J-18

1.5K 227 170
                                    

Taehyung

Mezuniyet günü... Katlanmak dahi istemediğim sayılı ortamlardan biri listesinde baş sırayı çekecek kadar iğrenç. Tek başımayım. Sandalyelerden birine oturmuş sıkıntıyla bir etrafa bir de elimdeki telefona bakıyorum. Ne Jimin var ortalıkta ne de partnerim olacak kız. Tamam daha saat erken ama tek başıma burada oturuyor olmak canımı sıkıyor. Yanımda birinin varlığı iyi hissettirecek şeylerden biri.

Yanaklarımı şişirip telefonu cebime attım ve ayaklandım. Mezuniyet için bu eski yeri seçme nedenlerini hiç anlamıyorum. Eskileri çağrıştıran mekan kocaman ve tozlanmış avizeler ile aydınlanıyor ve antika eser gibi duruyor. Nasıl hala orada asılı durabiliyorlar? Çünkü cidden eskiler ve düşmeleri normal olurdu? Ah,ben neler düşünüyorum böyle.

Ellerimi ceplerime sokup ilerlemeye başladım her adımımda gıcırdayan tahtalar üzerinde.

Gelirken 15-20 dakikalık bir uzaklıkta bir gölet görmüştüm. Jimin'i aradım. En azından haber verebilirdim ve o da oraya gelirdi ama aksine telefonu kapalıydı ve içimi kaplayan kuşkuya engel olamıyordum.

İç çektim. Bugün saçma kuruntulara yer veremezdim. Bugün mutlu olmalıydım. Jimin gelecekti ve o kızdan bir şekilde kurtulup birlikte dans edecektik. Garip ama güzel bir hayaldi. Sonra kimi sevdiğini öğrenecektim...

Alt dudağımı ısırıp mekandan çıktım. Akşam vakti olduğu için hava biraz serindi ve annemin zoruyla da olsa mont aldığım için mutluydum.

Işıklandırmalı alanlardan uzaklaşıp ormanın içine ilerlemeye başladım. Bilmiyorum normalde korkardım ama bu sefer sanki içgüdüsel olarak oraya yönlendiriliyordum. Karanlıkta tek başına olmak korkutucuydu. Aslında çokta karanlık sayılmazdı. Bir gece vakti değildi ya etraf zifiri karanlık olsun. Etrafı görebiliyordum rahatlıkla bu bile yeterdi.

Göle doğru yaklaştığımda iki kişinin gölün yanında konuştuğunu gördüm. Adımlarımı daha dikkatli atmaya başladım kendimi belli etmek istemiyordum. Belki de özel bir konuşmaydı ve yakalanmayı göze alamazdım.

Ağaçların arkasına saklanarak ilerlememin sonucunda iki kişinin kim olduğunu ve seslerini ayırt edebileceğim bir mevkiye gelince adımlarımı durdurdum ve bir ağacın arkasından ikiliyi izlemeye başladım.

Jimin karşısında bulunan kızla gülerek konuşuyordu. Partnerim olan kız. Ben hallederim demişti değil mi? Benimle partner olmak için konuşuyor olmalıydı. Yüzüme geniş bir gülümseme yayıldı istemsizce. İçimin kıpır kıpır olduğunu hissedebiliyordum. Ama Jimin kıza yaklaşmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Yüzünde yamuk bir gülüş ile kızı bir anda suya itti ve yanına atladı.

Kız tiz bir çığlık attığında dudaklarım aralandı ve saklandığım ağacın arkasından çıkıp daha çok yaklaştım. İkisi de suyun altındaydı ve hala çıkmamışlardı. İçimde oluşan korkuya engel olamıyordum.

Bir anda Jimin arkası dönük bir şekilde sudan çıktı.

"Jimin"

Mırıldanıp ona biraz daha yaklaştığımda yüzünü dönmesi ile gerilemiştim.

"Aman Tanrım!"

Gerileyip su yüzeyine çıkan cesete ve Jimin'in kana bulanmış yüzüne baktım. Bu korkutucuydu. Bu çok korkutucuydu. Okulda söylenenler aklıma doluşunca yutkundum. Gerçeklik payını hep eksilere çektiğim şeyin doğru oluşu ve bu kan donduran görüntü şok olmama sebep olmuştu. Jimin sudan çıkıp yanıma gelmeye başladı. Buna rağmen gerileyemiyordum. Ayaklarım adım atma kabiliyetini yitirmişçesine bulunduğu yere çakılıp kalmıştı. Üstü ve yüzü kan içindeydi,  korkuyla titremekten başka bir şey yapamıyordum.

