jungkook burunlarımızı birbirine sürttü.
eğildiğinde elimi saçlarına götürdüm.
dudaklarını benimkilere bastırmadan önce, kulağıma götürdü. "seni sevdiğimi biliyorsun, değil mi?"
"her gün söylüyorsun." geri çekilirken başını salladı.
jungkook'un baş parmağı kalçamda yuvarlaklar çiziyordu. "güzel. jiminie, eğer bir gün sana bunu söylemezsem, özür dilerim."
üzgün ifadesine baktım.
fısıldadım. "gelecek hakkında çok fazla düşünme, seni incitebilir."
yeniden başını salladı.
"sadece şimdi yaşayalım, beraber." mecburi olarak gülümsedi.
gülümsemesinin sahte olduğunu biliyordum.
acı dolu, muhteşem kahverengi gözlerle buluşmak pek mümkün değildi.
iki elimle yanaklarını tuttum. "neden üzgünsün?"
aşağı bakarak derin bir nefes aldı.
"seni sevmeyi bırakmak istemiyorum jimin."
"bırakmana gerek yok; en azından şimdilik."
"ama bir gün bırakacağımı biliyorum ve düşünmek canımı acıtıyor."
onun daha önce yaptığı gibi alınlarımızı birleştirdim.
"şu an, seni seviyorum jungkook. zaten beni sevdiğini söyledin, yani neden sadece hayatımızın şu anında beraber olamıyoruz?" benimkini tutmak için elini kaldırdı.
"tamam."
beni yeniden yavaşça öptü.
yeniden dudaklarını ayırdı. "bu sabah ağladığını gördüm, neden ağlıyordun?"
suratımı astım ve kalçalarının üstünde biraz kaydım.
ben kucağında otururken, o yatakta oturuyordu.
başımı göğsüne yasladım. "keşke bilseydim."
kollarını etrafıma dolayıp bana sarıldı.
"sadece yeniden gülümsemeni istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 - 𝙇𝙊𝙎𝙏 𝘽𝙊𝙔
Teen Fiction[YOONMIN ] ben sadece kayıp bir çocuğum, daha bulunmaya hazır olmayan.