2.1

351 39 12
                                    

dudaklarımdan derin bir nefes süzüldü.

kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

çoğu insanın iki kere düşüneceği kadar zor bir iş değildi, ama ben korkuyordum.

kilitli telefon ekranından yansımama baktım.

bunu yapmam gerektiğini biliyordum.

doğru olan buydu.

numarayı girerken ellerim hafifçe titriyordu.

girdiğim her hanede, daha da sersemleşiyordum.

yapmak istemediğimden değildi.

yıllarca bu insandan tutkuyla nefret ettiğimi söyledim.

kendimi öldürmeye çalışmamın ana nedenlerinden birisi oydu.

ama, şimdi burada onun hakkında konuşuyordum.

ekrandaki yeşil tuşa bastım.

her çalışta kalbimin atış hızı artıyordu.

anlamsızdı.

büyük ihtimalle benden nefret ediyordu.

öyle olsa bile açtı.

"merhaba?"

gelen ses bir anda beni bomboş hissettirdi.

"jimin, sen misin-"

yeniden kaldırma cesareti bulana kadar bir saniyeliğine telefonu kulağımdan indirdim.

ağlamaya başladığında sesi değişti. "-jimin, eğer sensen söyle."

"anne." yaşlar yanaklarımdan süzülürken hıçkırdım.

rahatlamış gibi derin bir nefes aldı.

hıçkırıkları beni daha da çok ağlattı.

"özür dilerim."

açık açık iyiymiş gibi davranmaya çalışıyordu. "neden özür diliyorsun?"

"hayatını mahvettiğim için."

gülerek gözlerimden daha da çok yaş akmasını sağladı.

"jimin, sen sadece beni gururlandırdın ve ne kadar üzgün olduğumu anlamam uzun zamanımı aldı. seni seviyorum, jiminie."

"ben de seni seviyorum anne."

3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin