"söylemiştim sana!"
seokjin bize hayal kırıklığıyla bakarken sessiz kalmıştı.
namjoon gevezelik eden beş yaşında bir çocuk gibiydi.
yoongi ona baktı. "ispiyoncu."
belli ki dün gece çıkarken bizi görmüştü ve seokjin ona mutfak malzemeleriyle vurmayı bıraktıktan sonra söyledi.
spatulayı seokjin'e verdi. "çabuk, döv onları."
seeokjin gözlerini devirdi.
"onları dövmeyeceğim."
"ama beni dövdün!"
"ve müthiş hissettirdi!"
ikisinin de bana bakmasını sağlayarak, bir kahkaha patlattım.
gülmekten yanlarım çok fazla acıyordu.
jin yeniden namjoon'u dövmekle tehdit ettiğinde, yoongi kıkırdadı.
şakasına onlara boyun eğdim. "anne, baba, tekrar olmayacak."
"komik olduğunu sanıyorsun serseri." hafifçe kafama vurdu.
"dalga mı geçiyorsun? bana bundan daha sert vurdun!"
"harika!"
yoongi her saniye patlayabilirmiş gibi görünüyordu.
yeniden destek almak için kolunu tuttum.
"çek o bıçağı, özür dilerim!"
yoongi sonunda pes etti ve içindeki bütün kahkahaları atarken bana sarılıp geriye doğru yattı.
beni ayağa kaldırıp odasına doğru kaçarken fısıldadı. "hadi, kaçalım."
kalan yaşlardan kurtulmak için gözlerimi sildim.
yatağına atladım. "hayatımda yaşadığım en komik andı."
sandalyesine otururken başını salladı.
"çok mutlu görünüyorsun."
bir dakikalığına düşündüm.
doğru, sanırım.
"mutluyum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Teen Fiction[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.