek kadar sinirliydim, ya da üzgün."Neden yaptın?" dedi Denzel dudağıma öpücük kondurup.
Gözlerimi sonunda ona çevirdim.
"Neden indin, Tanrım Mika, neden yaptın?"
Yanaklarıma bir kaç öpücük daha kondurdu, her öpücüğünden sonra bir kelime söylüyordu.
"Kurtulacaktın Mika, neden yaptın?""Kurtulacaktım." dedim gözlerimi gökyüzüne çevirip, yağmur yağacaktı, bugün iğrenç bir gündü.
O beni yattığım çimenlerin üzerinden kaldırdı ve tam karşıma oturdu."Çok aptalsın." dedi uzanıp alnıma bir öpücük kondurmadan önce. "Ve çok güzelsin."
Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve devam etti.
"Annene ne söyledin ve indin?" ama ben hala kaybolan arabası sanki oradaymış gibi bakıyordum.
Holmes Chapel'da bir sevgilisi vardı belki de, bu kumaş parçasını ona vermemi istemişti.
Büyük bir ihtimalle beni bugün bunun için kullanmıştı, kendisi gidemiyordu ve beni bunun için hazırlamıştı.
Beni öpmesi, bana sarılması söylediği o sözler hepsi yalandı.
"Gidelim Mika, birazdan askerler gelir.""Hayır." dedim sonunda yüzüne bakarak. "Ben burada duracağım."
O gelecek ve beni alacak, ben ise yine ona bir şey demeyeceğim beni kollarının arasına almasına ve Valinin evine götürmesine izin vereceğim."Ama asker-"
"Ben burada duracağım." dedim kesin bir dille, tam burada, onun beni almasını bekleyecektim.
Gelecekti, biliyordum.-
"Daha sonra bu halktan kız prenses olmuş." Denzel saçlarımla oynarken gözümden bir yaş dizine düştü.
Bu anlattığı saçma hikayeden dolayı değildi, ben sadece az önce Denzel'in onu anlattığını varsaymıştım.
Güzel yeşil gözlerini, ince pembe dudaklarını, uzun boyunu, sırtında nasıl oluştuğunu bilmediğim derin ve büyük çizgiyi.
Hala gelsin ve beni götürsün istiyordum."Artık gidelim." dedi Denzel kafamı dizinden kaldırıp, ona karşı çıkmadım ve ayağa kalkıp onun yanında yürümeye başladım.
"Burada ne yapardık hatırlıyor musun?"
Harry gelmiyordu, benden neden birden bu kadar nefret etmişti bilmiyordum ama benden nefret etmesini gerektirecek hiçbir şey yapmamıştım.
Onun için inmiştim hatta trenden, belki bu yapmam gereken son şey bile değildi, belki benim şu son zamanlarda hissettiğim duyguların hiçbirini o bana karşı hissetmemişti.
Belli ki öyleydi zaten."Sen burada kızlarla otururdun bende oradan seni izlerdim."
"Denzel." dedim kalbinin kırılacağını bile düşünmeden. "Eve gidene kadar sadece yürüyebilir miyiz?"
Kaşlarını kaldırdıktan sonra başını salladığında adımlarımı sıklaştırdım.
"Bende bugün," kollarımı çaprazladığımda arkamda, benden biraz daha yavaş geliyordu.
"Senin yanında kalabilir miyim?" dedi cümleyi sonunda tamamlayarak."Tamam." dedim hiç düşünmeden çünkü aklımda düşüneceğim çok daha önemli bir şey vardı.
Bizim eve yaklaştığımızda etrafta hiç asker olmaması sanki fırtına öncesi sessizlikti.
Bir şeyler oluyordu.Eve girmeden önce bahçedeki tozlanmış sandalyeye oturdum ve ağrıyan başımı başlığa yasladım.
Bugün gerçekten zor bir gündü."Baban beni eve alır, değil mi?"
Sorusuna karşılık dalga geçer bir şekilde güldüm.
Babam Denzel'e adeta tapıyordu, onu hemen eve alırdı hatta.
"Alır." dedim benden cevap beklerken ardından bakışlarımı yıldızlara çevirdim."Bunu son yaptığımda karşıdan gazeteci çocuk Barbarry Barbarrdo-"
"Barbarry Barbarrdo." dedi o da benimle aynı anda.
"İlk o öldürüldü." diye devam etti kafasını eğerek. "Bizi panayırda topladıkları o gün, bize haber verdi diye onu öldürdüler."
Barbarry Barbarrdo yalnızca 7 yaşında bir çocuktu, sattığı gazetelerle tüm ailesine o bakıyordu.
Genç yaşta ölen babası, dul annesi ve 3 küçük kız kardeşi vardı hayat ona henüz 7 yaşındayken vurmuştu.
Küçücük bedeniyle kocaman bir ailenin geçimini sağlıyordu."Evet." dedim bakışlarımı tekrardan yıldızlara çevirerek. "Tam burada böylece oturuyordum ve o caddede bağırıyordu "Hepimiz öleceğiz, İngilizler bizi öldürecek!"
"Hepimiz öleceğiz, İngilizler bizi öldürecek!" yine benimle aynı anda tamamladığında gözümden bir yaş daha aktı.
Dayanamıyordum bunca şeye, Harry ile tanışmadan önce tüm hayatım daha güzeldi.
Burası daha masumdu en azından.
Harry sadece son birkaç haftamı güzelleştirmişti, hoş bu son haftalardan birinde göğüslerime içki bile dökmüştü, bu pek güzelleşme sayılmazdı."Biliyor musun?" dedi elini elimin üzerine koyup.
"Burayı tekrardan alınca bu caddenin adını Barbarry Barbarrdo yapacağım."
Bakışlarımı ona çevirdim, bana gülümsüyordu benim yüzümü görünce gülümsemesi donmuştu, o kadar korkunç gözüküyor olmalıydım ki."Alamayacaksın." dedim en içten sesimle, burası artık ölü topraklardı.
Ya onların olacaktı ya da ölü olarak kalacaklardı.
"İçeri girelim." sandalyeden kalktım ve berbat olmuş elma ağacının yanındaki küçük saksıdan evin yedek anahtarını aldım, merdivenleri yavaş yavaş çıktım.
En azından babam yanımdaydı, kan bağımın olduğu bir insan belki bana iyi gelebilirdi eminim o da buna mutlu olurdu.
Tek başına kalmak kesinlikle korkunç bir şeydi bunu birkaç kere yaşamıştım ve bir daha yaşamak istemiyordum.Deliğe anahtarı sokmadan kapı açıldığında şaşırmıştım doğrusu, biz kapıyı her zaman kapatırdık.
Kapıyı parmak uçlarımla yavaşça ittiğimde henüz hiçbir şey görememiştim ama biraz daha ittim ve eve girdim fakat gözüm aşina olmadığı bir şeye takıldı.Babamın avizeden sallanan bedeni.
Yüzü morarmış, dili dişleri arasında kalmıştı gördüğüm görüntüyle birlikte gerilediğimde Denzel yeni görmüş olmalı ki korkuyla sıçramıştı.
Babamın karşımda ki iri bedeni cansız bir şekilde sallanıyordu, o an bir şeyin daha farkına varmıştım;
Kan bağımın olduğu kimse kalmamıştı artık.-
BEN AÇIKÇASI MIKA'YA ACIYORUM YA YAZIK..
SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?HARRY NEDEN GİTTİ?
BABASI KENDİ Mİ ÖLMEK İSTEDİ, ZORUNLU MUYDU?
ÖNCEKİ BÖLÜM SINIRI GEÇTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİMMM BU BÖLÜM 150 YORUM 60 OY OLSUN BENCE DİNSİJSJİİOS
BENİM ŞİMDİYE KADAR EN SEVDİĞİM BÖLÜM BU OLDU BİRAZ MENZEL DESTEKLİYORUM ONDAN OLABİLİR...
#HIKA
#MENZEL
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Million Reasons
FanfictionYaşam, riske girenlere, neredeyse ölümün kenarında yaşayanlara gelir.