yoongi'nin yumruğu sıkılıydı.
bir süredir konuşuyorduk ve açık açık sinirliydi.
"o zaman taehyung'a durmasını söyle!"
"hayır."
beni tişörtümden tuttu.
"jungkook'u seviyorsun, bu yüzden onu kaybetme çünkü denemeye karar verdin!"
"o kadar kolay değil-"
"jimin, sevdiğin insanı bırakmak hayatındaki en büyük hata olacak; güven bana."
kelimelerine karşı donup kaldım.
yoongi derin bir nefes aldı ve tişörtümü bıraktı. "bak-"
"-artık sana aşık olmayabilirim, ama benim parçası olmadığım hayatında devam etmen canımı acıtıyor. eğer onu bırakırsan, dünyadaki her şeyden daha fazla pişman olacaksın. yıllar oldu jimin, ama hala beni öldürüyor."
artık beni incitmediğini düşünmesi ironikti.
hala geçmişimizden etkileniyordu.
hala geçmişteki kararlarından acı çekiyordu.
ama düşündüğüm kadar farklı değildik.
"benden hoşlanıyor, yoongi- taehyung'u seviyor; bilmiyor olsa bile, onu seviyor. çok açık."
"ama bu jungkook'u ona verebileceğin anlamına gelmiyor!"
"yoongi." gözleri yumuşadı.
nasıl hissettiğimi biliyordu.
bunu biliyordum.
"bunu onun için yapmalıyım ve belki yeniden her şeyi kaybetme yolunda sonunda kendimi bulabilirim; belki yeniden mutlu olabilirim." dudağını büktü.
"yalnız değilsin göt, bu sefer ben varım. kendini bulma yolunda sana yardımcı olabilmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım."
dudaklarımda bir gülümseme oluştu.
ilk defa böyle bir iletişimde bulunuyorduk.
aramızda acıdan, şehvet dolu aşka kadar her şey vardı, ama hep bir şeyi unuttuk.
hiçbir zaman bir arkadaşlığımız olmadı.
sadece birbirine körce aşık olan basit yabancılardık.
belki de bu yüzden asla yürütemedik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Teen Fiction[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.