"Yine çöpün yanında, yine elleri ceplerinde ve yine aynı boğulma izi." derken derin bir of çekti Resa. "Her seferinde bizden bir adım önde." deyip ayağını sinirle yere vurdu.
"Belki de tam ònünüzde ama siz göremiyorsunuzdur." diyen sese döndü. Ah, hayır. Bu sesi tanıyordu. Nereden çıkmıştı şimdi durup dururken?
"Siz?" deyip derin nefes alarak gözlerini kapattı. Muhtemelen ona çok kızgın olmalıydı. En azından birlikte oldukları günün sabahında çekip gittiği için. "Amerika'da olmalıydınız."
"İşinizi yeterince iyi yapsaydinız tam da orada olacaktım zaten." diyerek ona baktı karşısındaki genç adam. Gözlerinde öfke yoktu, sevgi yoktu, hiçbir şey yoktu. Boştu bakışları.
Eldivenleri eline geçirip kurbanın yanına doğru ilerledi. Başındaki polis ona bilgi verirken, "Kurban solak." diyerek sözünü kesti. "Sol tarafa daha çok abanmış, ip biraz kesmiş boynunu o yüzden."
Sonra kalkıp Resa'ya yöneldi. "Sen de solaktın değil mi Resa?"
"Bildiğim kadarıyla siz de öyle." Alaya güldükten sonra "Unutmaman güzel." diyerek aradasına yöneldi. "Okulda görüşürüz."
"Ne?" diye inmedi Resa. Ne demekti okulda görüşürüz. Yoksa şu yakışıklı yeni hoca?
"Şansımın yedi sülalesini sikeyim." diyerek amirinin uyarıcı bakışları eşliğinde motoruna binerek teşkilata doğru sürdü. Gitmeyecekti işte okula falan.
***
Teşkilat binasına girip de asansöre binerken, tuşlarin olduğu bölmeyi açıp altındaki mavi düğmeye bastı Resa. Asansöre binenler -18 yazısını görse şok olurdu büyük ihtimalle.
Teşkilata girip de masasına otururken, masasının üzerinde bulunan "Seni seviyorum." yazılı kâğıdı buruşturup çöpe atarken "Amir seni bekliyor." diyen arkadaşına dönüp kafasını salladı.
Odaya girince karşısında kendi amiri yerine onu görünce kısa bir şok geçirdi önce.
"A-amirim?"
"Ah evet, sanırım söylemeyi unuttum. Yeni amirin benim. Bir zamanlar da olduğu gibi. Ne kadar güzel değil mi?"
"Ya." deyip alayla kaşlarını kaldırdı Resa. "Ne kadar da güzel."
"Şimdi Resa Çakır, bu sana ilk emrim." derken yüzündeki çarpık gülümsemeyi gördü Resa. Bir zamanlar deli gibi aşık olduğu o gülümsemeyi. Ve belki de hâlâ... "Bana bi kahve kap gel."
"Peki." deyip arkasını döndüğü sırada tekrar dönerek "Kahveniz nasıl olsun?" diye sordu Resa. Afşar'ın yüzündeki gülümsemenin silindiğini görüp başardım. dedi. Bu kez kendimi ele vermemeyi başardım.
Sonra söyleyeceği sözler geldi aklına "Şekersiz. Bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır ne de olsa değil mi?"
O sırada onu yanıltmayarak "Şekersiz." dedi Afşar.
"Peki." deyip odadan çıkarak kahve makinasının yanında aldı soluğu Resa. "Ondan uzak dur." diyen üstleri ne olmuştu da dibine kadar yollamışlardi şimdi onu? Neden sadece kendisini sıkıştırıp, Afşar'a tek bir söz bile etmiyorlardı. Neden her seferinde arada kalan o oluyordu?
"Umarım bu sefer benden vazgeçmissindir sevgili amirim." diyerek dolan kahve bardağını eline aldı. "Çünkü bir kez daha gücüm yok kaçmaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
《FİNAL》Katil Kim? (Suçlu Avcısı)
Mystery / Thriller1, 2, 3... söylemesi çok güç... 4, 5, 6... beni yakalayamadı... 8, 9, 10... bu son.... #### 3,2,1,0 Oyun bitti, sıkıysa yakala.. #### Kapak yapımı; @soranoldumubeni