"tamam, ama sen zaten bir orospu olduğun için pek bir önemi yok." yemeğim boğazıma takıldı.
namjoon'un yorumuna karşı büyük ihtimalle ölmeden önce yoongi sırtıma vurdu.
"pardon? ben orospu değilim."
"lmao, tamam."
"gerçekten 'lmao' mu dedin sen?"
yemeğimi boğazımdan aşağı itmek için suyumdan bir yudum aldım.
taehyung kendi yemeğinden bir ısırık alırken güldü. "tartışmaya gerek yok, ikiniz de sapık siki kalkmış heriflersiniz."
şu an dışarıda yemek yiyorduk ve onlar sapkınlıklar hakkında konuşmakta bir sorun olmadığına karar vermişlerdi.
hoseok onunla el tokuştururken güldü.
seokjin masanın karşısından namjoon'a edepsiz bir bakış attı.
"bir yemeğimizi de cinsellik hakkında konuşmadan yiyemez miyiz, ha?"
"yoongi, jimin'i gözleriyle sikerken yapamayız."
"şu an pantolonunda şişlik olan ben değilim, jungkook."
güldüm ve bacağımdan bir tekme yedim.
anında orta parmağımı herkese kaldırdım çünkü tekmeyi kimin attığını bilmiyordum.
seokjin elime vurdu.
küçük tartışmalara rağmen, güzeldi.
hepimiz beraber burada oturup yemeğimizin tadını çıkarıyorduk.
dürüst olmak gerekirse, yürek parçalayıcı tartışmalar bunu daha iyi yapıyordu.
önceden olduğu gibi hissettiriyordu.
bangtan'dan önce.
lise bir ve lise sondan önce.
yoongi'den önce.
sanki altımız da birinci sınıftaki gibi gülüyorduk ve etrafta dolaşıyorduk.
aşk ve problem yoktu.
yoongi birinci sınıfta olmasa da, şu an yanımızda olmasından mutluydum.
gerçekten yeniden en iyi arkadaşlar gibi hissediyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Ficção Adolescente[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.