"jimin?"
sese karşı gözlerim açıldı.
odamın dışından bana bir dakika boyunca baktı. "ne oldu, taehyung?"
"jungkook burada değil, değil mi?"
başımı salladım.
"şu an namjoon ile kayıt yapıyor. istiyorsan yanına-"
lafımı kesti. "konuşabilir miyiz acaba?"
yüzündeki ifade beni biraz korkutmuştu.
telefonumu kilitledim ve yatağa attım.
"tabi ki."
taehyung içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı.
bu hareketi beni daha da endişelendirdi.
derin bir nefes alıp yanıma oturdu.
"jungkook'u seviyor musun?" yutkundum.
"evet."
aşağı baktı.
"peki neden onu kendinden uzaklaştırıyorsun?"
dudağımı ısırdım.
açıkçası jungkook'tan başkasının umursayacağını düşünmezdim.
"benim yüzümden mi?"
taehyung özür dileyen bir ifadeyle başını kaldırdı.
sürekli kedini suçladı. "eğer öyleyse çok üzgünüm, yani jungkook benim en iyi arkadaşım ve biliyorum, fazla alıngan olabilirim ama ilişkinizi mahvetmek istemiyorum."
"sen jungkook'u seviyor musun?"
soruma karşı donup kaldı.
tae, şaka olmadığı sürece asla yalan söylemezdi.
"ona karşı duygularım olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum."
yumuşak bir gülümseme dudaklarımı kapladı.
"benim için bir iyilik yapar mısın?"
"evet?" memnuniyetime karşı şaşırmış görünüyordu.
yani, muhtemelen ergen çocuk olarak sinirlenmemle bitmesini bekliyordu.
"benim için jungkook'la ilgilen, tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Teen Fiction[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.