1.1

362 37 13
                                    

iki çocuğun yine beraber takılmalarını izledim.

gerçekten birbirilerine uyuyorlardı.

jungkook genelde benimleyken ciddiydi, taehyung ileyken her şey oyunmuş gibiydi.

oyuncu bir şekilde birbirilerine vurduklarında kıkırdadı.

o gülümseme için ben her zaman yetersizdim.

çok nadir olan bir şeydi.

taehyung bunu yapmakta hiçbir zaman başarısız olmuyordu.

çok tatlılardı.

ilaçlar ya da başka bir şey yüzünden miydi bilmiyorum, ama taehyung bir şey yaptığında jungkook'un yüzünde oluşan gülümseme beni mutlu ediyordu.

ama bu acı bir şeydi.

derinlerde bir şey acayip acıtıyordu, ama onunla çok mutlu görünüyordu.

aşık olmak, o kişinin gülümsemesi ve gülüşü için yaşamak, ve o duygunun olabildiğince uzun sürebilmesini sağlamak için elinden gelen her şeyi yapmaktır.

neşesinin nedeni ben olmasam bile, sorun değildi.

çünkü önemli olan onun mutluluğu.

"jiminie."

düşüncelerimden sıyrıldım.

"yatağa gitmek istiyor musun?" jungkook elimden tutup beni odamıza çekti.

gözüm, koltuktan bize bakan taehyung'a kaydı.

bir saniyeliğine bunu düşündüm.

"yürüyüş yapacağım."

elimi bırakmadan, bana değişik bir şekilde baktı.

"yürüyüş mü?"

"neden ben gelene gelene kadar taehyung'a eşlik etmiyorsun?"

bir gülümsemeyle başını salladı.

taehyung gülümsedi ve sırtına yaslandı.

"dayak yemeye hazır ol, jungkookie!"

jungkook güldü ve taehyung onu gıdıkladığında yere düştü.

kapıyı kapattım ve sokağa çıktım.

umarım böyle mutlu olabilirsin jungkook.

3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin