"yani haklıydım."
gözleri ay ışığından parlıyordu.
nefes kesici görünüyordu.
"dün gece bunu söyledin." yeniden gökyüzüne dönerken başımı salladım.
el ele tutuşarak çimenlerin üstünde yatarken sessizlik sardı.
bir şey demesini bekliyordum.
bir şey.
ama sessizlik iyi hissettiriyordu.
itiraf ettiklerime karşı kalbim hala istikrarlıydı.
nefeslerim zayıftı, ama sadece soğuk hava yüzündendi.
vücudum rahatlamıştı.
"sana dün söylediklerimi tekrarlamamın bir anlamı yok çünkü birkaç saat sonra yine unutacağım zaten."
"ama zaten yapmanın nedeni bu değil mi?"
bir dakikalığına düşündü.
"sanırım bu yüzden-" tuttuğum elinin sıkılaştığını hissettim.
"-bana beni sevdiğini söyledikten sonra, sana hiçbir zaman seni sevmeyi bırakmadığımı söyledim."
başka bir gülümseme dudaklarıma kondu.
bir el çene çizgimi takip ettiğinde titredim.
"en iyi gülümserken görünüyorsun." ona yaklaşmam için beni elimden çekti.
yaklaştığında gözlerimi kapattım.
"seni yeniden mahvetmeme izin verme." iki saniye geçtikten sonra gözlerimi açtım.
yoongi telefonunda bir şey yapıyordu.
doğru olmak çok iyiydi.
ancak, yoongi'ye geldiğinde asla kıskanç olmuyordum.
kelimeleri benim için yeterliydi.
telefonda yumuşakça konuştu. "hey."
kız arkadaşıydı.
ona karşı hep bu ses tonuyla konuşuyordu.
çok şanslıydı.
"eğer daha iyi hissettirecekse bağır bana, umursamam."
gerçekten onunla ilgileniyordu.
onu mutlu eden birisinin olduğunu bilmek güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Teen Fiction[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.