Bana da bir şey yapar mıydı? Elbette yapacaktı. Onu görmüştüm. Tabii ki beni de iç organlarımı parçalayarak öldürecek ve kanımı içecekti. Sonra o kızın yanına fırlatıp temizlendikten sonra her zamanki gibi hiçbir şey olmamışçasına mezuniyet törenine gidip eğlenecek,sonraki günlerde başka kurbanlar bulup kasabada insan kalmayana dek devam edecekti ve kasaba 'lanetli' olarak anılacaktı. Tam olarak bunlar olacaktı değil mi? Ölmek için fazla gençtim açıkçası.

Jimin tam önümde durunca kafamı eğdim. Yüzüne bakamazdım. Bakamazdım işte oldukça korkutucuydu ve böyle bir cesarete sahip değildim.

Elini kaldırdığında gözlerimi sıkıca yumdum. Bunun aksine saçlarımı okşayıp kıkırdandı. Nasıl gülebiliyordu. Ah evet,sakinleşecektim ve bir anda üzerime atlayacaktı. Ama bu durumda sakinleşmem imkansızdı.

"Sana yakalanmam kötü oldu."

Çenemi kavrayıp kafamı kaldırmamı sağladı.

"Gözlerini aç Taehyung. Sana asla zarar vermem. Asla. Söz veriyorum."

Onun dediklerine hep inanmışımdır. Bana öyle bir güven aşılamıştı ki bu kısa süreli arkadaşlık serüvenimizde,  gözlerimi aralayıp yüzüne bakarken bulmuştum kendimi.

Koluyla ağzındaki kanları sildi ve gülümsedi tekrardan. Onu görmüştüm,nasıl sakin kalabiliyordu. Bu da mı bir plandı? Çok fazla mı paronayak olmuştum?

"Beni dinle. Sana her şeyi anlatacağım tamam mı?"

Bir tepki vermedim. Jimin'e aşıktım. İnsanları öldüren kana susamış bir yaratığa aşıktım ve bu çok garipti. Tamam,yeni öğreniyordum bu durumu ve ne yapacağımı kestiremiyordum. Bundan sonra ne olacaktı? Susacaktım ve Jimin birilerinin canını yakmaya devam edecekti ya da polise şikayet edecektim. Polis böyle bir yaratığa ne yapabilirdi Tanrı aşkına?! Büyük ihtimalle Jimin onları da parçalardı.

Aklıma film geldi. Jennifer öldü dememişler miydi? Bu denli ortak noktaları varsa o zaman Jimin'de ölebilirdi. Ama onu nasıl öldürecektim ki. Çaresizlikle kafamı sağa sola salladım. Onu öldürmek istemiyordum.

"Taehyung sakinleş lütfen"

Yanaklarımı kavradığında dudaklarım arasından bir hıçkırık koptu. Böyle bir şey istemiyordum. Onun böyle olmasını istemiyordum. Şimdi o salak saçma mezuniyette eğlenmeliydik. Bu olmamalıydı.

Beni kendine çekip sarıldığında kafamı kana bulanmış gömleğine yasladım.

"O gece..."

Diye başladı cümlesine ve anlatmaya başladı bu hale gelme sebebini. O gece yangın çıkartanların grup üyeleri olduğunu gördüğünü,adamların onu zorla alıkoyup bir ilaç enjekte ettiğini ama uyanınca boş bir arazide yanında 8 tüp ilacın bitik bir şekilde durduğunu anlattı. Garip hissetmeye başladığını,canının kan çektiğini ve birilerini acıkınca öldürdüğünü ama kendine gelince bundan pişman olduğunu anlattı. Pişman olması bir şey değiştirmiyordu ki o katildi. O bir canavardı.

İlk bölümlerden birinin sonunda bahsedilen çığlık Jimin'e aitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlk bölümlerden birinin sonunda bahsedilen çığlık Jimin'e aitti. Saçma bir şekilde enjekte edilen ilaçlar sonucu bu hale geldi.

Ayrıca diğer bölüm Final. ~

Jennifer :: VMin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin